MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

12 Video Bulunuyor

Bu programda yüzyıllardır anlatılan, her anlatılışta yeniden canlanan ve bir hikmete, bir inceliğe can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksınız. Serdar Tuncer, 25 yıldır ekranlarda ve sahnelerde anlattığı hikayeleri yeni bir üslup, özgün bir formla yeniden beğenimize sunuyor. “Biri Bir Gün” şimdiden bir MyMecra klasiği...

  • Cennetteki Köşkünü Kaptıran Hacı - B74 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Cennetteki Köşkünü Kaptıran Hacı - B74 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Cennetteki Köşkünü Kaptıran Adamın Hikayesini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi Bizim Yunus'un; "Bir hastaya vardın ise, Bir yudum su verdin ise, Yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi." dörtlüğüne iman edenler... Ne demek bu? Yunus Emre'miz Türkçe'nin süt dişleriyle o kadar güzel söylüyor ki; bu dünyada birisine yaptığın bir iyilik ahirette dönüp sana misliyle karşı gelecek olandır. Buna sadece iman etmek yetmez pek çok şeyde olduğu gibi bunun hakkını da vermeye gayret etmek lazımdır. Bilmek yetmez bir de olmak lazım... Çok sevdiğim bir hocamın ifadesiyle söyleyeyim; Neleri yapmamız gerektiğini biliyoruz. Peki, aranızda ben bildiğim her şeyi yapabiliyorum diyen var mı? Pek çıkmaz... Neleri yapmamamız gerektiğini de biliyoruz. Peki, aramızda ben yapmamam gerektiğini bildiğim her şeyden uzak duruyorum diyebilen var mı? O da pek çıkmaz... O zaman bilmek ne işe yarıyor? Bilmek, seni olmaya götürdüğü vakit bir mana ifade eder, değilse bilsen ne olacak?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Seni de Bir Gören Var - B73 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Seni de Bir Gören Var - B73 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Tövbe Eden Eşkiyanın İbretlik Hikayesini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta insan olduğumuz için günah işleyebileceğimizi ama insan olmak için de tövbe etmemiz gerektiğini bilenler... Şimdi niye böyle dedin? İnsanız... İnsan nisyandan geliyor, unutmaktan... Ahdini unutur. Elestte verdiği sözü unutur insan. 'Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?' demiştir Allah, belâ demiştir insan ama o en güzel suretten aşağıların aşağısına indirilince, dünyaya geliverince o sebepten bu sebepten nefsine uyar, heva hevesine uyar, verdiği sözü unutur, küçük günahlar kalbinde lekeler yapar, o lekeler büyüyünce büyük günahlar da gözüne küçük gelmeye başlar ve insandır günah işler bu günah işleyelim demek değildir bilakis günah işledikten sonra hemen tövbe edelim demektir. Selamı onun için öyle verdim... İnsanız günah işleriz ama insan olmak istiyorsak da tövbe etmeyiz bilmemiz lazım. Öyle demişler; bir günahın ardından hemen bi hayır yap, bi kötülüğün ardından hemen bi iyilik yap ki, o yaptığın iyilik bi önceki kötülüğü silsin götürsün ... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Varyemez Adamın Hikayesi - B72 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Varyemez Adamın Hikayesi - B72 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de cömertlik ve cimrilik hikayeleri (Varyemez Adamın Hikayesi) anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta cömertliğin Cenab'ı Hakk'ın kullarına büyük bir ihsanı olduğunu bilenler... Nasıl oldu şimdi bu iş Serdar Bey? Olur... Çünkü cömert bi başkasına ihsan edene derler. Sen diyorsun ki cömertlik Allah'ın kullarına ihsanıdır. Bu ne demek? Çünkü Allah cömertleden olmayı her kula nasip etmez. Her kula nasip etmez derken kastım şu değil; bazısının imkanı yoktur cömertlik yapamaz ama bazısının imkanı da vardır da cömertlik yapamaz hatta daha kötüsü de şudur; bi de üstüne cimrilik yapar. Ne başkasını yedirir ne kendisi yer. Hz. Ali Efendimiz demiş ki; "Şaşarım o cimrilerin haline; dünyada fakirler gibi yaşarlar, ahirette zenginler gibi hesap verirler!" Allah muhafaza etsin. Çok tehlikeli! İşte onun için cömertlerden olmak bi ihsandır. Allah herkese nasip etmiyor bunu. Peki imkanı olmayan cömert olamaz mı? Olur. Cömertlik parası çok olan adamın işi değildir, gönlü tok olan adamın işidir! Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Bir Sandık Dolusu Altın Bulabilmenin Yolu - B71 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Bir Sandık Dolusu Altın Bulabilmenin Yolu - B71 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de bir sandık dolusu altın bulabilmenin yolunu anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta gerçek hazinenin nerede saklı olduğunu bilenler. Diyeceksiniz ki bu ne demek şimdi? Bugün size Biri Bir Gün'de bir sandık dolusu altın bulabilmenin yolunu anlatacağım. Gerçekten, şaka yapmıyorum. Bir sandık dolusu altın... Hani böyle olur ya şurayı kaz, şuradan kırk adım yürü, buradan elli adım geri gel, öbür taraftan güneşin doğduğu yerde şunu yap... Ben pek anlamam bu işlerden de meraklıları pek güzel bakıyorlar. Onu var ya aramak bulmaktan daha keyifli benim gördüğüm o. Bi kaç arayanla oturup sohbet etmişliğim var. Güzel bi hobi, lüzumsuz bi uğraş ama bizimki öyle bi haritanın üzerinden değil, bir hikayenin üzerinden bir sandık dolusu altın nasıl bulunur onu anlatacağız... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Cennette Ekmek Bulamayan Cimri Hoca - B70 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Cennette Ekmek Bulamayan Cimri Hoca - B70 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Eyüplü Meczup Arap Ali'nin hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Allah-u Teala'nın sevdiği kullarını daha çok sevmek için bahane aradığını bilenler. Bu ne demek? Allah-u Teala bir kulunu sevdiği zaman onu sevdikleriyle buluşturur ve bu suretle sevdiklerinden eyler imiş. Değişik vesileler arar Mevla. O Allahtır, biz kuluz. Hata ederiz, onun verdiği nimetlerle ona isyan ederiz ama o yinede bizi affetmeye bahane arar. Bizi daha çok sevmeye, bizi cennetine koymaya, bizi kusurlarımızdan arındırmaya, bizi daha güzel kul kılmaya bahane arar. Allah böyle bir Allahtır... Bir zat demiş ki; "Hiç bir sebep yoksa şunun için Allah-u Teala'yı çok ama çok sevmen lazım... Nedir efendim? Senin ne yaptığını, ne ettiğini bilmedikleri halde hakkında konuşurlar, atarlar tutarlar, dedikodunu ederler, gıybetini ederler, iftira filan... Allah-u Teala senin ne yaptığını bilir de ama sana nimet vermeye devam eder. Sevmek bu değilse, muhabbet bu değilse nedir? Şöyle bir düşünün; birbirimizin son bir haftasını, şöyle bir bakınca göğsümüzde bir ekran olsaydı ve geride kalan bir haftası buradan hızla akıp geçseydi film şeridi gibi kim kimin yüzüne bakabilirdi? Kim kime merhaba diyebilirdi? Kim kime iyi insancılık oynayabilirdi? Kamiller müstesna, salihler müstesna, salihalar müstesna ama bizim gibi insanlar avam öyle çok şey vardır ki bilinmesini istemediğimiz, görülmesini istemediğimiz, aman ya Rabbi ben ettim sen etme, Settar sıfatınla kapatıver dediğimiz değil mi?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • 309 Yıl Uyuyan Gençler (7 Uyurlar) - B69 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    309 Yıl Uyuyan Gençler (7 Uyurlar) - B69 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de 309 Yıl Uyutulan Ashab-ı Kehf kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi 'basü badel mevt' hakikatine yakinen iman edenler... Ne demek basü badel mevt? Öldükten sonra dirilmek... Cenab-ı Hakk biz dünyadan göçtükten sonra, kıyametten sonra günü geldiğinde bütün insanları diriltecek. İşte buna müslümanlar iman eder zaten iman etmeden müslüman olunmaz ama bi de buna yakin kesbetmek var... Mesela İbrahim (a.s) Allah-u Teala'ya diyor ki; Ya Rabbi, öldükten sonra sen nasıl dirilteceksin? İnanmıyor musun ya İbrahim? Haşa Ya Rabbi, yakinim artsın istiyorum diyor... Basü badel mevt yani öldükten sonra dirilmek deyince bizim kültürümüzde, bizim anlayışımızda, bizim idrakimizde ilk canlanan Ashab-ı Kehf'dir. Ashab-ı Kehf'in ibretlik hadisesi böyle bildiğimiz ama bilmediğimiz de nüanslarıyla beraber onun en büyük nişanelerinden birisidir ayrıca içinden farklı farklı bir takım hikmetlerde çıkartılabilir. Ne kadar? Tefekkür ufkumuzca... Bir eve penceresi kadar düşer ayın ışığı... Hace Ubeydullah Ahrar (k.s) böyle buyurmuş. Ashab-ı Kehf; Kral Dakyanus devrinde bir rivayete göre Tarsus'ta yaşamış 7 genç... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Belkıs’ın Işınlanan Tahtı - B68 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Belkıs’ın Işınlanan Tahtı - B68 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hz. Süleyman ve Sebe Melikesi Belkıs kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi Allah-u Teala'nın işlerinin hep bir cilve-i Rabbani içre olduğunu bilenler... Bu ne demek şimdi Serdar Bey? Bilmem ki Allah bilir bi de Allah'ın bildirdikleri bilir. E bilmediğin şeyi niye bildirmeye çalışıyorsun diyenler de olabilir... :) Allah nasıl bildiriyor? Kur'an-ı Kerim'de Peygamber kıssaları üzerinden Allah-u Teala bize incecik incecik incecik bi takım şeyler anlatır, insanlarda oradan bir hisse alırlar, bir nasip alırlar. Ne kadar? Sabrı kadar, miktarı kadar, tefekkürünün ufku kadar, nasibi kadar alır ve o aldığıyla amel etmek de kıymetli bir hale gelir. Sözü fazla uzatmayayım. Süleyman (a.s)'dan bahsedeceğim size bugün... Süleyman (a.s) rivayet o ki; Mescid-i Aksa'nın inşaasını bitirdiği vakit yanına hayvanlardan, cinlerden, insanlardan oluşan ordusunu alarak Mekke-i Mükerreme'ye doğru bir yolculuğa çıkmış bir şükür nişanesi olsun için hatta Resul-u Ekrem Efendimiz (s.a.v)'in o diyarda geleceğini de orada ashabına haber verdiği rivayet ediliyor... Bu yolculukta çok güzel bir vadiye gelmişler Hz. Süleyman bir namaz kılmak istemiş. Hazırlıklar yapılırken Süleyman (a.s)'ın ordusundaki kuşlardan birisi (HüdHüd) kaybolmuş... Hani onlar namaz kılana kadar ben biraz şöyle uçayım, dolaşayım mevzu o. Gitmiş, diğer HüdHüd kuşlarının arasına karışmış. İnsan da böyle kendi türünün arasına karışır, çeker çünkü... Güzeller güzelleri çeker, çirkinler çirkinleri çeker, güzel ameller güzel insanları çeker, çirkin insanlar çirkin amelleri çeker. Amel, insan, güzellik ve diğer insan... Arasında böyle enteresan bir bağ var... Hayvanda bile o var. Her şey kendi cinsinin yanına varmak ister. Öbür HüdHüd'lerle beraber dolaşmış, bir yerlere gelmiş filan... Süleyman (a.s) sormuş... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah’ın İmtihan Ettiği 3 Kişi - B67 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah’ın İmtihan Ettiği 3 Kişi - B67 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Kel, Kör ve Alaca'nın kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi onlara hiç olmazsa laf ettirmeyenler... Nerdeyim peki ben? Bosna-Hersek'te, Fatih Sultan Mehmed Han'ın 1463 senesinde fethettiği diyardayım. Bakın çocuklar ve büyükler çünkü siz de torunsunuz! Biz öyle bir ecdadın ahvadıyız ki, öyle bir dedelerin torunuyuz ki biz 1461 yılında Trabzon'u fethetmiş Fatih Sultan Mehmet Han. Bu hadiseden 2 sene sonra Bosna-Hersek'i fethetmiş. Düşünün ki onbinlerce atlı, binlerce piyade, toplar, kılıçlar, o askerlerin müştemilatı, çadırı, barınağı, mutfağı, yemeği, suyu her bir şeyin hazırlığını düşünün... Dünya haritasını açın şöyle bi bakın Trabzon neresi, bi de dönün bakın Bosna-Hersek neresi? Fatih Sultan Mehmet Han 2 sene içinde orayı aldıktan sonra İstanbul'a dönmüş, gelmiş ve burayı almış. Allah onlara gani gani rahmet eylesin, Allah sizi de bizi de onlara benzer eylesin. Dertleri neydi? Tek bi dertleri var; İlay-i Kelimetullah Nizam-ı Alem. Yani Allah'ın kelamını yüceltmek ve aleme nizam vermek. Nasıl? Allah'ın kitabıyla aleme nizam vermek... İşte bu dertle buralara kadar gelmişler... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Eden Bulur - B66 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Eden Bulur - B66 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Harun Reşid ve Bahçıvan'ın kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler. Bir de men dakka dukka sözünün ne anlama geldiğini bilenler. Men dakka dukka, Arapça bir tabir. Kapı çalanın kapısı çalınır demek. Yani insan ettiğini bulur. Eden bulur. Bu manaya geliyor. İyilik yapıyorsan iyilik bulursun, kötülük yapıyorsan kötülük bulursun. Belki şimdi aklınıza bir soru gelecek "Tamam iyi diyorsun da Serdar Tuncer, nice insanlar görüyoruz, kötülük de yapıyorlar, fakat başlarına kötülük filan geldiği yok. Ya da devletler var, yemedikleri nane yok afedersiniz ama gayet işleri yolunda. Hiç kimsenin de onlara edebildiği yok. Bu nasıl olacak?" diye sorular gelebilir akıllara. Bu sorunun cevabını verelim, burada dursun. Rahmetli babaannemin okuması yazması yoktu. Dedem de öyleydi kargacık burgacık okur yazardı. Babaannem çok güzel hikayeler anlatır; dedem de çok güzel şiirler okurdu. Gecenin bir yarısı sobayı yakmış, alev gibi kızaracak o kor haline gelecek, dedem ısınacak. Tabi ben de salonda yatıyorum. Bazen o sıcaktan uyanırdı. Döner bana bakardı. - Kuzum uyandın mı? - Uyandım Dede... Devamı videoda.... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Dar Ağacına Giden Allah Dostu - B65 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Dar Ağacına Giden Allah Dostu - B65 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hallac-ı Mansur Hazretlerini (k.s) ve kıssalarını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi erenlerin yolunun pek çok olduğunu bilip hepsine birden eyvallah diyebilenler. Demiyor mu; "Erenlerin çoktur yolu, Cümlesine dedik beli. Ko desinler bize deli, Usludan yeğdir delimiz." Bunu anlasak pek çok mesele hallolacak... Erenlerin yolu çoktur... Bir büyüğüm demişti ki; "Bu yolda temessük olur ama taassup olmaz." Temessük ve taassubun arasındaki farkı kalbinize emanet ederim... Hallac-ı Mansur Hazretlerinden bahsetmek isterim size bugün Biri Bir Gün'de... Hallac-ı Mansur zindandadır... Bir delikanlı onun methini duymuştur ve zindanda olduğunu bilmez, gelip kendisine 3 büyük müşkülü vardır onlar hakkında danışmak istemektedir... Şehre gelir, sorar Hallac-ı Mansur Hazretleri nerede diye? Hallac; pamuk işiyle uğraşan demek. Hazrete, Hallac lakabının verilmesinin de bir sebebi var. Bir gün bir pamukçu dostuna gitmiş, bir müşkülü var , o müşkülü halledivermesi için kendisinden ricacı oluyor. O da diyor ki sen dükkanda dur da ben bi gidip halledeyim. Gitmiş, iş de birazcık uzun sürmüş. Geri döndüğünde işin halloldu da demiş benim iş kaldı, şimdi ben bu pamukları nasıl didikleyeceğim? Rivayet edilir ki; Hazreti Mansur, parmaklarını pamuklara doğru uzatıvermiş. O uzatışla beraber pamuklar kendi kendine bir Hallac'ın uğraşmasıyla didiliyor gibi didilmiş, hazır hale gelmiş filan... Bu kerametin üzerine hazrete Hallac-ı Mansur demişler, pamuk işiyle uğraşan Mansur... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hz. İsa ve Bağcı - B64 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Hz. İsa ve Bağcı - B64 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hz. İsa (a.s) kıssalarını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamun aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta yaşamak dediğimiz şeyin bir yolculuktan ibaret olduğunu bilenler... Ankara - İstanbul arasında yolculuk yapıyoruz, günlerden Perşembe, akşama yayın var, MyMecra'ya gitsek program yetişmez dedik ki duralım. Mekan bizim. Yol üstünde harika bir tesis, Dorukkaya'dayız, çekelim... Mekan bizim derken bize ait değil. Yolculukta insan gördüğü şeyleri benim dese ne kadar komik olur dimi? O da benim, bu da benim, şu da benim... Benim değil ama istifademe sunulmuş. Şimdi hayat da bir yolculuk ve o hayat yolculuğunda size ikram edilen bütün nimetler aslında sizin değil, size emanet ve siz yolcusunuz, gelip geçiyorsunuz sahiplenmek abes. Onun gibi işte... Derler ya hani çok güzeldir o; 'Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.' Mevzu oyalanmak mevzuudur... İsa (a.s) bir gün havarileriyle beraber bir yolculuğa çıkarlar... O yolculuk esnasında bir bağın önünden geçiyorlar rivayet o ki; Allah-u Teala der ki Hz. İsa'ya; 'Ey İsa! O bağa girin ve oradan üzüm yiyin.' İsa (a.s) biraz da şaşkınlık içinde; 'Ya Rabbi! O bağ bana ait değilken bir başkasının yerine o bağa nasıl girip de onun malından yiyebilirim?' Allah-u Teala vahy eder; 'Sana ayetlerimden bir ayet göstereceğim. Gir o bağa!' Şimdi böyle deyince Hz. İsa'ya, haydi der havarilerine şu bağa giriyoruz beraberce... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah İhmal Etmez, Mühlet Verir! - B63 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah İhmal Etmez, Mühlet Verir! - B63 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Behlül Dânâ Hazretlerini (k.s) ve kıssalarını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi başına gelen şeylerin Allah'tan geldiğini ama iyiliklerin Allah'ın lütfu, kötülüklerin nefsinin işledikleri yüzünden olduğunu bilenler... Harun Reşid... Halife Harun Reşid... Bir gün Behlül-i Dânâ'ya bir vazife vermiş. Harun Reşid Abbasi halifelerinin beşincisi, çok kıymetli bir zat. Onun devrinde müthiş bir rahatlık olmuş. Diyorlar ki; devletin yıllık kazancı 286 ton altına kadar çıktı. Böyle bir zat... Adil, güzel, muttaki, has bir halife... Allah rahmet etsin, derecâtını âlî eylesin. Üstelik gencecik yaşta halife olmuş, 20 yaşında. Allah Allah! 17-18 yaşlarındayken Bizans'a karşı yapılan bir seferde babası onu ordu komutanı tayin etmiş. Bi düşünün, 17-18 yaşında Abbasilerin ordusunu komuta ediyor, 17-18 yaş... Bilenler bilir, daha önceki zamanlarda insan biraz daha erken olgunlaşıyordu. Kendi hayatımızdan bildiğimiz biz çocukken 20 yaşındaki bir abi mevzusunu bitirmiş bir abiydi, askere de gidip geldi mi büyük adamdı. Bizden öncekiler muhtemelen 13-14 yaşındayken çok daha olgun insanlardı, ondan daha öncesi belki 7-8 yaşındayken neredeyse kemalat sahibi insanlar ama şimdi bugüne bakıyoruz alınmasın kimse ama ortalık 30 yaşında çocuklardan geçilmiyor. Yaş ilerlemiş, 30'a gelmiş ama hala çocuk. Âkil olmuş da Bâli olamamış... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...