MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Aslında Öyle Değil

4 Video Bulunuyor

MyMecra’da yepyeni bir program ‘Aslında Öyle Değil’… Tarihçi Ozan Bodur her bölümde çok tartışılan ve üzerinde yanlış kanaat oluşan bir meseleye mercek tutacak. ‘Aslında Öyle Değil’ ezberleri bozan, algıları değiştiren ve meselelerin gerçeğini tarihi bilgiler doğrultusunda yeniden inşa eden program bir olacak. Orhan Karaağaç’ın sorularıyla ve Ozan Bodur’un kendisine has üslubuyla ‘Aslında Öyle Değil’ Çarşamba günleri MyMecra‘da…

  • Osmanlı'daki En Büyük Terör Olayı - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    Osmanlı'daki En Büyük Terör Olayı - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    Ozan Bodur Aslında Öyle Değil'in bu bölümünde Osmanlı Devleti'nin en büyük terör olaylarından birisi olan Abdülhamid Han'a düzenlenen Yıldız Suikasti'nin kimler tarafından ve nasıl yapıldığını anlatıyor. Ozan Bodur bu bölümde başlıca şunları anlattı; Dostlar merhaba. 'Bir Aslında Öyle Değil' programında daha beraberiz. Bugün Yıldız Hamidiye Camiinin avlusundayız. Peki neden buradayız? Bugün Osmanlı'da terör, Osmanlı'da kundaklama gibi meseleleri konuşacağız. Bu meseleler konuşulduğu zaman da Osmanlı'daki en büyük terör hadiselerinden birinin gerçekleştiği Yıldız Hamidiye Camiinin avlusundan sizle hasbihal etmek, konuşmak, buranın tarihiyle, buranın geçmişiyle, burada yaşanan olaylarla alakalı sizle muhabbet etmek istedik. Sadece o dönemde Osmanlı ile alakalı değil avrupanın bir çok devletinde ki Amerika Birleşik Devletleri de buna dahil... Bu bağlamda da ermeni devrimci yapılanmasının Abdülhamid Han'a karşı yapmış olduğu suikast teşebbüsünü özelde biz bugün burada masaya yatırmaya çalışacağız. Sadece Abdülhamid'in özelinde, Abdülhamid'in canına kast etme bağlamında düzenlenmemişti bu suikast hem Osmanlı toplumuna göz dağı verme, hem Abdülhamid'e karşı göz dağı verme, bi bağlamda terör olayları nihayetinde avrupanın Osmanlı'yı sıkıştırması sağlayıp Osmanlı Devleti'nde istedikleri talepleri yerine getirilmesini isteme gibi bir düzleme geliyordu... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • II Abdülhamid Han Neden Çok Tartışılıyor? - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    II Abdülhamid Han Neden Çok Tartışılıyor? - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    Tarihçi Ozan Bodur her bölümde çok tartışılan ve üzerinde yanlış kanaat oluşan bir meseleye mercek tutacak. ‘Aslında Öyle Değil’ ezberleri bozan, algıları değiştiren ve meselelerin gerçeğini tarihi bilgiler doğrultusunda yeniden inşa eden program bir olacak. Orhan Karaağaç’ın sorularıyla ve Ozan Bodur’un kendisine has üslubuyla ‘Aslında Öyle Değil’ Cuma günleri MyMecra‘da… Bu bölümde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Abdülhamid Han'ı çok eleştiririz, çok karşısında dururuz, anlaşılamamıştır denilir filan filan... Abdülhamid Han dediğimizde bir Osmanlı bakiyesi olan bizlerin aklına ilk ne gelmeli? Ozan Bodur: İşte zaten galiba problemler burada başlıyor. Yani aklımıza ilk gelen şeyler intiba olarak iç dünyamızı dizayn ettiği için diyeyeyim aslında yanlışlar burada başlıyor. 33 yıllık bir saltanat Abdülhamid Han'ın tahtta kaldığı dönem. Fakat galiba mesele biraz politik olduğundan Abdülhamid Han konusunda böyle bir ayrılıyoruz diyeyim. Orhan Karaağaç: Abdülhamid Han'dan bugün gelen ama işin özünde aslında öyle olmayan çok hadise var dimi? Ozan Bodur: O kadar çok var ki. Mesela batılı tarihçilerden Abdülhamid Han okuyorsunuz, bir biyografi metni alıyorsunuz elinize okumaya başlıyorsunuz falan size bir Abdülhamid Han portresi çiziyor veya işte bizim sol cenahtan tarihçilerin yazdıkları üzerinden Abdülhamid Han'ı değerlendirmeye çalışıyorsunuz. Sislerin arasında, gri bir resmin arkasında, sürekli içine kapanık, bulanık, gelişmelerden korkan böyle karanlık bir adam görüyorsunuz. Gerçeğin bununla hiç bir alakası yok... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İngilizin Büyük Oyunu! - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    İngilizin Büyük Oyunu! - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    MyMecra’da yepyeni bir program ‘Aslında Öyle Değil’… Tarihçi Ozan Bodur her bölümde çok tartışılan ve üzerinde yanlış kanaat oluşan bir meseleye mercek tutacak. ‘Aslında Öyle Değil’ ezberleri bozan, algıları değiştiren ve meselelerin gerçeğini tarihi bilgiler doğrultusunda yeniden inşa eden program bir olacak. Orhan Karaağaç’ın sorularıyla ve Ozan Bodur’un kendisine has üslubuyla ‘Aslında Öyle Değil’ Cuma günleri MyMecra‘da… Bu bölümde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Abi hoş geldin Ozan Bodur: Safa bulduk Orhan Karaağaç: Seninle 'Aslında Öyle Değil' diyeceğimiz ikinci bir mevzu ile bugün birlikteyiz. Geçen ki konuşmamızın sonunda şöyle bir şey sormuştum. Şerif Hüseyin'in bayrağı ile Filistinlilerin bayrağının birbirine benzerliği dikkatimi çekti demiştim ve burada acaba Filistinliler kendilerini bize ihanet eden Şerif Hüseyin'i rol model mi almışlar? ve bunun üzerine de Filistinliler bize, türklere ihanet mi etti? şeklinde bir soru sormuştum. Muhabbeti bir çardağın altında devam ederiz diye de bitirmiştik ama ağacın gölgesi nasip oldu ve denk düştü böyle de ferah bir mekanda, böyle bir sualim var benim. Ne dersin? Ozan Bodur: Tabi bu Arap isyanı özelinde cevaplamak gereken bir sual çünkü sadece Filistinlileri alakadar eden bir husus değil. Kuşbakışı baktığımız zaman meseleye o dönemde Arap isyanı dedikleri ki ben buna Şerif Hüseyin isyanı diyorum. Mevzuya baktığımız zaman aslında işin aslının pek öyle olmadığını görüyoruz. O dönemdeki Arap coğrafyası ki günümüzde de bu söylediğim geçerli sadece Hicaz coğrafyasından müteşekkil bir coğrafya değil. Yani Cezayir Arap, Tunus Arap, Trablusgarp Arap, Fas Arap, Mısır Arap, Suriye Arap, Yemen kısmen Arap, Aden bölgesi Arap vesaire bunu uzatman mümkün bu ta Basra hattında kadar geliyor. Muazzam büyüklükte bir coğrafyadan, tek bir bölgeden değil, çeşitli bölgelerden ve çeşitli insan topluluklarından oluşan bir dünyadan, bir Arap dünyasından bahsediyoruz. Meseleye böyle baktığımız zaman... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Filistinliler topraklarını sattılar mı? - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    Filistinliler topraklarını sattılar mı? - Aslında Öyle Değil | Ozan Bodur

    MyMecra’da yepyeni bir program ‘Aslında Öyle Değil’… Tarihçi Ozan Bodur her bölümde çok tartışılan ve üzerinde yanlış kanaat oluşan bir meseleye mercek tutacak. ‘Aslında Öyle Değil’ ezberleri bozan, algıları değiştiren ve meselelerin gerçeğini tarihi bilgiler doğrultusunda yeniden inşa eden program bir olacak. Orhan Karaağaç’ın sorularıyla ve Ozan Bodur’un kendisine has üslubuyla ‘Aslında Öyle Değil’ Çarşamba günleri MyMecra‘da… İlk bölümde Orhan Karaağaç, Ozan Bodur‘a “Filistinliler Yahudilere toprak mı sattı?” sorusunu yöneltti. Ozan Bodur: Aslında öyle değil! Bu Siyonist tezviratı 2 ayağı var. Hem Amerika ve Avrupa basına yaptığı tezvirat var, hem de Müslümanlara yapmış olduğu bir tezvirat var. Oralarda şöyle söylüyor, Amerika ve Avrupa’da yapmış olduğu propagandalarda; “Buradalar boş arazilerdi, biz bu boş arazileri satın aldık.” Diyor. Müslümanlara ise şöyle söylüyor; “Filistinliler topraklarını bize gönüllü olarak kendileri sattılar, biz buraların bedellerini ödedik ve nihayetinde bu topraklar bizim.” Diyor. Yani 2 ayaklı bir Siyonist tezvirat var ve aslında biz bu propagandanın kurbanı oluyoruz bu bağlamda. Ülkemizde de belli başlı bazı basın organlarının da maalesef buna teşne olduğunu görüyoruz. Bu propagandayı gölgeli bir şekilde, puslu bir şekilde köpürtmeye çalışıyorlar ama tabi insanımızın zihninde bu ciddi bir soru işaretine dönüşüyor. Orhan Karaağaç: Propagandanın ötesinde tarihi bilgi ne diyor bize abi? Ozan Bodur: Tarihi bilgi aslında işin öyle olmadığını söylüyor. 1948 yılı itibariyle çok ciddi manada toprak parçaları koparmaya başladı Filistin hattından, kurulan İsrail devleti. Bu sual Osmanlı Devleti’ni de alakadar ediyor sadece 1948 sonrasını alakadar eden bir durum değil yani böyle 400-500 yıllık bir mercek tutmamız gerekiyor meseleye. İlk Kanuni döneminde o da taberi gölü civarında Yahudilerin toprak aldığını görüyoruz ama bunun Siyonist organizasyonuyla bir alakası yok. Yahudilerin inanç olarak bölgeye yerleşmesi falan gibi görüyoruz yani bir tehdit unsuru söz konusu değil… Devamı videoda… Gelin, Beraber Yürüyelim...