MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

12 Video Bulunuyor

İhlas, edep, sıdk, muhabbet her birimizin sahip olmak istediği güzel hasletlerdir. Yaşadığımız çağın hengamesinde bunlardan uzağa düştük. Bu güzelliklerin ne olduğunu bilmediğimiz için bunlara nasıl sahip olacağımızı da bilemiyoruz. Ömer Tuğrul İnançer bu programda tasavvufun bu güzel terimleri üzerinden bizi iyiye, güzele ve doğruya davet ediyor.

  • Göz Ruhun Penceresidir, Yalan Söylemez - B46 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Göz Ruhun Penceresidir, Yalan Söylemez - B46 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde Serdar Tuncer'in sorularını cevaplıyor. Dinle Neyden'in bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Serdar Tuncer: "Dinle neyden kim hikâyet etmede Ayrılıklardan şikâyet etmede Şerha şerha eylesün sinem firâk Eyleyem ta şerh-i derd-i iştiyâk" Efendim, Dinle Neyden'e hoşgeldiniz, safalar getirdiniz. Bu defa bir değişiklik olsun istedik. Değişikliğin tek sebebi var; fakir hani isminizin kimin isminin hizasına yazıldığı önemlidir, kimin yanında durduğunuz mühimdir ya Dinle Neyden'in sahibinin yanında durmak, yanında görünmek benim için kıymetli o böyle bir tarihlere not düşsün, bir vesika halini alsın diye bugün maalesef bendenize de katlanmak durumunda kalacağınız bir Dinle Neyden programı yapacağız... Şimdi bir soru sormam lazım aslında da sunucuların sorması gereken onu sormayacağım çünkü asıl soracağım soruya mani bi şey yapmış olurum o zaman... Afiyette misiniz diye soracağım, nasılsınız demeyeceğim. Ömer Tuğrul İnançer: Elhamdülillah. Elhamdülillahi ala külli hal. Ne kadar başımıza ne sıkıntı gelirse gelsin biraz Kısas-ı Enbiya okuyan, biraz Hz. Fuzuli'nin Hadikatü's Süeda'sını okuyan şükrünün ne kadar çok artması lazım geldiğini inşallah idrak eder. Hiç bir Peygamberin çektiği belayı çekmiyoruz! Peygamber! Daha ötesi yok... Hacı Bayram-ı Veli Efendimiz buyuruyorlar ki; "Bir velinin başının uzanacağı en yüce nokta bir Nebi'nin ayak ucudur." Çünkü Nebi, Peygamber vahiye mazhar. Bundan daha yükseklik yok ama Hz. Adem'den (a.s) itibaren Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'sı en yani daha kolay takip edilebilir bir kitap veya Hadikatü's Süeda yani sadece değil kendi çoluk çocuğu Evlad-ı Resul'ün çektikleri dünyada... Bunların hiç biri bizim başımızda yok onun için bu kadar şikayet nankörlük olur. Madem ki programın adı Dinle Neyden biz de Mesnevi-i Şerif'ten örnek verirsek birinci ciltte daha nankörlükten, nankörün zararının sadece kendisine dokunmayacağını, etrafına da sirayet edeceği hakkında Hz. Musa (a.s) kavminin hazır Kudret helvası ve Bıldırcın kebabı yerken işte bakla isteriz, soğan isteriz, sarımsak isteriz... Efendim, o münasebetsizlikle isteyenler azınlıkta diğer çoğunluk razı ama o az miktarda olan nankörler yüzünden hepsi birden aynı cezaya çarptırılıyorlar. Ceza ne? Ben size emeksiz rızık veriyordum şimdi rızkınızı emeğe bağladım! İşte nankörlük bugün çok, şükürsüzlük çok... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Mevlevilik Nedir / Ne Değildir? - B45 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Mevlevilik Nedir / Ne Değildir? - B45 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde "Mevlevilik nedir ve ne değildir?" sorularını cevaplıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, mağfireti ve Nusreti cümlemizin, cümle Ümmet-i Muhammed'in üzerine olsun... Nusret deyince, safer... Emeğin karşılığında elde edilen her şey Nusrete girer yani emeğim kıymetini bilmek için sonradan insanların icad ettiği bir takım istler ve izmlere lüzum yok, müslüman olmak yeter... Amelenin teri kurumadan hakkını ödeyin diyen bir Peygamberin (s.a.v) ümmeti olmak emeğin değerini bilmek için yeter, artar bile. Keşke anlayabilseydik... İşte Nusret, bir takım çalışmaların sonucunda genellikle harp için kullanılır ama genelde gayretin sonucunda elde edilen başarıdır... Hz. Mevlana her müslüman gibi, her müslümanın olması lazım geldiği gibi çok gayretli ve çalışkan bir zattır. Sadece yazdığı kitaplara bakarsak pek çoğumuz onun yazdığı kitap kadar kitap okumamışızdır. Bu gayretlerin neticesinde bir oluşum olmuş, bu oluşuma da mevlevilik denmiş. Hz. Mevlana, malum önce tasavvuftaki şu kaideyi bilmemiz lazım; herkesin kabı, kapasitesi farklı. DNA gibi, parmak izi gibi vesaire... Kapasitesini doldurup taşanlar etraflarını sulayabilirler, taştıklarıyla etraflarını faydalandırabilirler. Diyelim ki beş kiloluk bir kap yarı yarıya dolu yani iki buçuk kilo var, burada da bir kiloluk bir kap ve dokuzyüz grama kadar gelmiş ve bir kiloyu da tamamlamış, taşmaya başlamış... Biz dışarıdan bakanlar o bir kilo ile iki buçuk kiloyu mukayese ediyoruz ve bu daha büyük zannediyoruz, hayır. O zat, beş kiloluk kaba sahip olan zat henüz yarıya kadar dolmuş, bu bir kiloluk, hatta on gramlık kabı var ama on gramı doldurmuş ve taşıyor. O etrafa fayda sağlar... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hz. Mevlana Kimdir? - B44 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Hz. Mevlana Kimdir? - B44 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde "Hz. Mevlana nedir ve ne değildir?" sorularını cevaplıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Aziz dostlarımızı Kemal-i hürmet ve muhabbetle selamladıktan sonra geçen sohbetimizde Hz. Mevlana'nın ne olduğuna dair bir iki işarette bulunabilmiştik, dilerseniz şimdi de olmadığına dair yine işarette bulunalım... Hz. Mevlana, yeganeleştirilmek istenen bir zat değildir. Bugün pek çok yanlışlıklara şahit oluyoruz. Efendim, biz mevleviyiz tamam, iyi, Allah mübarek etsin. Nasıl mevlevisiniz? Ama bizim dinimiz hristiyan... Mevlevilik bir felsefe değildir, Hz. Mevlana bir filozof değidir! Bir de yakıştıramadıkları için bir takımı büyük düşünür, böyle büyük düşünüyormuş... Biz düşüncelerimizden mesul değiliz, yaptıklarımızdan mesuluz. Düşünmek fiile intikal etmedikten, davranış biçimi haline gelmedikten sonra hiç bir şey ifade etmez. Onun için bu nevi zamanımız kişilerine atfedilen sıfatlar Hz. Mevlana hakkında kullanılamaz, kullanılmamalıdır... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hz. Mevlana Kim Değildir? - B43 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Hz. Mevlana Kim Değildir? - B43 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde "Hz. Mevlana nedir ve ne değildir?" sorularını cevaplıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Vakti şerif hayrola, hayırlar feth ola, şerler def ola... diye söze başlarsak bütün tasavvuf ekollerinde kullanılan gülbank yani müreddep dua, tertip edilmiş özel duanın müşterek giriş sözlerini söylemiş oluruz... Bu aynı zamanda bir selam ifadesidir yani selam olsun, yani evvel selam, bade kelam... Efendim, çocukluğumuzda kısadır diye sadece o açıdan bakarak öğrendiğimiz hakikatte Kur'an'ın kalbi gibi olan İhlas Suresi var malum, bi de Fatiha'yı hem dua niyetine, hem bir işin başlangıcının hayırlı olması niyetiyle, hemde sure niyetiyle okuyoruz. Allah, Fatiha-i Şerif'te ne olduğunu anlatıyor, İhlas-ı Şerif'te hem ne olduğunu, hem ne olmadığını anlatıyor... Şimdi, Hz. Mevlana kimdir ve ne değildiri konuşalım... Tabi bir sohbet hududuna, zamanına sığmayabilir biz evvela nedirden başlayalım isterseniz... Kısmet olursa ne değildiri de bi başka sohbette konuşuruz... Biliyorsunuz her zaman söylediğimiz şeriatsız tarikat olmaz, olursa ben yaptım oldu kabilinden batıl olur, tarikatsız şeriatta atıl olur o da ayrı bir bahis... Dolayısıyla bir tarikat kurucusu sözü fevkalade yanlıştır. Çünkü daha önce de söylemiştik; Tarikat turşu değildir, kurulmaz! İçtihat yapılır. O içtihata gönül verip, akıl verip kabul edenler dahil olurlar, gönül ve akıllarını vermeyenler dahil olmazlar. Dolayısıyla Hz. Mevlana'da mevlevilik yolunun müçtehididir... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kazancımız Helal mi Haram mı? - B42 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Kazancımız Helal mi Haram mı? - B42 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde "Helal Kazanç" bahsini anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Efendim malumunuz dünyanın bizatihi kendisi bir istasyon gibidir. Bi yandan gelen olur, bi yandan giden olur... İnsanın kendisi de istasyon gibidir. Bi yerlerden gelir, bi yerlere gider... Dünyanın işini dünyalık görür yani para görür. Paranın nereden geldiğini öğrenmek erbabı için kolaydır nereye gittiğine bakarlar. Harama gidiyorsa gelişi de haramdır o kadar kolay, helale gidiyorsa gelişi de helaldir. Bazen istisnalar olur çünkü istisnalar kaideleri bozmaz derler hayır o laf eksik; istisnalar kaideleri kuvvetlendirir. Biz helal kazanmakla yükümlüyüz de acaba para harcamayı biliyor muyuz? Bunun bir görgüsü, bir terbiyesi yok mu?... Çok değil 65-70 sene önce, benim çocukluğumda mahallelerde hali vakti yerinde olanlar da olmayanlar da beraber otururlar, çocukları beraber oynar, arada ufak tefek çocukluk münakaşaları özellikle topun sahibi kimse onun hakimiyeti top benim seni oynatırım, seni oynatmam... Tabi olacak gayet tabi şeyler ama bi arada olunur idi ve bu bi arada oluşla bir görgü farkı, zenginle fakirin görgü farkı olmazdı çünkü eve gelen gıda bile açıkta gelmezdi. Ben memur çocuğuyum. Babam iki tane muz alır, yarısının yarısını annem, yarısını babam yer, bir buçuğu biz kardeşimle paylaşırdık çünkü muz çok pahalı ve nadir gelirdi o zamanlar. Babam iki tane muz alırken eve yandaki zengin komşu hevenkle muz getirmezdi evine, getirirse bile kapalı getirirdi... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Nimetin Artsın İstiyorsan Şükret! - B41 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Nimetin Artsın İstiyorsan Şükret! - B41 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde "Şükür" kelimesini anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Efendim malumunuz sohbetler nasılsın, iyi misin ile başlar... Bendeniz burada bu konuşmaları yapabildiğime göre iyiyim elhamdülillah. Siz de seyretmek için vakit ayırdığınıza göre siz de iyisiniz elhamdülillah. Ve sohbete başladığımızda nasılsın, iyi misinin cevabı genellikle çok şükür, elhamdülillah filan cevaplar genellikle böyledir. Bi dert filan varsa o biraz sonra gelir. Bu aslında çok güzel bir toplumsal adetimiz. Herkeste olmasada çok yaygın çünkü biz şunu biliriz; "Elhamdülillahi ala külli hal" Her halimizde Allah'a hamd ederiz. Neden? Aldığımız nefes onun sayesinde de öyle bir varlığız ki biz insan olarak, bu sözü konuşurken bile aldığımız nefes diye menfaatimizi ortaya koyuyoruz. Sevgili kardeşlerim, nefes almadan ne kadar durabilirizi hep denemişizdir, mesela su altında ne kadar nefes almadan durabiliyoruz da hiç deneyeniniz var mı acaba nefes aldıktan sonra vermeden ne kadar durabiliyoruz?... Aslında mesela sorduk nasılsın, iyi misin? Çok şükür nefes alıyoruz... Sade nefes alırsan patlarsın, vermende lazım... Ve müteakip nefesi alabilmek için bir evvel aldığını vermen lazım. Arz edebildim mi inceliği?... Ama şükür halimize... Şükür, bizi o hali yaşatanlara teşekkür mahiyetinde bir sözcüktür ve zaten Araplar teşekkür olarak kullanmazlar şükran diye kullanırlar aynı şey... Yine aynı kökten gelmek üzere Pakistan, Hindistan, Bangladeş müslümanları yani Urduca konuşan müslüman kardeşlerimiz şükriyan derler yani şükürler demek o bizim çok şükür gibi... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Mutsuzluğun Çaresi: Birbirimizi Allah İçin Sevmek - B40 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Mutsuzluğun Çaresi: Birbirimizi Allah İçin Sevmek - B40 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde selamı ve sevgiyi anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Bütün kardeşlerimizi Kemal-i hürmet ve muhabbetle selamlıyoruz. Çünkü selam sen benden emin olabilirsin, benim sana bi zararım dokunmaz, benim yanımda benden dolayı selamettesin demektir. Ve selam sevginin artması için en kolay yoldur. Malum her varlık, yaratılmış her şey bir gıdaya ihtiyaç gösterir. Bu taş, toprak, hayvan, böcek, sürüngen, ehli hayvandan hazreti insana kadar, maddesel olarak görebildiğimiz şeyler, bir de varlığından haberdar olduğumuz ama beş duyuyla algılayamadığımız varlıklar var. Mesela sevgi... Sevgi var mı? Var. Öyleyse onunda gıdaya ihtiyacı var... Sevginin gıdası ızhar yani ortaya çıkarmak, muhataba iletmektir. Bir de şunu parantez içinde arz etmiş olayım; Sevgi öyle güzel bir şeydir ki verene mağrurluk vermez, alana mahcubiyet vermez. Herhangi bir maddi bi şey verdiğimiz zaman belki içimizin bi yerlerinde "ben neymişim be abi, bak verdim" duygusu oluşabilir. Allah'a sığınırız... Aldığımızda da mahcup olabiliriz bunun içinde hediyeleşmekte dahil, mahcup olabiliriz ama sevgi öyle bir şey ki verene gurur vermez, alana mahcubiyet vermez. Onun için sevgiyi bol bol vermek lazım... Vermekte ızhar ile olur... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Sabrı Yanlış Biliyoruz - B39 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Sabrı Yanlış Biliyoruz - B39 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde sabır kelimesini anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Pek sıkça kullanılan ama yanlış olan bir tabir var, dizilerde, filmlerde falan da rastlıyoruz; Allahümmesabirin... Yani bu kadar kulaktan dolma, hiç bir mana ifade edip etmediği araştırılmaksızın... Bu şekilde suistimal deyince biz hep haksızlık, yolsuzluk filan zannediyoruz. Suistimal aslında kötü kullanmak demek. Bu da, bu tabir de kötü kullanılıyor. Allahümme, ey Allah'ım demek ve dua cümlesinin başlangıcıdır. Sabirin, sabredenler demek. Allahümmesabirin... Ey Allah'ın sabredenler?... Ne manası var? Eğer söyleyeceksek, Kitab-ı Kerim'imimizdeki; "İnnallahe meassabirin" demek lazım. İnna: muhakkak ki Allah... Mea: beraberdir... Essabirin: sabredenlerle... "Allah sabredenlerle beraberdir" İnşallah düzelmeye vesile olur bu söylediğimiz... Gelelim sabrın ne olduğuna... Ne yazık ki pek çok kavramları yanlış bildiğimiz gibi bunu da yanlış biliyor ve yanlış tatbik ediyoruz. Sabır: hiç bir şey yapmadan alalade beklemenin adı değildir... Sabır, kısaca tarifiyle ki yegane tarifi bu değil başka tariflerde yapılabilir; Bir neticeyi elde etmek için lazım olan sebepleri ve yükümlülükleri yerine getirdikten sonra neticeyi Hakktan beklemenin adı sabırdır... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Eğitim Şart Değil, Maarif Şarttır! - B38 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Eğitim Şart Değil, Maarif Şarttır! - B38 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde bilgi sahibi olmayı, irfanı ve eğitimi anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Hz. Pir Niyaz-ı Mısri (k.s) buyuruyorlar ki; "Savm-u Salat-ü hac ile Sanma zahid biter işin İnsan-ı Kamil olmaya Lazım olan irfan imiş" Savm oruç. Salat namaz. Hac, bir çok menasıkı olan, Zekat bir çok hesabı olan yani bilgiye ihtiyaç duyulan haller... Bilgisiz namaz kılınmaz, bilgisiz oruç tutulmaz, zekat verilmez, hacca gidilmez hac edilmez daha doğrusu. Gitmek başka, hac etmek başka... Hepsi bir bilgi istiyor. Bu ibadetleri yerine getirerek İnsan-ı Kamil olmaya varamayız çünkü bunlar asgari mükellefiyetlerdir manası var ayrıca bilgi sahibi olmak da irfan sahibi olmaya yeterli olmadığını söylüyor Niyaz-ı Mısri Hazretleri... Bilgi sahibi olmak illa irfan sahibi olmayı gerektirmiyor yani bilginin sonucu irfana ulaşmıyor, otomatik bir şey değil. Nice bilgi sahipleri var bilgilerini zarar için kullanıyorlar... Biz, bilgi sahibi kılmaya eskiden tedris yani dersleşme, ders verme ve ders alma olarak isimlendirirdik. Sonra bi ara maarif olarak yani asıl doğru söz o; irfan kazandırma olarak isimlendirdik. Şimdi de eğitim diye isimlendiriyoruz. Bakın, eğitim ile maarif arasında çok ciddi farklar vardır. Yani birbiriyle mukayese edilemeyecek iki ayrı kurumdur bilgi ve irfan. Yani maarif ve eğitim mukayese edilemez. İsim değişikliği bunu ortaya koyamıyor ve maalesef irfansızlık ortaya çıkıyor... Bakın, eğitimin kelime manası, içerdiği mana, ihtiva ettiği mana; kişi muhatabına bir şeyler öğretir ama bu öğretinin gayesi ona bir şey kazandırmak değil, kendisine doğru cevap alabilmektir. Yani, öğretici öğrettiğinden istediği cevapları almak için öğretmesine eğitim denir... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah Kimleri Sever? - B37 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Allah Kimleri Sever? - B37 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde dostluğu anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Efendim, Kemal-i hürmet ve muhabbetle arz-ı selam eyleriz. Sevgili dostlar... deyince dost nedir diye aklıma geliverdi... Veysel'e de rahmet olsun; Benim sadık yarim kara topraktır da hep dostluk işlenir... Çağırıram dost dost... Niyaz-i Mısri'de de vardır... Dost Farsça bir kelime. Arapça karşılığı aşağı yukarı Halil. Tabi Hazreti İbrahim'in (a.s) lakabı, daha doğrusu sıfatının izahı, halinin izahı bir kelime. Resulullah Hazretlerinin halinin izahı da Habib yani sevgili... Ha, bir takım kendini bilmezler Kur'an-ı Kerim'de Habibullah ifadesi yok diye Resulullah'a Habibullah demek caiz değildir filan gibilerinden ne diyim ipe sapa gelmez deyip geçiştireyim... öyle diyenler, öyle diyen beyinsizler var. Halbuki Kur'an-ı Kerim'in özellikle ayetlerin sonunda daha fazla geçer; Allah, ikram edenleri sever, cömertleri sever, kendisine tevekkül edenleri sever... gibi Allah'ın sevdiği şeyler bir çok ayette var. Keza kafiri sevmez, münafığı sevmez, cimriyi sevmez, kaba saba hareket edip gönül kıranları sevmez gibi... Yuhibbu veya Layuhibbu ile bir çok sıfatları Kur'an-ı Kerim'de görüyoruz. Bu sıfatların içinde Allah'ın sevmez dediği hiç bir sıfat ve hal Resulullah Efendimizde yok. Severim dediği her türlü sıfat ve hal de Resulullah Efendimizde var. Ona Habib demeyeceğiz de kime diyeceğiz?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Rumeli Anadoludan daha Osmanlıdır - B36 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Rumeli Anadoludan daha Osmanlıdır - B36 - Dinle Neyden | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde Anadolu coğrafyasını ve Rumeli'yi anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Rumeliye doğru uzanalım... Fakir, Rumeli ile çok ilgilenmekteyim. Aşağı yukarı, kültür ve turizm bakanlığında çalıştığım zaman sayın müsteşarımız Rumeli'deki tasavvufi kurumların incelenmesi göreviyle fakiri gönderdi Rumeliye işte rapor hazırladık, hali hazırdaki durum nedir vesaire... ve fazlaca ilgilenmeye başladım sonra kendi, şahsi isteğimle. Bu ilgi bir takım kardeşler, arkadaşlar tarafından sen Rumelilisin ne bağlandı. Halbuki benim aile olarak Rumeli ile alakam yani Avrupa kıtasının en batı noktası Bakırköy benim ailemde annemin doğum yeri. Ailem, annemin ailesi bir kaç göbek İstanbullu, babamın ailesi bir kaç göbek Bursalı. Bursalı değince de Rumeli'den Bursa'ya çok göçmen gelmiştir malum, yine bir Rumeli kökenimiz yok. Hasılı, ilgilenmek için maddi bir bağ aramak gibi bir noksanımız var toplum olarak. Hemşehrilik gayreti denebilir buna... Bir yeri sevmek için oralı olmak şart değil, oranın ne olduğunu bilmek, anlamak, kavramak, hissetmek, özümsemek önemlidir. Biz büyüğümüzden, Muzaffer Efendi Hazretlerinden şöyle işittik, o özbeöz türkmen bir zattı, karakeçili aşiretin evladıydı. Büyük dedesi vazife ile Bulgaristan'ın Yanbolu'sunda görevde bulunmuş ama Rumelili bir ailenin çocuğu değil, karakeçili aşiretinden. Fakat Rumeli için derdi ki; "Rumeli'de bastığın topraktaki çimen ya dedenin sakalıdır, ya büyükannenin saçıdır." Çünkü Osmanlı Devleti'nin kuruluşu ile ilgili işte diziler var vesaire filan... Oradan beri biz biliyoruz ki Osmanlı Devleti'nin... Bu Osmanlı Devleti sözü de yanlış. Osmanlı Devleti diye bir Devlet yoktur. O, hanedanın adı ile devletin adını birleştiren yabancıların taktığı bir isimdir. Bizim kendi devletimize verdiğimiz isim; Devlet-i Aliyye yani yüce devlet. Bir de sıfat eklemişizdir ona; Devlet-i Ebed Müddet yani kıyamete kadar sürecek olan devlet... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İçiniz Daraldığında İnşirah Suresi Okuyun! - Dinle Neyden - B35 | Ömer Tuğrul İnançer

    İçiniz Daraldığında İnşirah Suresi Okuyun! - Dinle Neyden - B35 | Ömer Tuğrul İnançer

    Ömer Tuğrul İnançer Dinle Neyden'in bu bölümünde İnşirah Suresi'ni anlatıyor. Ömer Tuğrul İnançer bu bölümde başlıca şunları söyledi; Allah cümle gönüllere ferahlık versin. Bu duayı fiil haline getirebilmek için de bize İnşirah Suresi'nin ihtiva ettiği tercüme ve tefsir manalarını değil tesirini ve tabi okumayı nasip etsin... Dünyada ferahlık hissettiğimiz, pek ferahladığımız haller, zamanlar var dimi? İşte o İnşirah Suresi'nden... Bizim gönlümüzü ferahlatan, sadrımızı şerh eden de Rabbimizdir. Ve, bu üçleme yani bir şeyi üç defa söylemek filan işte ilkokuldayken çocuklar Allah'ın hakkı üçtür falan filan der... Buna bazıları Hristiyanlıktaki üçleme ile karıştırarak aman yapmayın filan derler yanlıştır bu. Hristiyanlar bir şeyi yapıyor diye onlara benzemek kastı olmaksızın bizim de yapmamızın sebebi onları taklit etmek değildir çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v) Hazretleri dikkat çekmek istediği bir konu, bir mevzu, bir hal olunca 3 defa söylerlerdi... İnşirah Suresi'nde her zorluktan sonra bir kolaylık vardır iki defa söylenmiş. Şimdi iki defa ayette var, bir de Resulullah söylüyor oluyor üç... İşte sıkıldığımız zaman ki dünyada sıkılmadan durmak mümkün değildir çünkü asli vatanından ayrısın onun için Hazreti Mevlana Mesnevi-i Şerif'in başında öyle şikayet ediyor; Ney'i dinle. Dinledim de ne yapıyor? Ayrılıklardan hikayet ediyor ve bu ayrılık onu üzüyor, bu ayrılık benim bağrımı dilim dilim kesti onları anlatıyorum. Nedir o ayrılık? Asli vatandan ayrılık. Hepimiz dünya misafirhanesinde hepimiz göçmeniz. Bu misafirlik bir gün sona erecek, bir başka misafirhaneye, ahiret alemine geçeceğiz. O misafirlikte kıyametle bitecek. Ebedi hayat, asli vatan orası bunlar merhale... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...