MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Medeniyet Ufku | Sadettin Ökten

12 Video Bulunuyor

Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor.

  • Türkiye Bir Yol Ayrımında - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Türkiye Bir Yol Ayrımında - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde "Türkiye, İslam, Gelecek, Kader, Kadim" kavramları üzerine konuşuldu. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İslam Medeniyeti'nin Kodları - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    İslam Medeniyeti'nin Kodları - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde "İlim, Hikmet, Aktab-ı Erbaa, Evtad-ı Erbaa ve İslam Medeniyeti üzerine konuşuldu. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İstisnalar Kaideyi Bozar ! - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    İstisnalar Kaideyi Bozar ! - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim merhabalar, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Saadettin Ökten Bey hocamla birlikteyiz. Bugüne kadar olan bölümlerde Batı medeniyet tasavvurunun serencamını hülasa etme gayreti içinde olduk. Modernite ve postmoderniteye kadar geldik. Fakat bütün bu hülasanın bir son noktasının konulması gerekiyor. Peki oradan geldi, bu tecrübeleri yaşadı, buraya evrildi, şu oldu, şimdi? Şimdi nerede duruyor? Biraz bunu konuşacağız. Sadettin Ökten: Hay hay konuşalım. Serdar Tuncer: Safalar getirdiniz. Sadettin Ökten: Safamız oldu efendim. Emrin oldu. Serdar Tuncer: Yine pek güzel geldiniz. Sadettin Ökten: Mesrur olduk. Teşekkür ederiz. Sağ olun. Sizler güzel görüşünüz. İnşallah öyle de bu hüsn-i şehadetleri edene teşekkür ediyorum. Ama bu şehadetin esas sahibine de hamd ve şükür ediyorum. Çünkü biliyorsunuz bizim inancımızda kulun bir müslüman hakkındaki hüsn-i şahadet de çok mühimdir. Hele son veda sırasında nasıl bilirsiniz hakkınızı helal edin bunlar çok mühimdir. İnşallah bunlar da bize hep hüsn-i şahadet olarak yazılıyor. Amel defterimize. İnşallah. Serdar Tuncer: Geçenlerde bir yerde rast geldim efendim. Diyor ki öyle bir hayat yaşayın ki siz musallada yatarken imam efendi cemaate dönüp de soruyu sorduğunda iyi bilirdik diyenleri yalancı çıkartmayın. Sadettin Ökten: Çok güzel, evet. Serdar Tuncer: Eyvallah. Nereden başlayalım, nasıl devam edelim? Sadettin Ökten: Valla siz bir noktaya getirdiniz işi. İsterseniz bu uzun selencamın arkasındaki insan tipinden başlayalım. Çok kısa onun macerasını anlatalım. Yani bu modernitenin esas faili, öznesi olan insan nasıl bir insan idi? Bir hülasa olsun aynı zamanda. Çünkü ondan sonraki programda Türkiye'nin durumunu konuşacağız. Ama Türkiye'nin geldiği noktadaki arka planı da gündeme getirerek konuşacağız. Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Modernitenin Kutsalı Yoktur - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Modernitenin Kutsalı Yoktur - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim hoş geldiniz, merhabalar. Biz Medeniyet Ufku'nda neyin nereden nasıl geldiğini, Doğu ve Batı, İslam ve Batı medeniyeti ekseninde konuşmaya devam ediyoruz. Moderniteye getirdik mevzuu, modernite dedik ama tam böyle programı bitirirken geçen bölüm konuştuğumuz hususlardan birisi alakalısının dikkatini çekmiştir. Medeniyet tarihini biz hep batıların kaleminden, perspektifinden, nazarından gördük, okuduk. Hatta kendileri de hep buradan okudular. Hem bize doğruyu anlatacak hem onları ayna tutacak bir medeniyet tarihi yazımı. "Bizim bir medeniyet tarihi yazmamız lazım." demişsiniz. Ben soruyu koymuşum, ne içinini konuşalım demişsiniz. Sadettin Ökten: Konuşalım. Konuşalım. Şöyle şimdi tabii modernite tarihine baktığımız zaman orada bir ansiklopedistler var Didero ve devamı. Bunlar ne yapıyorlar? O vakte kadar 1600'ler, o vakte kadar var olan bütün bilgileri derliyorlar. Aynı bizim Bedlikmen'in yaptığı gibi, Bağdat'taki Bedlikmen'in yaptığı gibi bütün o bilgileri derliyor. Onlar da kadim dünyadan gelenleri. Bunlar da o dönemin bilgilerini derliyorlar. Peki, değerlenen bilginin kullanıma geçişinde bir nitelik var mı? Var. Sizin bakış açınıza bağlı. O bilgiyi nasıl kullanacaksınız, nasıl yorumlayacaksınız? O bilgi hakkında ne yazacaksınız? Burada bakış açınız önemli. Peki, insan veya toplum veya birey bir hadiseye nasıl bakar? Bir bilge gözüyle bakar, hüküm vermek açısından bakar. İyi der, kötü der, güzel der, çirkin der, olur der, olmaz der. Neye göre söyler bunu? Değerlerine göre söyler. Dolayısıyla bir toplumsal, büyük bir dünya çapında hadiseye modernistler baktıkları zaman bir şey görüyorlar ve bunu yazıyorlar. İşte biraz evvel, bir önceki konuşmada söyledim, coğrafi keşifleri insanlığın büyük başarıları olarak söylerler. Doğrudur. Yani siz o günkü şartlarla, o günkü navigasyonla Hindistan'a gitmek istiyorsunuz. Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Akıl Bir Yere Kadar - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Akıl Bir Yere Kadar - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor.
  • Batının Kiliseyle Kavgası - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Batının Kiliseyle Kavgası - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim merhabalar, hoş geldiniz. Bir önceki bölümü takip edenler modernitenin, Hristiyan medeniyet tasavvurunun nerelerden doğduğunu, nasıl neşet ettiğini anlamak için Orta çağ Avrupası'nı bilmemiz gerek dediğimizi ve Roma'ya kadar kilise, bilim, onların evren ve insan anlayışı, böyle bir zemini oluşturduğumuzu hatırlayacaklar. Aaa ben izlemedim bunları hatırlamıyorum. Hemen bir önceki bölümü izleyin, sonra gelin. Önceki bölümü izleyenlerle biz devam edeceğiz. Evet. Sonra ne oldu? Saadettin Ökten: Sonra ne oldu? Önceki bölüme bağlıyoruz. Roma barbarları sınır dışında tutuyordu kendi halkını. Önce güveni sağlıyordu, sonra üretimi sağlıyordu. Bu dosyayı çok enteresan bir tespitinde okumuştum yıllar önce. Beni koru ve beni besle diyor ziraat toplumu. Halklar güven içinde, barbar saldırıları yok, halâ onlar tutuyor barbarları sınırlarda ve halklar çalışıyorlar. Özgürlük yok ama geçim var, güven var, huzur var. Özgürlüğü de kimse dert etmiyor o zaman. Etmesi mümkün değil, zaten seçeneği yok. Özgürlük seçenek olduğu zaman gündeme gelir. Seçenek yoksa özgürlük gündeme gelmez. İnsan bilmez. Çünkü seçenek olduğu zaman şu değil bu dersiniz. Elinizde sadece elma var. Elma ver dersiniz bana. Çünkü siz armutu bilmiyorsunuz. Öyle bir hisseniz yok yani. Neyse. Roma çökünce, Batı Roma'dan bahsediyorum, 1476'da Roma yıkılınca Avrupa halkları büyük bir buhrana düşüyorlar. Çünkü Cermenler geliyor. Cermen kabileleri... Kaba eski tabirle barbar adamlar. Fakat vahşiler. Enteresandır ki, yine bir küçük izahat yapalım. Cermen kabileleri fiziken çok güçlüler ama kültür olarak çok zayıflar. Bir süre sonra onlar da Romalılaşıyorlar. Çünkü Roma'da belli bir kültür var, şehir var, sanat var. Öyle veya böyle, Antik Yunan kadar değil, bilimde felsefe var, hayat var. Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Batı Medeniyetinin Kodları - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Batı Medeniyetinin Kodları - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim hoş geldiniz. Yine kamera kayıt demeden önceki sohbetten mülhem bir ifadeyle başlayacağım. Sadi Baba ve sizlerin desturuyla. İnsanın haddini bilmesi ne kadar güzeldir? Çok şey bilir de insanoğlu, haddini bilmesi, galiba o çok şey bilmek kadar en az, mühim. Sadettin Ökten: Valla bize şöyle öğrettiler, yarı şaka yarı ciddi, İslam'ın şartı kaç? Beş. Ne onlar? Sayayım. Savm-ı salât, hac zekât, kelime-i şehadet. Ne kadar kolay değil mi? Savm, salât, hac, zekât. Eskiden böyle kafiyeli sözler söylerlerdi. Kolay ezberlensin diye. Kelime-i şehadet kafiyeye uymuyor, onu en sona bırakıyor. Savm, salât, hac, zekât, kelime-i şehadet. Peki altıncısı ne? Bir kavle göre edep, bir kavle göre haddini bilmek. Ama aynı şeyler. Ehli diller arasında aradım kıldım talep, her hüner makbul imiş, illa edep illa edep. İşte o da haddini bilmekten geçiyor. Serdar Tuncer: Bilgi olarak insan haddini bilmesi gerektiğini bilir ama had bilenlerle otura kalka. Sadettin Ökten: Öyle oluyor zaten o iş. Kitaptan had bilme öğrenilmiyor. Tek başınıza kaldığınız zaman da öğrenemezsiniz. Gerçi Cenâb-ı Rabbul Alemin'in insanı uyaran, ikaz eden çok tecellîyâtı var ama çocuk onu ne bilsin? Merhum Efendim buyururlardı ki, sen bakma adamın ak sakallı, ak saçlı olduğuna. Onun zihni ve kalbi hâlâ çocuk saflığındadır veya çocuk bönlüğündedir. Ona azıcık irfan aşısı yapmak lazım. O da kitaptan olmaz, buyurmuşlardır. Nasıl olur efendiciğim? Beraber yaşayarak olur. Onun için şeyh huzuru çok mühimdir. Kâmil insan huzuru. Şimdi şeyh dediğimiz zaman sekülerizme biraz soğuk kaçıyor bu tabir ama var, hala var. Bunlar vazifeli kullar. O insanda ki muhabbet cevherini ortaya çıkarmak için yollanmış kullar. Zaten öyle buyrulmuştur. Azizim öyle buyururlardı. Ben size bir şey yapmıyorum. Kalbinizde gizli olan, mahfuz olan muhabbet cevherini ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Cevher sizde. Ben size bir şey veremem. Ancak yaptığım şey, o cevherin farkına varın, o tadı alın, sonra vazgeçemezsiniz buyururlardı. Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Bizde Temel İlke Tevhiddir - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Bizde Temel İlke Tevhiddir - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim Salih Baba buyurmuş ki divanında, ''Aşıkların sözlerini alıp satan aşık mıdır? İçini görmez sarayın, vasfeder duvarını.'' Niye böyle bir programa Bu şiiri okuyarak başladın Serdar Tuncer. Program başlamadan evvel bir muhabbet vardı. Onun kaldığı yerden program başlasın diye. Bu ne demek efendim? Hoş geldiniz. Saadettin Ökten: Hoş bulduk. Serdar Tuncer: Çok şıksınız bu arada. Saadettin Ökten: Eyvallah sağ olun. O sizin güzel görüşünüz efendim yani. Dikkat ediyoruz biraz. İnsanların da gözlerini çok rahatsız etmemek lazım. Çok da göze batmamak lazım. İşte bir orta profilde seyahat ediyoruz. Bakalım böyle geçiyor zamanımız. Serdar Tuncer: İnsanlar da fakirinizi görünce kıyafetine baksınlar da size bakarken cemal görsünler, ne olur sanki. Sadettin Ökten: Eyvallah, itirazım yok da yine biz dikkat edelim insanlara saygı babında. Görsel tarafı da var ya bu işin, televizyon veya sosyal medyada, radyoda daha rahatız da buradan da dikkat etmek lazım insanlara saygısızlık olmasın diye. Serdar Tuncer: Peki Salih Baba ne diyor? Sadettin Ökten: Salih Baba diyor ki cekete bakma içine bak diyor. Serdar Tuncer: Eyvallah. Sadettin Ökten: Yani ceket üzerinden bir monografi yazma diyor. Sarayın içine bak, sen duvarını anlatıyorsun sarayın diyor. Ama öyle başlar iş. Çocuk da öyle başlar hâdiseye. Önce babanın ne getirdiğine bakar. Annenin ne pişirdiğine bakar. Onu nasıl söylediğine bakar. Sonra kavramı anlamaya çalışır, kalbine doğru inmeye çalışır babanın ve annenin, böyledir yani. Muallime de böyle bakar çocuk. Arkadaşına da böyle bakar. Kendi evladına da böyle bakar. İçe girmek biraz zordur yani. Ama insana o da nasip olmuştur, verilmiştir. Buna şimdi empati diyorlar. Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Modernitede Tanrıya Yer Yoktur - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Modernitede Tanrıya Yer Yoktur - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim merhabalar Medeniyet Ufku'nun 12. Bölümüyle huzurlarınızdayız. Geride kalan programlar boyunca izleyenler, sürekli takip edenler hak verecekler fakire. Hayatımıza birtakım kavramlar girdi. Belki zaten vardı. Onların altı doldu. Ne manaya geldiğine dair bir tefekkür perspektifi oluştu. Her birimizde değer ilke, norm, vicdan, çelişkisizlik, tutarlılık, mutabakat gibi. Fakat bu değerler hayatın içine farklı sahalara nasıl ne şekilde yansıyor? Mimaride, sanatta, bilimde, muaşerette, eğitimde hayatın her sahasına yansıyor. Nasıl yansıdığını birkaç misal üzerinden konuşalım. Zihnimiz biraz daha netleşsin, berraklaşsın diye bugün birlikteyiz. Siz ekran başına hoş geldiniz, siz de ev sahiplerine hoş geldiniz denilmez. Şimdi size ne desem bilemedim safa getirdiniz iyi ki geldiniz. Saadettin Ökten: Safa bulduk efendim, safa bulduk, huzur bulduk, mutluluk bulduk maşallah. Bu güzel stüdyoda inşallah hayırlı şeyler söylemek nasip müyesser olsun hem bendenize hem zatî âlinize. Serdar Tuncer: Bazı insanlar mesela bir şey yaptığı vakit ona teşekkür ediyorsunuz ama zatî âliniz gibi bazı zatı şerifler var. Onların varlığı başlı başına teşekkür vesilesi. Yani varlığınız için teşekkür ederiz. Saadettin Ökten: Estağfirullah, biz zaten şükürle mükellefiz. Şükrediniz ki nimetimi arttırayım buyurulmuştur. Zaten şükür kalbe ait bir hadisedir, dil onu ifade eder sadece. Bakışlar, sima, şükrün ifadesini görürsünüz orada yani o da tabi şimdi bu biraz modernist söyleme ters ama o da bir nasiptir. Verilmezse şükredemezsiniz. Uzun bir hikâye konuşuruz daha inşallah. Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İslam'da Bütün Kullara Yer Var Modernitede Yok - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    İslam'da Bütün Kullara Yer Var Modernitede Yok - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Ne gördü Züleyha Yusuf yüzünde ki sergerdan oluptur aşk elinden diye devam eden çok güzel bir nutku şerif var. Başlangıcı şöyle, Gönül hayran olupdur aşk elinden, ciğer püryan olupdur aşk elinden. Ne diyor efendim bu ilahi bize? Sadeddin Ökten: Bizim maceramızı söylüyor. Gönülün yapması gereken işi söylüyor, gönül nereye bakmalı, kime müteveccih olmalı? Onu söylüyor. Aşk deyince insanlar bedensel dürtüyü anlamıyorlar ona eminim veya bu eminim bir dua cümlesi, aynı zamanda inşallah anlamıyorlardır. İkazdır, sakın ha öyle anlamayınız. Bedensel dürtü başka bir şey. O bedensel dürtü diğer canlılarda da var ama onlarda aşk yok. Aşk başka bir hadise. Aşk kalbe Allah'ın (c.c) büyük bir lütfu. Sevebilme yeteneği, sevmek demek feragat, fedakârlık etmek demektir. Öyle buyururlardı sevginin iş'arı fedakarlıkla olur. Ben seni seviyorum ile olmaz. Zor zamanlarda yanında bulunmakla olur. Halini paylaşmakla olur gibi... Böyle gidiyor hadise bütün var vermekle olur. Sevgi böyle bir hadise. Zaten malumunuz, kâinatın yaradılışını tasavvufi bir neşeyle ifade ettiğiniz zaman muhabbet diyoruz. Muhabbetten Muhammed (s.a.v) oldu hasıl, Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl. Ne diyor? Yani ki malumunuz yine tasavvufi bir neşeye göre ilk yaratılan Nuri Muhammedi'dir. O nurdan diğer kâinat var oluyor. Uzun bir hikâye. Bunun da sebebi muhabbet. Cenab-ı Rabbül Aleminin Hazreti Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) muhabbetidir. Biz nasıl bağlanacağız? Muhammed'siz muhabbetten de az zaten olmaz. Onsuz muhabbet olmaz. Gubâr-ı pâyine almam cihânı yâ Rasûlallah Değişmem mûyine heft âsumânı yâ Rasûlallah Duyunca makdem-i teşrîfin Âdem sulb-i pâkinden Değişdi habbeye bağ-ı cinânı Ya Resûlallah Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Her Gecenin Bir Sabahı Vardır - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Her Gecenin Bir Sabahı Vardır - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim merhabalar. Evvelki bölümü seyredenler gelenekten bahsedip bir daha ki bölüm de çelişkisizlik ne demek ve niçin lazım? Medeniyet tasavvurunun nesi olur? Bu bahsi açacağımızı hatırlayacaklar. Mahsus böyle hatırlatıyorum. Program başında ki 15 bölümlük bir seri olarak düşündüğümüz Medeniyet Ufku programının şu an 10. bölümündeyiz ve ha bire birbiriyle irtibatlı temelini oluşturup, sonra duvarlarını sonra çatısını insicam için de yapam bir program derdin de olduğumuz için evvelkini seyretme size hatırlatmak için böyle söylüyorum. Evet, hoş geldiniz Siz de hoş geldiniz. Sadettin Ökten: Hoş bulduk efendim Serdar Tuncer: Ne güzel tebessüm ettiniz. Sadettin Ökten: Teşekkür ederim sağ olun. Serdar Tuncer: Izdırabı çok olanın tebessümü güzel olur diyorlar doğrumudur? Sededdin Ökten :Bilmem benim ızdırabım yok elhamdülilah Serdar Tuncer: Aşıkta keder neyler gam hakkı cihandır ama buraya da böyle durduk yere hemen gelinmiyor değil mi? Geleyim demekle Sadettin Ökten: Bilmem ki valla öyle töreler de ben nasış geldim buraya bilmiyorum derdi yani Sorar yabancı profesör sosyoloji, psikoloji adam okumuş. Hatmetmiş keskin zeka Oturuyor dizinin dibinde karşısında be de yanında oturuyorum. Sor diyor efendiye sen bugün nasıl geldin diye. Ben de sorardım efendim nasıl geldiniz? Ya bilmiyorum yani. O derdim iddiasınında o derdim adam inanmazdı ama ses çıkarmazdı. Bir bakışta hangi kitapları okudun diye sorardı ona. O da okuyorum ama derdi öyle bir şey söyleyemem derdi filan. Devamı Videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Her Devir "Ol" Emriyle Olur! - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Her Devir "Ol" Emriyle Olur! - Sadettin Ökten | Medeniyet Ufku

    Medeniyet Ufku programıyla, Doğu ve Batı medeniyetinin akışını, bugüne gelişini ve bu gelişin nereden olduğunu ve nereye gittiğini birtakım sorular üzerinden hülasa ediyoruz. Serdar Tuncer soruyor, Prof. Dr. Sadeddin Ökten anlatıyor. Medeniyet Ufku'nun bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Serdar Tuncer: Efendim konuşma arasında sohbetlerde zaman zaman kullandığımız ve ne manaya geldiğini ya tam bilemediğimiz ya biri biriyle irtibatını tam manasıyla kurup neticeyi hülasa edemediğimiz birtakım kelimeler ve kavramlarımız var. Biz bu programda medeniyet ufku derken medeniyet tasavvuru ne manaya geliri konuştuk. Bu aslında tam da buraya denk düşen bir şeydi. Şimdi bununla çok irtibatlı yine altını nasıl dolduracağımızı bir hakkın bilemediğimiz bir başka kavramdan yola çıkacağız. Gelenek. Gelenek, medeniyet tasavvurunun nesi olur? Bugünkü program mevzu budur. Efendim hoş geldiniz. Sadettin Ökten: Merhaba efendim hoş bulduk. Serdar Tuncer: Ne kadar güzelsiniz bugün? Sadettin Ökten: Eyvallah teşekkür ederim. Sizin güzelliğiniz, sizin gözünüzdeki güzellik fakire yansıyor. Tekrar size geri dönüyor. Öyle kalbinizin güzelliği maşallah. Serdar Tuncer: Böyle bir şey var, değil mi efendim? Sadettin Ökten: Tabii tabii. Serdar Tuncer: Bakıyorsunuz mesela bazen herkes nakıs görüyor. Noksan eksik görüyor. Hâlbuki belki merceklerde problem var hani, görmekte değil. Sadettin Ökten: Kimseye bir şey söyleyemeyiz. Biz kendimize bakıyoruz. Kendimize bakıyoruz. Serdar Tuncer: Geçen gün bir yerde rast geldim efendim diyor ki, kendi dindarlığıyla meşgul olana Müslüman denir. Başkasının dindarlığıyla meşgul olana İslamcı denir. Sadettin Ökten: Evet, biz bu kavramları da çok kullanmıyoruz. İşte geldik, gidiyoruz bir şekilde. Bu kervana katıldık. Bize de sormadılar katılırken, giderken de sormayacaklar. İşte elimizden geldiğince bir istikamette tutturmaya çalışıyor, rotayı tutturmaya çalışıyoruz. Böyle gidiyoruz. Müslüman da güzel, İslamcı da güzel. Herkes kendisiyle meşgul olsa zaten iş bitiyor, o kadar çok meşguliyet var ki insanın kendisiyle uğraşması hususunda. O bitmez, bir türlü bitmez. Ben böyle küçükken ileri yaşımda anlayacağımı zannederdim. Yok o da anlaşılmıyor, böyle gidiyor yani. Allah (c.c) sırat-ı müstakimden ayırmasın. Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...