MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

12 Video Bulunuyor

Savaş Şafak Barkçin ile 'Çağrışımlar'... Bir ayağı bu topraklarda, diğer ayağı ile dünyayı ve medeniyetleri gezip bize oralardan haber verecek olan program bundan böyle My Mecra'da Pazartesi günleri yayında olacak. Zengin birikime sahip ve Cumhurbaşkanı eski başdanışmanlarından olan Savaş Şafak Barkçin tadına doyulmaz anlatımlarıyla her hafta farklı mevzuları derinlemesine ele alacak.

  • Amerika'da Söylenmeyen Bir İç Savaş Var - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Amerika'da Söylenmeyen Bir İç Savaş Var - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde "Amerika Nasıl Kuruldu?" başlığı üzerinde duruyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Geçen program çok kıymetli bir yerde kaldık ve dedik ki aman heba etmeyelim buradan sonrası mühim. Niye mühim? Bu meseleyi, konuştuğumuz mevzuyu anlayabilmek için buraya dair iyi bir kanaat sahibi olabilmek için belki yüzlerce, binlerce kitabı okumak, bunlardan bir tecrübe ortaya çıkarmak, bir kanaat, bir fikir haline getirmek, bütün bunlar lazım e hangi birimizin bunları okuyacak imkanı var, vakti var ya da oradan çıkacak fikri hangi birimiz doğru tespit edebileceğiz fakat hem okuduğuna, hem gördüğüne, hem yorumladığına, hem de oradan bir fikir ortaya çıkardığına itimat ettiğimiz bir hocamız var, Savaş Barkçin Abi. Dolayısıyla mevzu mühim diye o yarıdan devam ediyoruz, alakalısı buyursun... Peki, kuruluştaki Osmanlı tecrübesinden bahsettiniz, Amerika'da da benzer bir durum var dediniz ve kaldık, buyrun... Savaş Şafak Barkçin: Şimdi, tabi Amerika'nın daha farklı bir konumu var çünkü Amerika aslında laboratuvar gibi bir ülke. Neden? Çünkü o kıta güya keşfedildiğinde, güya... Serdar Tuncer: Niye güya? Savaş Şafak Barkçin: Çünkü üzerinde adamlar yaşıyor zaten. Batı onu keşfetti, orası zaten vardı. Üstelik bir de onları doğradılar, korkunç katliamlardır. Orada yaşayan yerlilerin katliamları vesaire korkunçtur yani Güney Amerika, Kuzey Amerika biraz bunları bilmek lazım. İngiliz sömürgesi olduğu için İngilizler oraya daha çok hakim oldu, Kuzey Amerika'yı kastediyorum dolayısıyla onlar oraya işte Afrika'dan, kendi sömürgelerinden bir sürü gariban zenciyi getirdiler, insan hüviyetinde bile değil mal hüviyetinde onları asırlarca sömürdüler. Bugünki zenginliklerinin çok önemli kaynağı o. Şimdi Amerika'nın farkı şuradan orada zaten yerleşik devletler, öteden beri gelen, birbiriyle işte alıp veren, birbiriyle savaşan medeniyetler, devletler diye bir şey yok. Orası güya tarihsiz bir yer, tabiki tarihli bir yer de öyle birbirleriye sürekli savaşan ve birbirleriye sürekli kaynaşan büyük medeniyetlerin çok olduğu bir yer değil... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Pazarı Nazara Çevirmek Lazım - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Pazarı Nazara Çevirmek Lazım - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde "Medeniyet Ne?" başlığı üzerinde duruyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Abi, yine böyle çok bilmeden üstünde çok konuştuğumuz meselelerden birisini sormak istiyorum. Batı medeniyeti bitti diyoruz, batı artık tükendi ya da hep medeniyet medeniyet diyoruz fakat sorsak desek ki; Medeniyet ne? Cevap alabileceğimiz insan bir elin on parmağını geçer mi emin değilim ya da medeniyet dediğimiz şey nasıl başlar, nasıl biter, neyin nesidir, batı bitti mi? Bu konuları sormak isterim... Savaş Şafak Barkçin: Valla çok isabetli bir soru çünkü bizim gençliğimizde çok yakın zamana kadar medeniyet deyince hep batı kastediliyordu, işte bi son 20 senedir, 30 senedir giderek daha fazla şekilde medeniyet deyince işte bizim medeniyetimiz, İslam medeniyeti, Osmanlı onlar kastediliyor. Yani bu medeniyetin başına konan kelimenin en azından değişmiş olması çok güzel bir şey tabi bunu daha evvel seslendirenler vardı yani Necip Fazıl'ı, Sezai Karakoç'u, Nuri Bey bunlar tabiki İslam medeniyetinden bahsediyorlardı fakat hakim söylem öyle değildi yani devlet katında öyle değil, aydınlar, baydınlar onlar katında öyle değil... Şimdi, medeniyet aslında ilmi bir tarif yani bir kavram. Medeniyet değil de şöbiyette diyebilirsin dolayısıyla bunu bi kere bilmek lazım medeniyet mukaddes bir kavram değil, bir tevhid kavramı değil mesela bereket yerine başka bir şey ikame edelim bereket demeyelim diyemezsin çünkü bereket zaten varlığı olan bir kavram yani bereket diye bir şey var, olgusu var o olgunun kavramı var, bir anlamın kavramı o... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hulusi Nasıl Dinden Çıktı? - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Hulusi Nasıl Dinden Çıktı? - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde "Hulusi nasıl dinden çıktı?" hikayesi üzerinden söylemimizle halimiz arasındaki boşluğu anlatıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Kendimi de işin içine katarak bir soru soracağım bu defa... Söylemimize baktığımız vakit hakikaten uçuyoruz, göklerdeyiz, evliyalarla yatıyoruz filan ama halimize bakınca da çamurun içine düşmüşüz, perişan vaziyetteyiz... Abi, Hulusi nasıl dinden çıktı? Savaş Şafak Barkçin: Şimdi, arkadaşlara izah edelim Hulusi de nereden çıktı demesinler. Benim böyle bir kısa, mizahi bi hikayem var çalışıyorum üzerinde... Aslında bu sorduğun sorunun kısa hikayesi gibi bir şey o içinde tabi bir çok şey barındırıyor, benim de günlük hayatta, gerçek hayatta karşılaştığım, muhtelif insanlardan gördüğüm şeyleri içine hamur ettik diyelim öyle bir hikaye... Şimdi, bizim hikayede aslında bunu bir çok yönü var bu soruya belki cevap olabilecek... Şunun için söylüyorum bizatihi mesela bende öyle ders veriyorum, tevhid medeniyeti diye şu anda bir ders veriyorum haftasonları bir vakıfta, çok soyut şeyler anlatıyorum hikmet mesela, irfan, ilim, akıl falan diyoruz e şimdi tabi her soyut şey gibi insanın kafasında bulut yani... Günlük hayatına bakıyorsun, kendi hayatıma bakıyorum yani o konuştuğunla senin yaptığın arasında her zaman bir maalesef boşluk diyeceğim bazen uçurum oluyor Allah korusun. Dolayısıyla hani günlük hayatımıza bu kadar büyük laf söyleyip, bu kadar hala senin tabirinle çamurda sürünme realitesi arasındaki bu korkunç boşluk insanları iki türlü davranışa sevk ediyor benim hikayem aslında öyle bir şey... Birisi ya söyleme doğru uçmaya devam ediyor diyor ki bu realite adam olmaz, bu kadar büyük laflar konuştuk, bu kadar çok kitap okuduk, abilerimiz, üstadlarımız bize bunları anlattılar, parti liderlerimiz bunu gösterdiler ulan dönüp bakıyorum rezilliğin rezilliği, ne bende var, ne toplumda var demek ki bu dava, bu düşündüğümüz şeyler boşmuş. N'apayım? Ben gideyim realiteye tam köle olayım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Taraftar Ol Tarafgir Olma! - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Taraftar Ol Tarafgir Olma! - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde "Taraftar ol, tarafgir olma!" başlığı üzerinde duruyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Abi son dönem hani gündemdeki olan hadiselerden de hareketle bi konuda ölçümüz ne olmalı onu soracağım. Bir şeye taraftar olabiliriz ya da bir şeye muhalif olabiliriz bunu biraz siyasi bağlamda soruyorum. Taraftar olmanın ve muhalif olmanın bir ahlakı var mı? Yani taraftarsak her şeyini mi kabul edeceğiz ya da muhalifsek her şeyine mi itiraz edeceğiz? Her ikisinin ahlakı nedir? Nasıl bir yerde durmalı müslüman? Savaş Şafak Barkçin: En azından şu ayrımı yaparak başlamam lazım. Taraftar diye bir kelime var bir de tarafgir diye bir kelime var. İkisi de taraftan geliyor. Taraf yön demek, cenah demek. Taraftar taraf tutan demek, tarafgir tarafı her şeyi yapan demek. Yani neyi seviyorsa her şeye onun nazarından bakan; Ne okuyayım? Bizim taraf ne diyor onu okuyacağım. Ne dinleyeyim? Bizim taraftaki ne diyor onu yapacağım... Tarafgirlik bir körlüktür. Neyin tarafgiri olursa olsun sağcı, solcu, golcü fark etmiyor... Taraftar olmak normal bir şey çünkü insanlar zaten fikren, bazen meseben yani kök olarak öyle durumlar olur ki bir tarafta bulunuyorsun mecburen. İşte diyelim ki bir kavmin var, Allah öyle yaratmış. Bu kavimdensin, şu kavimdensin, Almansın, Kürtsün, Arapsın, Türksün, Çerkezsin neyse yani... Aslında bunlarda bir nevi taraftır fakat onu tarafgirlik haline getirmek ve taraftarlık haline getirmek iman ehli için çok tehlikeli bir şey... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hikmet Ahlaktan Doğar; Bilgiden Değil - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Hikmet Ahlaktan Doğar; Bilgiden Değil - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Ahlak ve Üsluptan bahsediyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Hepimiz iyiyi, doğruyu ve güzeli aramaktayız güya ve bir başkasına da anlatmaya çalışmaktayız fakat bu iyi, doğru, güzel nasıl anlatılır bir başkasına, burada bir üslup var mıdır, riayet edilmesi gereken bir şeyler var mı, herkes anlatabilir mi bunu yoksa birilerinin harcıdır da birilerinin haddine düşmez mi? Bu konuları konuşalım isteriz bugün efendim... Savaş Şafak Barkçin: Eyvallah. Yani tabi bunlar çetin mevzular. Neden? Çünkü kişinin özüyle sözü arasındaki boşluk ahlak boşluğudur. O ya uçuruma doğru gider ya da o kapanmaya çalışılır. Kul kapatmaya çalışır, gaflete esir olan ise Allah muhafaza özüyle sözü arasında uçurumlar açılır. Kafir'de de o ikisi arasında hiç bir bağlantı yoktur. Burada ahlakın aslında ne olduğunu anlıyoruz. Ahlak, kişinin en soyut kısmıyla, en somut kısmının irtibatlı hale gelmesi demektir. Nasıl irtibatlı hale gelir? Ben iyilik yapmak istiyorum ama gidiyorum billetin kafasına vuruyorum. Niye kafasına vurdun? Ee onlar kafalarına vurmayınca bir şey anlamıyorlar mesela... Birincisi her işin bir niyeti yani ben bu iyiliği niye anlatmaya çalılıyorum? İnsanlara doğru bir şey, güzel bir şey anlatacağım sanıyorum fakat niye?... Önce kalbini bi yokla. İnsanın niyeti sağlam mı, sağlıklı mı? Bi kere onu sürekli kontrol etmesi lazım. Bu sürekli kontrol açıkçası insanda refleks haline gelmeden, doğal bir hale gelmeden, ahlak haline gelmeden yapılması çok zor fakat... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Biz 2 Asırdır Komada Yaşıyoruz - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Biz 2 Asırdır Komada Yaşıyoruz - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Biz kimiz? sorusunu cevaplıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Abi hep sorarız hani "Sen kimsin?" Bu soru sorulur da "Ben kimim? pek sorulmaz. Bi de "Biz kimiz? sorusu var... Konferanslarda bunu siz çok güzel bir metafor üzerinden çok tatlı anlatıyorsunuz... Biz kimiz abi? Savaş Şafak Barkçin: Evet, bu biz kimiz sorusu aslında benim o iki asırlık, kaybolmuşluk tarihini insanlara aktarmak için düşündüm. Ne gibi bir mecaz üzerinden anlatırım diye... Metafor demeyelim, mecaz bizde onun kelimesi var... Serdar Tuncer: Baak, şimdi kendime bi çeki düzen vermem lazım o zaman. Ben metafor dedim. O zaman mecaz mı diyeceğiz ona? Savaş Şafak Barkçin: Mecaz diyelim ona çünkü metafor 20 yıldır dilimizde böyle kullanılıyor. Keşke daha evvelden takozu atsaydık... Metafor ne demek biliyor musun Yununcada? Köprü demek. Yani insanın ırmağın bir tarafından bir tarafına geçmesine yarayan köprüye deniliyor. Dolayısıyla mecaz, icaz, efendim bir şeylerin yolunu açma meselesi... Neyse, düşündüm ya ben bu insanlara bunu nasıl anlatırım? Genelde anlattığım dersler, konferanslar mutlaka bir görsel çağrışımlı bir şeyleri ben ararım, çok ararım aslında ve ararkende yeni düşünceler gelişir, o yeni düşüncelerden başka bunu nasıl aktarabilirim yani aslında insanın düşünme süreci, yapma süreciyle iç içe seninle de daha önce konuştuk çekimden önce muhabbet ediyorduk... Aklıma şöyle bir şey geldi, kendini kaybetmişliği biz nasıl anlatabiliriz? Haa koma hali olabilir yani insan yaşıyor ama ne olduğunu bilmiyor, kendine ne yapıldığını bilmiyor, kendisinin ne yaptığını bilmiyor. Hem edilgen, hem etken halleri kapalı... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İlim Tasrif ile Yapılır, Hayat Tevhid ile Yaşanır - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    İlim Tasrif ile Yapılır, Hayat Tevhid ile Yaşanır - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde günahı, riyayı, gafleti ve kusurlarımızı anlatıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: "Ben günah kadar beyazım, O tövbe kadar kara" Bir Sezai Karakoç mısraı... Abi, bir Allah dostu müridlerine demiş ki; "Siz günahın da ne olduğunu bilmiyorsunuz." Günah deyince bedenin günahları geliyor aklımıza hep... Adam öldürmüyoruz diyoruz, zina etmiyoruz diyoruz, hırsızlık yapmıyoruz o zaman ne günahımız var ki... Halbuki erenler diyorki işin aslı böyle değil! Peki işin aslı nasıl? Başka ne gibi günahlar var? Savaş Şafak Barkçin: Bu çok doğru bir şey. Tabi insan böyle lekeleri, pasları kendine pek değdirmeyi istemiyor, sevmiyoruz... Halbuki hepimiz kusurluyuz, hepimizde hata var, günah var... Bir kere bunu ikrar etmek çok önemli çünkü harbilik bence müminliğin diğer adıdır. Mümin harbi olur. Ama şu değil davul, zurnayla bakın ben ne halt yedim, ooo gelin anlatayım, sıradan anlatayım o değil elbette... Fakat kendini böyle pürüzsüz, net, diğer insanları kusurlu görmek o galiba çok büyük bir vebal çünkü insan sonuçta kendi muhasebesini kendisi yapıyor ve kendisi hesaba çekilecek yani diğer insanlar mesul ise, çocuğu, bir ilişkisi varsa şudur budur... Ama sonuçta biz kendimizden hesap göreceğiz o yüzden insanın en çok kaçınması gerektiği şey kendisinin kusursuz olduğu zannıdır, bu bir zandır. Herkes kusurludur... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Şikayet etme, Hikayet et! - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Şikayet etme, Hikayet et! - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde toplumsal hastalığımız olan şikayeti anlatıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Bugün çok dertlendiğimiz meseleyi sormak istiyorum size. Evde, ticarette, memleket meselelerinde, siyasette, iş yerlerinde çok yaptığımız bir şey var; şikayet ve eleştiri. Hepimiz pek çok şeyden şikayetçiyiz, hepimiz pek çok şeyi eleştiriyoruz. Şikayet kimin hakkı, sadece şikayet etmek kafi mi, eleştirmede bir usul var mı, kim eleştirebilir, eleştirilenin buna mukabelesi nasıl olmalı, sadece eleştirmek yeter mi yoksa başka bir şey mi yapmak lazım? Bu meyanda bizi aydınlatır mısınız rica etsem... Savaş Şafak Barkçin: Estağfurullah. Önce temel bir özellik yani şikayet kulun hali. Hepimiz bir şeyden şikayet ediyoruz fakat her şey gibi yerini ve derecesini tutturmak lazım. Şikayetimiz nedir? Elbette derdimiz var canım veya bir sorun görüyoruz, sorunun failini görüyoruz o sorunun bir de sorumlusu var. Ne ise artık yani araba çok hızlı üzerine geldi, yaya geçidinden geçiyorsun ne diyelim yani canın sağ olsun gülüm, az kaldı eziyordun canım benim diyip gidip tebrik mi edelim yani tabi fakat bizim genelde şöyle bir şeyimiz var. Şikayet çok yaygın, sanki günlük bir iş hatta yapmayan da yadırganıyor o derece gelenek haline gelmiş. Bu yanlış. Dertlerden bahsetmek ayrı bir şey, dertlerden şikayet etme ayrı bir şey. Bahis ayrı bir şey, şikayet ayrı bir şey... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Gurbet Aşkın Körüğüdür - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Gurbet Aşkın Körüğüdür - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde aşkı anlatıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: "Benim iki gecem var, ikisinde de uykusuzum, Biri senle olduğum gece, yanımda sen varken uyumak olur mu? Biri sensiz olduğum gece, hasretin bırakmaz gözüme uyku girsin..." Hz. Mevlana böyle demiş abi... Aşıklık zor bir iş galiba?... Savaş Şafak Barkçin: Galiba... :) Serdar Tuncer: Niye sadece galiba? Savaş Şafak Barkçin: Valla ben şöyle diyorum: En büyük keramet aşktır. Dünyadaki en olağanüstü şey aşktır ama aslında en olağan şey de aşktır. Şimdi bu ikiliklere insanın biraz alışması lazım. Bizim modern eğitim genelde insanı tekil yollara sevke eder yani kalıplarla insanı şartlandırır, işte siyasetse devlettir, efendim iktisatsa işte almak vermektir... Şimdi buna benzer şekilde işte Mevlana Hazretleri iki gecem var diyor normalde tezat bir şey söylüyor. Birinde sen varsın o da olmuyor, sensiz hayal de olmuyor. Onun gibi bende diyorum ki yani aşk hem çok olağanüstü bir şey, hem de çok olağan bir şey... Biz aslında bir aşk denizinin içindeyiz, biz aşk soluyoruz. Çünkü Allah alemi aştan yaratmış, muhabbet ederek yaratmış... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kulun Her İşi Hizmettir - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Kulun Her İşi Hizmettir - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde memuriyeti, bürokratlığı ve insanımızı anlatıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Abi, şimdi tecrübe çok kıymetli bir şey. Senelerce memuriyet, bürokratlık, devlet kademesinde hizmet bunlar var hayatınızda... Şimdi seyredenler arasında da hem bu hizmetleri hala deruhte edenler var hem de oraların hayalini kuranlar, orada olmak isteyenler var... Devlet, memuriyet, nimet, külfet, zillet, illet filan bunların bağlamında bizi aydınlatır mısınız rica etsek? Savaş Şafak Barkçin: Eyvallah abi. Memuriyet iki kilo et demişler bi de... Valla memuriyet tabi toplumumuzda, memur emir aldında olan demek, emredilen demek. Amir emreden demek biliyorsun. Bu emir olayı bizim millete biraz ters gelir. Aslında hani ben hep söylerim, bizim millete ordu millet deriz. Biliyorsun ordu, düzenin, disiplinin en büyük sembolüdür. Dünyanın her tarafında tamamen disiplin mesleğidir aslında savaşmaktan da öte çünkü barış zamanı daha uzundur savaş zamanlarından her zaman. Biz şimdi ordu millet deyince böyle bir klişe vardır, biz şöyle sanıyoruz işte bütün türk insaları o kadar düzenli, o kadar disiplinli ki hepsi böyle ordu gibi falan ama alakası yok. Tam tersidir. Yani orduda yaptıkları gibi zorla sana sağ sol adım atmayı öğretirler, seni yerde süründürürler... Bizim biraz ordu milleti olmamız dayakla, değnekle hizaya hep maalesef sokulduğumuz içindir. Peki emir kelimesiniz niye sevmiyoruz? Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Müslümanız Diyoruz ama Allah'ı Bilmiyoruz! - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Müslümanız Diyoruz ama Allah'ı Bilmiyoruz! - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Hangi kitapları okumalıyız? Nasıl okuduğumuz önemli mi? sorularını cevaplıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Ümmet-i Muhammed'in bir derdi var. Bazen diyorlar ki abi hangi kitapları okuyalım? Böyle denildiği vakit ben pek kitap tavsiye edemem bunun sebepleri var... Soru 1; bu şekilde bana ne kitap okumamı tavsiye edersin sorusu sorulur mu? Soru 2; böyle sorana kitap tavsiye edilmesi doğru bir şey mi? Soru 3; peki biz neyi okumalıyız? Soru 4; nasıl okuduğumuz önemli midir? Buyursunlar abicim... Savaş Şafak Barkçin: Şimdi birincisi gençler bana da soruyor; Hocam kitap listeniz var mı? Okuma listeniz var mı? Bazı tabi arkadaşlar 150 kitaplık liste var, 100 kitaplık liste var, kimisi 10 kitaplık liste var bunları görüyorum yani... Valla açıkça şunu söyleyeyim, belki kendimden bildiğim için söylüyorum ben böyle bir şeyi kendim çok arzu etmem, bana yapılmasını arzu etmem o yüzden gençlere de diyorum ki; valla abicim ne okursanız okuyun ama mutla bir Akaid kitabı okuyun, Akaid kitabı bulamıyorsanız en azından İlmhal'in ilk başı kısmı itikat kısmıdır Ömer Nasuhi Bilmen merhumun onu okuyun çünkü müslümanız diyoruz ama Allah kimdir, sıfatları nedir, Resulullah Efendimiz kimdir, Kur'an nedir, Sünnet ne demektir? bunları açıkçası çok net bilmiyoruz, burada çok gol yediğimizi görüyorum o yüzden temel olarak ben şöyle diyorum; Akaid kitapları, iki adamların kitapları, adam olmuş adamların kitapları, insan olmuş insanların kitapları, alemi okumuş, kendilerini okumuş insanların kitapları... Bunu neden diyorum? Şundan dolayı... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ahlak İlimden Önce Gelir - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Ahlak İlimden Önce Gelir - Çağrışımlar | Savaş Şafak Barkçin

    Savaş Şafak Barkçin Çağrışımlar'ın bu bölümünde Sefer ne demek? Zafer ne demek? Biz niye zaferden sorumlu değiliz de seferden sorumluyuz? sorularını cevaplıyor. Savaş Şafak Barkçin bu bölümde başlıca şunları anlattı; Serdar Tuncer: Bir derdim var yine, dermana geldik. Savaş Şafak Barkçin: Allah derman versin, bizde yok abi. Serdar Tuncer: Vardır vardır :) Savaş Şafak Barkçin: Sahibinde var bizde yok. Bize de oradan geliyor :) Bize gelişi bu demiş ya adam... :) Kayserili için söylerler. Yahudi demiş ki; ya İslam'ın şartı kaçtı demiş? 6 demiş. Ya 5 değil miydi? demiş. Kayserili de bize gelişi o demiş :) Serdar Tuncer: Eyvallah :) Abi bazı güzel hikmetler var yani insana müslümanlığında, yürüyüşünde yol gösterecek hikmetler fakat bazen bu hikmetler olmadık müesseselerin ya da olmadık insanların diline düşüp ortalığa saçılınca aleladeleşiyor, içi boşalıyor, yol göstericiliğini kaybediyor, böyle bir ezberle, kabulle alıyoruz istifade imkanıda kalmıyor. Onlardan birini soracağım. Diyoruz ki; "Biz zaferden değil, seferden sorumluyuz." Sefer ne demek? Zafer ne demek? Biz niye zaferden sorumlu değiliz de seferden sorumluyuz? Bu konuda kanaatinizi merak ederim... Savaş Şafak Barkçin: Valla keşke bunu söyleyenler böyle büyük gayret, hak yolda durmak için, işleri hep doğru ve güzel yapmak için çok büyük gayret sarf etseler ben ellerinde öperim ama... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...