" Amaçlarıma Nasıl Yürürüm? " - Nurullah Genç | Başarı Bedel İster
" Amaçlarıma Nasıl Yürürüm? " - Nurullah Genç | Başarı Bedel İster
Prof. Dr. Nurullah Genç’in hazırlayıp sunduğu ‘Başarı Bedel İster’ My Mecra’da yolculuğuna devam ediyor. Gazali’nin bir sözüyle başlıyor sohbete ve o söz; cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyenler cevizin tamamını kabuk zannederler. Sonra Nurullah Genç; Konuşanlar iç yolculuğuna çıkamazlar, sabahtan akşama kadar başkalarını dinliyorsun birazda kendini dinle. Cevizin kabuğunu kırıp da özüne inemeyenler tamamını kabuk zannederler sözü bu dünyada her alanda kullanabileceğimiz çok güzel bir sözdür; derine inemeyip yüzeyde kalanları anlatır, meseleleri tahlil etmeyi beceremeyenleri, kabukta gezinenleri ve kolayca hüküm verenleri, bir hadiseye tam vakıf olmadan biliyormuş gibi davranıp ukalaca tavır takınanları kısaca hayatın içerisinde nerede bir aslını astarını bilmeme varsa onları anlatıyor, bizi anlatıyor yani. Bir de kabuğu bilmeyenler var, buranın zaten affedilebilir tarafı yok, bunu daha önce anlatmıştık mankurtlaştırılmış tipler kabuğu dahi bilmezler. Başkalarının ölümüne kendi ölümümüz gibi bakabildiğimiz zaman dünya değişir, başkalarının ıstırabına kendi ızdırabımız gibi bakabildiğimiz zaman dünya değişir. Bakış açısı bana adeta efendimizin; kendisi için istediğini başkası için isteyen, kendisi için istemediğini başkası için de istemeyen adam olmadıkça tam mü’min olamayacağımız hadisi şerifini hatırlattı. Kendi kabuklarını kıranlar başkalarının kabuklarını kırabilirler. Ancak kendisi hakkında hiç hüküm vermeyenler başka hakkında onlarca hüküm veriyorlar. Böyle bir çağda yaşıyoruz. Başarı için esas olan husus analizini iyi yapmaktır. Kabuklar o kadar fazla ki, o kadar çok kabuk var ki ama en önemlisi kendi kabuğumuzdur. Bir insan kendi dedikodusunu yapmaya başladığı an şunu diyor; vay be asıl dedikodusu yapılması gereken kişi benmişim. İnsan kendisini analiz etmeli ancak beni başkalarına hakim kılan bir merkez değil, beni analiz eden ve o benin içerisinden hayata yol bulan bir anlayıştan bahsediyorum. Amerikalı iki bilim insanının buluşu; insan hayatı dört bölgeden ibarettir, bu dört bölgeyi iyi analiz ettiğinizde kendinizle alakalı bir yola çıkmış olursunuz. Birinci bölge kör bölge; sizin de bilmediğiniz bölge.. ancak bu bölge kimseye zarar veremez. İkinci bölge açık bölge; herkesin rahatlıkla bildiği şeyler, buranın da bir zararı yok. Üçüncü bölge yarı açık bölge, başkalarının bildiği sizin bilmediğiniz şeyler. Hikayeyi, kastımızı tam bilmediği için kendi gördükleriyle yorumlar yapıyor. Dedikodu yarı açık alandır. Bunun da çok fazla zararı yoktur. Dördüncü bölge yarı kör bölge, bunu sadece siz biliyorsunuz ama karşıdakiler bilmiyor. İnsanı iki yüzlü yapan, gülümserken içi kan ağlayan, sırlar dünyanız, insanı dürüst yapan ya da yapmayan. Senaryoların, sinema filmlerinin, dizi filmlerin, gizemli hadiselerin, tiyatroların geçtiği yer.. İşte kabuğu kırılması gereken yer burasıdır. Buranın kabuğunu kıramayanlar hastalıkları ile devam ederler. Bir insana düşen odur ki; önce kendi yarı kör alanının kabuğunu kırsın ve oranın özüne insin. Oradaki hastalıkları görsün… diye devam etti… Gelin, Beraber Yürüyelim...