MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

İzler

12 Video Bulunuyor

MyMecra YouTube kanalında yepyeni ve özgün bir format ‘İzler’… Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Sezai Karakoç, Dücane Cündioğlu, İsmet Özel, Sa’düddîn Ökten vb. isimler...

  • Galatasaray Lisesi'nde Okusaydım Böyle Biri Olmazdım - Uğur Derman | İzler

    Galatasaray Lisesi'nde Okusaydım Böyle Biri Olmazdım - Uğur Derman | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Hüseyin Kutlu, Mahir Damatlar, Mahmut Erol Kılıç, Beşir Ayvazoğlu vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Uğur Derman'ın izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Uğur Derman'ın başlıca anlattıkları; Efendim ben 5 Şubat 1935'te Bandırma'da doğdum, doğmuşum öyle düzeltelim çünkü doğduğumu bilmiyorum :) Annem ev hanımı Nazime, babam ise Maliye Vekaleti Merkez Teşkilatı Ankara memurlarından Mehmet Celaleddin Bey. Babam 19934 ikinci yarısında zatürre geçiriyor. O zamanlar antibiyotikten geçtim antibakteriyel ilaç bile yok yani zatürreye yakalanan ölmek mecburiyetinde. Benim doğumumdan 4-5 ay evvel vefat ediyor ama ölümünden evvel bir vesile ile anneme diyor ki çocuğumuz ister kız, ister oğlan olsun ismini Uğur koyacaksınız diyor. Annem bu halinle mi Celal deyince evet Uğur olmasını istiyorum demiş. 4 ay sonra da 5 Şubat'ta ben doğmuşum. Babam Eylül sonlarında vefat ediyor, Annemin yanında bi ablası var 3 yaş büyüğü orada durması için bir sebep yok Bandırma'ya ailesinin yanına dönüyor orada dedem var, ninem var. Dedem Bandırma'da Eczacılık ile iştigal ediyor o münasebetle ben dedim himayesinde büyüdüm. Hiç bir suretle babasızlığı hissettirmediler ablama da bana da ve kısmen Bandırma'da geçen çocukluğum Üsküdar'Da evimiz olduğu için yarı yarıya burada da geçiyordu yani sonradan Üsküdarlı olmadık ezelden Üsküdarlıyız... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Okumak, okumak, okumak! - Beşir Ayvazoğlu | İzler

    Okumak, okumak, okumak! - Beşir Ayvazoğlu | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Hüseyin Kutlu, Mahir Damatlar, Mahmut Erol Kılıç, Beşir Ayvazoğlu vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Beşir Ayvazoğlu'nun izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Beşir Ayvazoğlu'nun başlıca anlattıkları; Ben, Sivas'ın Zara ilçesinde doğdum. Resmi kayıtlara göre 11 Şubat 1953. İlk okula giderken tabi yazdırmışlar doğum tarihimi. Ablama sorarsanız, hayatta bir ablam var ona sorarsanız 52'nin sonlarında doğmuşum yani arada şöyle 5-6 ay gibi bir fark olabilir ama resmi kayıtlar 11 şubat 1953. Zara'nın merkezinde bir camii vardır, merkez camii çarşıda, o çarşının hemen arkasında tek katlı bir ahşap evde geldim. Babam inşaat ustasıydı. Annem, ev kadını diyeceğim ama o yılların şartlarına ve o kasabanın imkanlarına göre okumuş bir kadındı, ilk okul mezunuydu ama eski ilkokul mezunları şimdinin lise mezunlarında daha kaliteliydi diyebilirim... 1928'de ilkokul 3. sınıftayken harf inkilabı gerçekleşiyor dolayısıyla ilk 3 sene eski harflerle okumuş sonraki 2 sene yeni harflerle. İki alfabeyi de çok rahatlıkla okur yazardı ama eski harfler eskilerin kolayına geldiği için ki devlet adamları bile sonuna kadar eski harfleri kullanmışlardır not tutmak için biliyorsunuz. Eski harfleri kullanırdı daha ziyade ve epey kitabı vardı ama taş baskısı kitaplar. Bir kısmı hala benim kütüphanemde durur. Mesela Battalname, Seyyid Battal Gazi'nin maceralarının anlatıldığı taş baskısı bir kitap. İşte Yazıcıoğlu kardeşlerin Ahmediye ve Muhammediyeleri, Müzekki'n Nüfus, Envarü'l Aşıkin tabi mevlit kitapları da vardı onlar da taş baskısı, o mevlit kitaplarının sonunda da Hikaye-i Geyik, Hikaye-i Güvercin, Kesik Baş hikayeleri vardır şimdi gençler pek bilmezler onları ama biz ilk defa annemden ben ve kardeşlerim tabi onları dinleyerek büyüdük. Kış geceleri çok uzundur tabi biliyorsunuz, evin tek lüksü de radyomuz vardı küçük bir radyo ama o da tabi babamın izniyle açılır kapanırdı.... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Büyüyünce Sufi Olacağım - Mahmut Erol Kılıç | İzler

    Büyüyünce Sufi Olacağım - Mahmut Erol Kılıç | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Hüseyin Kutlu, Mahir Damatlar, Mahmut Erol Kılıç vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Mahmut Erol Kılıç'ın izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Mahmut Erol Kılıç'ın başlıca anlattıkları; 1961 yılında İstanbul'un Fatih ilçesinin Bali Paşa semtinde, Bali Paşa Camiinin tam karşısında dünyaya geldim ve hala da aynı semtte yaşıyorum, çıkamadım. İstanbul çocuğuyum ancak daha öncesi itibariyle, daha gerilerden almamız gerekirse dedeler düzeyine çıkarsak eğer Kosova'dan baba tarafı hicret ederek gelmiş bir aile. Anne tarafım İstanbul'un Sultanahmet semtinden gelin alınarak Fatih'e getirilmiş bir kimse ama onun da kökenleri bu sefer Bulgaristan'a dayanıyor onlar da oradan hicret etmişler... Yani tabiri caizse şehir çocuğuyuz ama inanır mısınız bizim gençliğimizde bazen arkadaşlara anlatıyorum da şaşırıyorlar İstanbul bir köy gibiydi adeta yani ben bayramlarda özellikle kurban bayramlarında atçılar at getirirdi biz İstanbul'da, Fatih'te Akdeniz caddesi üzerinde at yarışları yapardık, Vatan caddesinde atlarla dolaşırdık, Topkapı'ya Suriçi'ne kadar 15-16 yaşlarında delikanlılar at sürerdik. İncir ağaçlarının tepelerinde oynardık, boş arsalar çoktu İstanbul'da, bazı arsalarda kuş besleyen kuşçu abiler olurdu, bazı evlerin çatı katlarında kuş yuvaları, kuşçular olurdu, kuş besleyenler olurdu. Vatan caddesine doğru bostanlar vardı o bostanların içerisinden geçerdik. Yenikapı, Sultanahmet sahillerinde, cankurtaran sahillerinde bazen denize girdiğimiz olurdu arkadaşlarla, sandalla dolaştığımız olurdu. Mahallede oynarken çok nadir araba geçerdi... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • "Bunların Ölüsü Bizim Başımıza, Dirisi Devletin Başına Bela!" - Kadir Mahir Damatlar | İzler

    "Bunların Ölüsü Bizim Başımıza, Dirisi Devletin Başına Bela!" - Kadir Mahir Damatlar | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Hüseyin Kutlu, Mahir Damatlar vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Mahir Damatlar'ın izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Mahir Damatlar'ın başlıca anlattıkları; Müthiş bir sosyalist moda vardı bizim lise yıllarımızda. Gençler sosyalizme kayıyordu ve adeta dünyada da bu hava vardı ama bizim yetişme tarzımız, aile yapımız, çevremizdeki arkadaşlıklarımız, delikanlı duygularımız bizi o zaman "ÜLKÜCÜ" ismi de tam netleşmeden işte Komanda, Türkeşçi filan deniliyordu o yıllarda... Biz de ülkücüler yanında yer aldık. Biz külhanbeylik, kabadayılık o eski Osmanlı'da bir kültür gibi olan biraz o meşrepten geldik. Yürürken yerlerin sarsıldığını zanneden, vurduğu zaman duvarları delebilecek kadar güçlü olduğunu zanneden bir şeyimiz vardı ama şimdi külhanbeylik dendiği zaman bugünkü anlaşılan mafyatik falan Allah korusun hiç alakası yok. O bir kültürdür... Yani bir yaşlının elinden tutar, filesini taşır, orada bir kaç kişi birini dövüyorsa ona müdahale eder, zayıfın yanında olur yani böyle mahallenin ağabeyi gibi işte birileri gelir mahallenin kızlarına bakarsa bi dakika der böyle bir şeydi... Biz öyle bir dönemdeyken de işte Ülkücü Harekat ile tanışıyorsun, bakıyorsun ki motifler çok uyuyor ve kendini hemen ülkücü hissediyorsun ve orada yerini alıyorsun... Türk dediğimiz zaman böyle tüylerimiz diken diken olurdu! Henüz daha o zaman Türk İslam Davası'na dönüşmemişti, biraz Türkçü bir hareketti hareketimiz ve henüz Demir dağları erişmemiştik, daha dağların öteki tarafındaydık... O zaman kavgalar, dövüşler falan pek yoktu, sonra Üniversitelerde olaylar olmaya başladı ve bizler de ister istemez o olayların içinde olduk... Kavga taşlı, sopalı daha sonra silahlı bir şekle dönüşmüş. Bu bizim çok arzu ettiğimiz bir şey değil ama mecburen içinde olduğumuz... Eve gidiyorsun yoluna pusu kuruyorlar, okula gidiyorsun almak istemiyorlar, tedbir alıyorsun tedbir de o işi kızıştırıyor ve bu tedbir, tedbir... Neticede bunun adına anarşi diyorlar ama otorite olmayınca anarşi olacak... Devamı videoda...
  • Yıllardır Vaaz Ediyoruz ama Halkın Ahlakı Değişmedi - Hüseyin Kutlu | İzler

    Yıllardır Vaaz Ediyoruz ama Halkın Ahlakı Değişmedi - Hüseyin Kutlu | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, Hüseyin Kutlu vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Hüseyin Kutlu'nun izlerini takip edeceğiz bu hafta... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kitapsız ve Kütüphanesiz Müslüman Türk Evi Olmaz! - Yavuz Bülent Bakiler | İzler

    Kitapsız ve Kütüphanesiz Müslüman Türk Evi Olmaz! - Yavuz Bülent Bakiler | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu, Yavuz Bülent Bakiler vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Yavuz Bülent Bakiler'in izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Yavuz Bülent Bakiler'in başlıca anlattıkları; Ben 23 Nisan 1936 tarihinde Sivas'ta doğdum. Arkadaşlarıma şaka yaparken diyorum ki Atatürk Cumhuriyeti 23 Nisan 1920'de ilan etti değil mi diyorum evet diyorlar. Atatürk büyük bir adamdı. O 1920 yılında benim 1936 yılında doğacağımı bildiği için meclisi 23 Nisan'da açtı diyorum ve daha sonra, ben doğduktan sonra benim bir takım özelliklerimi keşfetti ve sırf benim için 23 Nisan'ı çocuk bayramı olarak ilan etti falan diyorum... :) Benim şakalarım işte böyle basit şakalar. Babam Sivas'ta nüfus müdürüydü. Annem bir ev kadını. İlkokulu Sivas'ta Ziya Gökalp ilkokulunda okudum. Şimdi, yapacağım açıklamalara inanıyorum ki şaşıracaksınız belki buna inanmayanlar da olabilecektir ama yeminle söylüyorum benim çocukluk yıllarım öyle geçti... Benim çocukluk yıllarımda baba evlat münasebeti çok farklıydı. Babamın terbiye anlayışı çok yanlıştı. Son bir kitabım çıktı benim 'Vay Başıma Gelenler' diye orada olduğu gibi açık açık yazdım. Babamın terbiye anlayışı bugünkü terbiye anlayışından çok farklı olduğu için Babam benimle karşılıklı konuşmayı terbiyemin bozulmasına bağlıyordu. O bakımdan babamla aramızdaki görüşmeler, konuşmalar çok mahduddur, belirli saatler içerisinde kalmıştır bütün ömrü boyunca... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • En Büyük Nasip İyi Bir Öğretmendir - Vehbi Vakkasoğlu | İzler

    En Büyük Nasip İyi Bir Öğretmendir - Vehbi Vakkasoğlu | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Vehbi Vakkasoğlu vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Vehbi Vakkasoğlu'nun izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Vehbi Vakkasoğlu'nun başlıca anlattıkları; Efendim, Kahramanmaraş'ta doğmuşum 20. Yüzyılın aşağı yukarı ortalarında... Şehir çocuğu olmamla birlikte fakir, geçim zorluğu çeken ama idealist, dava adamı bir babanın evladı olarak, aslında annem de, babam da ümmi insanlar ilkokul okumamışlar ikiside ama babam yeni yazı çıktıktan sonra kursuna gitmiş, o belge bendedir hala saklarım çok hüzün verir bana, yukarıda fotoğrafı görülen Mehmet Hilmi Vakkasoğlu yeni yazıyla okuma yazmayı sökmüş olup diye imzalanmış bir vesika... Sadece tahsili bu ama okumaya çok meraklı hatta dedem rahmetli hoca mutasavvıf bir adamdı. Harf devriminden sonra derdi ki; başımızdan sarığımızı aldılar, camiden çekip aldılar artık mektepte muallimsiniz, öğretmensiniz sarığın yerine fötr şapka gelmiş, cüppe gitmiş... Peki dede dedim babam bu kadar okumaya meraklı, çok kitap okuyor, fikir sahibi bir insan, dava sahibi bir insan çocukluğunda belli değil miydi? Mahallenin çocuklarına öğretmenlik yapmışsın da babamı niye getirip götürmemişsin hiç olmazsa yanında? Çok mahzun oldu, düşündü böyle... Çocukluk yıllarımdan bana kalmış en hüzünlü hatıralardan biridir; Evladım çok düşündüm götüreyim, getireyim, havada kapıyordu bilgileri, çok meraklıydı ama okusunda o zamankiler gibi benden, kültürümden, irfanımdan kopsun mu? Yoksa tahsili olmasında benimle olsun, benim inancımda mı kalsın? Sonunda ikincisine karar verdim... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hayatımı 4 Kişi Değiştirdi - Mustafa Kara | İzler

    Hayatımı 4 Kişi Değiştirdi - Mustafa Kara | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan, Mustafa Kara vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Mustafa Kara'nın izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Mustafa Kara'nın başlıca anlattıkları; Rize'nin o zaman için ilçe olan Güneyce ilçesinin Yeşiltepe mahallesindeki bir evin çocuğu olarak mezrede doğmuşum ama yani köyde değil mezrede doğmuşum. Mezre, bizde köy ile yayla arasındaki bir yaşama alanıdır. Mezre deniyor. Biz mahalle tabiri ile korop deriz orada doğmuşum. Annemin ifadesine göre Mayıs'tan 10 gün vardı. Bu Mayıs'tan 10 gün vardı, Mayıs'ın 20'si demek değildir. Bu Rumi hesaba göredir dolayısıyla benim doğumum Haziran başındadır yani Haziran'ın 3'ü 4'üdür, 10 gün sonra Mayıs bitecek Rumi hesapta 14'ü 1'i oluyor dolayısıyla böyle bir bahar mevsiminde orada doğmuşum. 1949 doğumluyum aslında ama Nüfus cüzdanına bakarsanız 51 doğumluyum resmiyette böyle... Bu ev 1946'da bir yangınla tamamen kül olmuş bir ev idi yani dedemin evi. 46'da böyle bir afet yaşadık. O afetten sonra yeniden bir ev yapılmış bendeniz o evin çocuğuyum ve annemin ilk evladıyım. Benden önce bir düşük olmuş, kız kardeşim düşük olmuş o anlamda ikincisiyim. Daha sonra kardeşlerim doğacak, bunlardan birini tanıyorsunuz o da İsmail Kara. Ama İsmail Kara'dan önce de bir kız kardeşim ve bir kardeşim var. İsmail Kara 4 numaradır yani bi anlamda. Sonra bir kız kardeşim daha doğacak dolayısıyla 5 kardeşiz. 50'li 60'lı yıllarda doğan 5 kardeş... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • O Gün Şairliğim Bitecekti - Nurullah Genç | İzler

    O Gün Şairliğim Bitecekti - Nurullah Genç | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Nurullah Genç'in izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Nurullah Genç'in başlıca anlattıkları; Babam... Yıllarımın, ömrümün kahramanı. Bu köyle aklıma geldiğinden, hayatım aklıma geldiğinde, gözümün önünden geçtiğinde gerçekten eğer birisini kahraman olarak ön plana çıkaracaksam o benim rahmetli babam Seyfullah Genç'tir. Okul hayatım onun gördüğü rüya ile başlıyor daha ben dünyada değilken. Yani ben henüz dünyaya gelmeden benim okul hayatım başlamış. Neden? Çünkü zihin dünyasında bir oğlum olacak ve ben onu okutacağım diye zaten bir düşünce içerisine girmiş babam. Pir-i fani bir insanı görüyor rüyasında, bir oğlun olacak onu okut diyor adam kendisine. Rüyadan uyandıktan sonra demekki ben evleneceğim, bir oğlum olacak ve ben onu okutacağım diye bir kararın içerisinde buluyor kendini... Ve evleniyor. Arkadaşlarıyla falan konuşurken işte çocuk var mı falan diye sorduklarından oğlum olacak diyor daha henüz annem hamile değilken bile. Nereden biliyorsun diyorlar? Diyor ki öyle biliyorum ben bir oğlum olacak. Aç tavuk rüyasında darı görür diyorlar. Kendisi rahmetli bu sözü böyle söylerdi derdi ki bana böyle diyorlardı. Tabi ben dünyaya geldikten sonra arkadaşları soruyorlar sen nereden biliyordun? Ben rüyasını görmüştüm diyor ve bana okut demişti, ben oğlumu okutacağım diyor. 4-5-6-7 yaşlarında hep bunları dinledim, anneme anlatırdı. Bir yol bulsakta Nurullah'ı okutsak diye... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Tekkeyi Bekleyen Çorbayı İçer - Ahmet Özhan | İzler

    Tekkeyi Bekleyen Çorbayı İçer - Ahmet Özhan | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Ahmet Özhan'ın izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Ahmet Özhan'ın başlıca anlattıkları; Ben emniyetçi bir babanın çocuğuyum. Emniyetçi baba biraz da ahlak sahibi, haramdan, helalden anlayan birisiyse çok tayin olur. Kimin tekerine çomak soksa hemen oradan onu alırlar. Benimde rahmetli babacığım o tip bir insandı onun için çok uzun bir yerde kalamazdı, hep sürgünde geçti hayatı. Suçu namuslu olmak. O yüzden sonradan aidiyet kesb ettiğim ve çok bana gurur veren Urfa'da dünyaya gelmişim. 1950 senesinin 26 Ağustos'unda Urfa'da dünyaya gelmişim. Benim için her zaman bir iftihar vesilesi olmuştur. Urfalılar birbirimize hemşehrim demenin keyfini hep yaşamışımdır ama 10 aylıkken babam oradan da sürülmüş. Hakkari'ye, sınıra artık oradan ötesi yok. 1950 senesinin Hakkari'si şimdi ki gibi güzel bir şehir değil, çok zaruret içerisinde bir vatan toprağı. Anam, İstanbul kızı. Ud çalıp şarkı söyleyen, evin işlerini ablaları yapan fakat Rumeli kökenli, sert mizaçlı, emniyetçiliğinde verdiği aksiyon adamlığıyla, babamla evlenince tabi bir şaşkınlık yaşamış. Babam bir gün bakmış ki çamurla duvardaki deliği kapatmaya çalışıyor annem, babam bile insafa gelmiş Eskişehir'e dedemin, babaannemin yanına bizi yollamış. Hayal meyal hatırladığım bir yerdir orası. Geniş bir bahçe, bir çok haneden oluşan kardeşler, yengeler, dayılar gibi. İki büklüm babaannemi hatırlıyorum böyle doksan derece giden yaşlı bir kadın ama yüzü pırıl pırıl, gergin, buruşmamış ve kızarık. Silistre doğumlu, Balkan kadını. İşte böyle bir aile... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Her Gelecek Yakındır - Hüsrev Hatemi | İzler

    Her Gelecek Yakındır - Hüsrev Hatemi | İzler

    Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Dücane Cündioğlu, Sa’düddîn Ökten, Abdullah Sert, Nabi Avcı, Hüsrev Hatemi, Nurullah Genç, Ahmet Özhan vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Hüsrev Hatemi'nin izlerini takip edeceğiz bu hafta... İzler'in bu bölümünde Hüsrev Hatemi'nin başlıca anlattıkları; 1938. Atatürk'ün ölüm tarihinden 1 ay 2 gün sonra ikiz kardeşimle beraber doğacağım, o sırada Ultrason yok hiç bilinmiyor, Annem şüphe de etmemiş. İkiz olarak 1938 12 Aralık'ta öğleden sonra bir Pazartesi günü 14:30'da bizim birader, ondan 15-20 dakika sonra da ben doğmuşum. Birader daha normal bir çocuk olarak besili doğmuş. Ben yaşayacağından baya çok şüphe edilen çünkü serum tedavisi veya yeni doğan çok düşük tartılı çocukların nasıl yaşayacağı şüpheliyken doğmuşum. Yeni icad olan serum tedavisi ama damardan verilme çocuklara pek bilinmiyor, yaygın bir pratik değil. 1950'lerden sonra başlayacak çocuklara serum tedavisi. Bana karın derisi altından kullanılmış serum şişeleri, tek serum da yok o sırada nasıl vermişler bilmiyorum... İhsan Hilmi Alantar'ın verdiği serumlar karın derisi altına gittiği kadar verilerek karın derisi şişiyor, damarlara serum verilmiş gibi olmuyor. O tip serum tedavileri ile ümit kesilmişken bir hafta on günde kendime gelmişim. Ermeni bir aile tanıdığı bana cürtük adını takmış. Kıymık gibi bir manası varmış. O ermeni matmazel sonra beni 9 yaşında bir Cumhuriyet Bayramı töreninde kendisi Tarlabaşı'nda oturuyor, Tarlabaşı köşesinden o da Taksim'e doğru yürürken beni 9 yaşında töreni seyretmeye babamla, ikiz kardeşle giderken görünce birden bire cürtük diye bağırıp Tarlabaşı köşesinden bana doğru koşmuştu. Ben ne oluyoruz diye koşarken bi anda yakalanmıştım. O zaman anladım benim lakabım cürtükmüş ve yaşayacağımdan da şüphe duyulmuş. Öyle bir iklimde doğmuşum. Kendime gelip hayatı öğrenmeye başladığım zaman... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İş Tesbih Çekmek Değil Sadece - Abdullah Sert | İzler

    İş Tesbih Çekmek Değil Sadece - Abdullah Sert | İzler

    MyMecra YouTube kanalında yepyeni ve özgün bir format ‘İzler’… Her bölümde Türkiye’nin tanıdığı ve her kesimde büyük saygı uyandıran isimlerin hayatlarına kendi anlatımlarıyla şahitlik edeceğiz. Doğdukları ortamdan, nasıl yetiştiklerine, kimlerden etkilendiklerinden, bugünlere gelirken neler yaşadıklarına bu programda cevaplar bulacağız. Peki bu programda İzler’ini takip edeceğimiz isimler kimler? Örneğin; İhsan Fazlıoğlu, Hüsrev Hatemi, Uğur Derman, Rasim Özdenören, Sezai Karakoç, Dücane Cündioğlu, İsmet Özel, Sa’düddîn Ökten vb. isimler... Bu bölümde İzler, güzellerin yürüyüş ritmine ayna tutmaya devam ediyor. Abdullah Sert hocamızın izlerini takip edeceğiz bu hafta. Sami Efendi Hazretleri'nden Mahir İz merhuma, Musa Efendi Hazretleri'nden Necip Fazıl'a uzanan hatıralar arasında yol alırken, bir de bakacağız ki önümüzde uzanan izler bize bizden haber veriyor... Gelin, Beraber Yürüyelim...