Türkçe Tasavvuf Üzerinden Kuruldu - Yol Haritası | Yusuf Kaplan
Türkçe Tasavvuf Üzerinden Kuruldu - Yol Haritası | Yusuf Kaplan
Yusuf Kaplan ile “Yol Haritası” fikir kapılarını zorlamaya kaldığı yerden devam ediyor. Yusuf Kaplan bu bölümde estetikten, sanattan ve mimarinin öneminden bahsediyor. Her hafta farklı konularla izleyicilerini fikir kapılarını zorlamaya davet eden Yusuf Kaplan bu bölümde estetiği, sanatı ve mimari önemi anlatıyor. Yusuf Kaplan başlıca şunları söyledi; Bu hafta yine geçen hafta bıraktığımız yerden devam edeceğiz. Özellikle merceğe aldığımız, odağa aldığımız modernleşme sürecindeki, sekülerleşme sürecindeki yabancılaşan, başkalaşan Türk edebiyatının aslında köksüz dolayısıyla geleceksiz olduğunu bir şekilde göstermeye çalıştık. Orada ip uçları var, yakalanması gereken, izi sürülmesi gereken ip uçları var. Yahya Kemal bunlardan birisi. Çok önemli bir kaynak, beslenilmesi gereken. Yahya Kemal’in çocuğu Tanpınar ikinci büyük kaynak yani bunları keşfedilmemiş kıta olarak tarif etmiştik yani dolayısıyla geç keşfedildi. Yahya Kemal’in tam keşfedildiğini düşünmüyorum hala, Tanpınar bir şekilde keşfedildi. O kadar kötü yorum yapmak istemiyorum ama biraz daha sekülerize edilmeye müsait bir yanı olduğu için yani artık yeter denildi ama çap yani hakkını yemeyelim. Çok büyük bir çaptan bahsediyoruz. Romanlarıyla, fikir yazılarıyla, denemeleriyle, Türk edebiyatı üzerine yazdığı yazılarla, teorik yazılarla aslında çok muazzam bir yolculuk yaptı. Onun keşfedilmesi gerekiyor. Fakat problem şu, şuan tıkandık! Şuan inanılmaz bir şekilde tam bir çıkmaz sokağa saplandı Türkiye. Entelektüel olarak, kültürel olarak, sanatsal olarak tam anlamıyla tıkanmış durumdayız. Camii yapamıyoruz ya düşünün yani işin ne kadar trajikomik olduğunu buradan anlayın. Dünyanın en büyük dâhilerinden birisini, mimarlarından birisini biz çıkarıyoruz, biz yetiştiriyoruz ama taklitlerini bile yapamıyoruz, Sinan’ın taklitlerini yapamıyoruz iyi mi? Taklit de mimari de aslında çok önemli bir yöntemdir. Bir şekilde iyi mimari örneklerinden tür olarak biri taklittir. İyi taklit aslında çok önemli bir üründür. Döküntü bir mimari var dolayısıyla şehir yok demektir. Mimari yoksa şehir yok demektir, Şehir yoksa sizin dünyanız buharlaşmış demektir. Şehir, bütün ilimlerin ve bütün duyarlılıkların toplandığı yerdir. Mesela bütün kitaplarımızı yaksak, bütün kitaplarımız yakılsa sadece Süleymaniye kalsa biz o kitapları yeniden yazarız. Süleymaniye bizim fıkıh kitaplarımızı, akaid kitaplarımızı, kelam kitaplarımızı, tefsir kitaplarımızı, estetik kitaplarımızı, sanat kitaplarımızı yeniden yazmamızı mümkün kılabilecek bir yoğunlaşmanın, soyutlanmanın, soyutlama tecrübesinin yani bir cehdin, bir çilenin, estetik çilesinin, fikir çilesinin, ruh çilesinin eseri… Devamı videomuzda… Gelin, Beraber Yürüyelim...