MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

12 Video Bulunuyor

Bu programda yüzyıllardır anlatılan, her anlatılışta yeniden canlanan ve bir hikmete, bir inceliğe can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksınız. Serdar Tuncer, 25 yıldır ekranlarda ve sahnelerde anlattığı hikayeleri yeni bir üslup, özgün bir formla yeniden beğenimize sunuyor. “Biri Bir Gün” şimdiden bir MyMecra klasiği...

  • Cennette Ekmek Bulamayan Cimri Hoca - B70 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Cennette Ekmek Bulamayan Cimri Hoca - B70 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Eyüplü Meczup Arap Ali'nin hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Allah-u Teala'nın sevdiği kullarını daha çok sevmek için bahane aradığını bilenler. Bu ne demek? Allah-u Teala bir kulunu sevdiği zaman onu sevdikleriyle buluşturur ve bu suretle sevdiklerinden eyler imiş. Değişik vesileler arar Mevla. O Allahtır, biz kuluz. Hata ederiz, onun verdiği nimetlerle ona isyan ederiz ama o yinede bizi affetmeye bahane arar. Bizi daha çok sevmeye, bizi cennetine koymaya, bizi kusurlarımızdan arındırmaya, bizi daha güzel kul kılmaya bahane arar. Allah böyle bir Allahtır... Bir zat demiş ki; "Hiç bir sebep yoksa şunun için Allah-u Teala'yı çok ama çok sevmen lazım... Nedir efendim? Senin ne yaptığını, ne ettiğini bilmedikleri halde hakkında konuşurlar, atarlar tutarlar, dedikodunu ederler, gıybetini ederler, iftira filan... Allah-u Teala senin ne yaptığını bilir de ama sana nimet vermeye devam eder. Sevmek bu değilse, muhabbet bu değilse nedir? Şöyle bir düşünün; birbirimizin son bir haftasını, şöyle bir bakınca göğsümüzde bir ekran olsaydı ve geride kalan bir haftası buradan hızla akıp geçseydi film şeridi gibi kim kimin yüzüne bakabilirdi? Kim kime merhaba diyebilirdi? Kim kime iyi insancılık oynayabilirdi? Kamiller müstesna, salihler müstesna, salihalar müstesna ama bizim gibi insanlar avam öyle çok şey vardır ki bilinmesini istemediğimiz, görülmesini istemediğimiz, aman ya Rabbi ben ettim sen etme, Settar sıfatınla kapatıver dediğimiz değil mi?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • 309 Yıl Uyuyan Gençler (7 Uyurlar) - B69 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    309 Yıl Uyuyan Gençler (7 Uyurlar) - B69 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de 309 Yıl Uyutulan Ashab-ı Kehf kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi 'basü badel mevt' hakikatine yakinen iman edenler... Ne demek basü badel mevt? Öldükten sonra dirilmek... Cenab-ı Hakk biz dünyadan göçtükten sonra, kıyametten sonra günü geldiğinde bütün insanları diriltecek. İşte buna müslümanlar iman eder zaten iman etmeden müslüman olunmaz ama bi de buna yakin kesbetmek var... Mesela İbrahim (a.s) Allah-u Teala'ya diyor ki; Ya Rabbi, öldükten sonra sen nasıl dirilteceksin? İnanmıyor musun ya İbrahim? Haşa Ya Rabbi, yakinim artsın istiyorum diyor... Basü badel mevt yani öldükten sonra dirilmek deyince bizim kültürümüzde, bizim anlayışımızda, bizim idrakimizde ilk canlanan Ashab-ı Kehf'dir. Ashab-ı Kehf'in ibretlik hadisesi böyle bildiğimiz ama bilmediğimiz de nüanslarıyla beraber onun en büyük nişanelerinden birisidir ayrıca içinden farklı farklı bir takım hikmetlerde çıkartılabilir. Ne kadar? Tefekkür ufkumuzca... Bir eve penceresi kadar düşer ayın ışığı... Hace Ubeydullah Ahrar (k.s) böyle buyurmuş. Ashab-ı Kehf; Kral Dakyanus devrinde bir rivayete göre Tarsus'ta yaşamış 7 genç... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Belkıs’ın Işınlanan Tahtı - B68 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Belkıs’ın Işınlanan Tahtı - B68 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hz. Süleyman ve Sebe Melikesi Belkıs kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi Allah-u Teala'nın işlerinin hep bir cilve-i Rabbani içre olduğunu bilenler... Bu ne demek şimdi Serdar Bey? Bilmem ki Allah bilir bi de Allah'ın bildirdikleri bilir. E bilmediğin şeyi niye bildirmeye çalışıyorsun diyenler de olabilir... :) Allah nasıl bildiriyor? Kur'an-ı Kerim'de Peygamber kıssaları üzerinden Allah-u Teala bize incecik incecik incecik bi takım şeyler anlatır, insanlarda oradan bir hisse alırlar, bir nasip alırlar. Ne kadar? Sabrı kadar, miktarı kadar, tefekkürünün ufku kadar, nasibi kadar alır ve o aldığıyla amel etmek de kıymetli bir hale gelir. Sözü fazla uzatmayayım. Süleyman (a.s)'dan bahsedeceğim size bugün... Süleyman (a.s) rivayet o ki; Mescid-i Aksa'nın inşaasını bitirdiği vakit yanına hayvanlardan, cinlerden, insanlardan oluşan ordusunu alarak Mekke-i Mükerreme'ye doğru bir yolculuğa çıkmış bir şükür nişanesi olsun için hatta Resul-u Ekrem Efendimiz (s.a.v)'in o diyarda geleceğini de orada ashabına haber verdiği rivayet ediliyor... Bu yolculukta çok güzel bir vadiye gelmişler Hz. Süleyman bir namaz kılmak istemiş. Hazırlıklar yapılırken Süleyman (a.s)'ın ordusundaki kuşlardan birisi (HüdHüd) kaybolmuş... Hani onlar namaz kılana kadar ben biraz şöyle uçayım, dolaşayım mevzu o. Gitmiş, diğer HüdHüd kuşlarının arasına karışmış. İnsan da böyle kendi türünün arasına karışır, çeker çünkü... Güzeller güzelleri çeker, çirkinler çirkinleri çeker, güzel ameller güzel insanları çeker, çirkin insanlar çirkin amelleri çeker. Amel, insan, güzellik ve diğer insan... Arasında böyle enteresan bir bağ var... Hayvanda bile o var. Her şey kendi cinsinin yanına varmak ister. Öbür HüdHüd'lerle beraber dolaşmış, bir yerlere gelmiş filan... Süleyman (a.s) sormuş... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah’ın İmtihan Ettiği 3 Kişi - B67 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah’ın İmtihan Ettiği 3 Kişi - B67 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Kel, Kör ve Alaca'nın kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi onlara hiç olmazsa laf ettirmeyenler... Nerdeyim peki ben? Bosna-Hersek'te, Fatih Sultan Mehmed Han'ın 1463 senesinde fethettiği diyardayım. Bakın çocuklar ve büyükler çünkü siz de torunsunuz! Biz öyle bir ecdadın ahvadıyız ki, öyle bir dedelerin torunuyuz ki biz 1461 yılında Trabzon'u fethetmiş Fatih Sultan Mehmet Han. Bu hadiseden 2 sene sonra Bosna-Hersek'i fethetmiş. Düşünün ki onbinlerce atlı, binlerce piyade, toplar, kılıçlar, o askerlerin müştemilatı, çadırı, barınağı, mutfağı, yemeği, suyu her bir şeyin hazırlığını düşünün... Dünya haritasını açın şöyle bi bakın Trabzon neresi, bi de dönün bakın Bosna-Hersek neresi? Fatih Sultan Mehmet Han 2 sene içinde orayı aldıktan sonra İstanbul'a dönmüş, gelmiş ve burayı almış. Allah onlara gani gani rahmet eylesin, Allah sizi de bizi de onlara benzer eylesin. Dertleri neydi? Tek bi dertleri var; İlay-i Kelimetullah Nizam-ı Alem. Yani Allah'ın kelamını yüceltmek ve aleme nizam vermek. Nasıl? Allah'ın kitabıyla aleme nizam vermek... İşte bu dertle buralara kadar gelmişler... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Eden Bulur - B66 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Eden Bulur - B66 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Harun Reşid ve Bahçıvan'ın kıssasını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler. Bir de men dakka dukka sözünün ne anlama geldiğini bilenler. Men dakka dukka, Arapça bir tabir. Kapı çalanın kapısı çalınır demek. Yani insan ettiğini bulur. Eden bulur. Bu manaya geliyor. İyilik yapıyorsan iyilik bulursun, kötülük yapıyorsan kötülük bulursun. Belki şimdi aklınıza bir soru gelecek "Tamam iyi diyorsun da Serdar Tuncer, nice insanlar görüyoruz, kötülük de yapıyorlar, fakat başlarına kötülük filan geldiği yok. Ya da devletler var, yemedikleri nane yok afedersiniz ama gayet işleri yolunda. Hiç kimsenin de onlara edebildiği yok. Bu nasıl olacak?" diye sorular gelebilir akıllara. Bu sorunun cevabını verelim, burada dursun. Rahmetli babaannemin okuması yazması yoktu. Dedem de öyleydi kargacık burgacık okur yazardı. Babaannem çok güzel hikayeler anlatır; dedem de çok güzel şiirler okurdu. Gecenin bir yarısı sobayı yakmış, alev gibi kızaracak o kor haline gelecek, dedem ısınacak. Tabi ben de salonda yatıyorum. Bazen o sıcaktan uyanırdı. Döner bana bakardı. - Kuzum uyandın mı? - Uyandım Dede... Devamı videoda.... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Dar Ağacına Giden Allah Dostu - B65 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Dar Ağacına Giden Allah Dostu - B65 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hallac-ı Mansur Hazretlerini (k.s) ve kıssalarını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi erenlerin yolunun pek çok olduğunu bilip hepsine birden eyvallah diyebilenler. Demiyor mu; "Erenlerin çoktur yolu, Cümlesine dedik beli. Ko desinler bize deli, Usludan yeğdir delimiz." Bunu anlasak pek çok mesele hallolacak... Erenlerin yolu çoktur... Bir büyüğüm demişti ki; "Bu yolda temessük olur ama taassup olmaz." Temessük ve taassubun arasındaki farkı kalbinize emanet ederim... Hallac-ı Mansur Hazretlerinden bahsetmek isterim size bugün Biri Bir Gün'de... Hallac-ı Mansur zindandadır... Bir delikanlı onun methini duymuştur ve zindanda olduğunu bilmez, gelip kendisine 3 büyük müşkülü vardır onlar hakkında danışmak istemektedir... Şehre gelir, sorar Hallac-ı Mansur Hazretleri nerede diye? Hallac; pamuk işiyle uğraşan demek. Hazrete, Hallac lakabının verilmesinin de bir sebebi var. Bir gün bir pamukçu dostuna gitmiş, bir müşkülü var , o müşkülü halledivermesi için kendisinden ricacı oluyor. O da diyor ki sen dükkanda dur da ben bi gidip halledeyim. Gitmiş, iş de birazcık uzun sürmüş. Geri döndüğünde işin halloldu da demiş benim iş kaldı, şimdi ben bu pamukları nasıl didikleyeceğim? Rivayet edilir ki; Hazreti Mansur, parmaklarını pamuklara doğru uzatıvermiş. O uzatışla beraber pamuklar kendi kendine bir Hallac'ın uğraşmasıyla didiliyor gibi didilmiş, hazır hale gelmiş filan... Bu kerametin üzerine hazrete Hallac-ı Mansur demişler, pamuk işiyle uğraşan Mansur... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hz. İsa ve Bağcı - B64 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Hz. İsa ve Bağcı - B64 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Hz. İsa (a.s) kıssalarını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamun aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta yaşamak dediğimiz şeyin bir yolculuktan ibaret olduğunu bilenler... Ankara - İstanbul arasında yolculuk yapıyoruz, günlerden Perşembe, akşama yayın var, MyMecra'ya gitsek program yetişmez dedik ki duralım. Mekan bizim. Yol üstünde harika bir tesis, Dorukkaya'dayız, çekelim... Mekan bizim derken bize ait değil. Yolculukta insan gördüğü şeyleri benim dese ne kadar komik olur dimi? O da benim, bu da benim, şu da benim... Benim değil ama istifademe sunulmuş. Şimdi hayat da bir yolculuk ve o hayat yolculuğunda size ikram edilen bütün nimetler aslında sizin değil, size emanet ve siz yolcusunuz, gelip geçiyorsunuz sahiplenmek abes. Onun gibi işte... Derler ya hani çok güzeldir o; 'Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi. Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan.' Mevzu oyalanmak mevzuudur... İsa (a.s) bir gün havarileriyle beraber bir yolculuğa çıkarlar... O yolculuk esnasında bir bağın önünden geçiyorlar rivayet o ki; Allah-u Teala der ki Hz. İsa'ya; 'Ey İsa! O bağa girin ve oradan üzüm yiyin.' İsa (a.s) biraz da şaşkınlık içinde; 'Ya Rabbi! O bağ bana ait değilken bir başkasının yerine o bağa nasıl girip de onun malından yiyebilirim?' Allah-u Teala vahy eder; 'Sana ayetlerimden bir ayet göstereceğim. Gir o bağa!' Şimdi böyle deyince Hz. İsa'ya, haydi der havarilerine şu bağa giriyoruz beraberce... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah İhmal Etmez, Mühlet Verir! - B63 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah İhmal Etmez, Mühlet Verir! - B63 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Behlül Dânâ Hazretlerini (k.s) ve kıssalarını anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi başına gelen şeylerin Allah'tan geldiğini ama iyiliklerin Allah'ın lütfu, kötülüklerin nefsinin işledikleri yüzünden olduğunu bilenler... Harun Reşid... Halife Harun Reşid... Bir gün Behlül-i Dânâ'ya bir vazife vermiş. Harun Reşid Abbasi halifelerinin beşincisi, çok kıymetli bir zat. Onun devrinde müthiş bir rahatlık olmuş. Diyorlar ki; devletin yıllık kazancı 286 ton altına kadar çıktı. Böyle bir zat... Adil, güzel, muttaki, has bir halife... Allah rahmet etsin, derecâtını âlî eylesin. Üstelik gencecik yaşta halife olmuş, 20 yaşında. Allah Allah! 17-18 yaşlarındayken Bizans'a karşı yapılan bir seferde babası onu ordu komutanı tayin etmiş. Bi düşünün, 17-18 yaşında Abbasilerin ordusunu komuta ediyor, 17-18 yaş... Bilenler bilir, daha önceki zamanlarda insan biraz daha erken olgunlaşıyordu. Kendi hayatımızdan bildiğimiz biz çocukken 20 yaşındaki bir abi mevzusunu bitirmiş bir abiydi, askere de gidip geldi mi büyük adamdı. Bizden öncekiler muhtemelen 13-14 yaşındayken çok daha olgun insanlardı, ondan daha öncesi belki 7-8 yaşındayken neredeyse kemalat sahibi insanlar ama şimdi bugüne bakıyoruz alınmasın kimse ama ortalık 30 yaşında çocuklardan geçilmiyor. Yaş ilerlemiş, 30'a gelmiş ama hala çocuk. Âkil olmuş da Bâli olamamış... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Cüneyd-i Bağdâdî: Ben İhlası Bir Berberden Öğrendim - B62 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Cüneyd-i Bağdâdî: Ben İhlası Bir Berberden Öğrendim - B62 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin (k.s) merkad-i şeriflerinden sesleniyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Cüneyd-i Bağdâdî (k.s) vefatına yakın hasta yatağında yatmaktadır... Çok muzdariptir, acı içindedir... Etrafında talebeleri, sevenleri, müridân onun bu halini görünce derler ki; Efendim, bizim umut ve niyazımız ahirette sizin şefaatiniz bereketiyle kurtulmaktır oysa şimdi sizi görüyoruz ki çok ızdırap içindesiniz bu haliniz bizi korkutuyor... Diyecektir ki Seyyidü'l Taife Hazreti Cüneyd (k.s); Dostlarım! Ben şu anda 70 senelik amelimi, bütün kazancım varsa hepsini bir kıl kadar ucuna bağlanmış şekilde görüyorum ve bir rüzgar esiyor, bu esen rüzgar red rüzgarı mı yoksa kabul rüzgarımı bunu bilmiyorum onun için mahzunum der ve Allah deyip ruhunu teslim eder... Rivayet o ki vefat ettiğinde 91 yaşındaymış. Rabbim derecâtını âlî eylesin, bizleri de şefaatlerine nail eylesin... Selamın aleyküm erenlere gönül verenler, onları sevenler, laf ettirmeyenler. Bağdat'tayız. Şu yaslandığım merkad-i şerif Cüneyd-i Bağdâdî Hazretlerinin (k.s) merkadleri ve hemen arka çaprazda duran kabr-i şerif Hazreti Cüneyd'in dayısı ve mürşidi Serî es-Sakatî'nin (k.s) kabr-i şerifi... Dünyadayken birbirine muhabbet eden bu iki güzel gönül kabirlerini de talebeyi üstadın ayak ucuna defnettirmek üzere bir eylemişler... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Zamanı Büken Allah Dostu - B61 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Zamanı Büken Allah Dostu - B61 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin (k.s) merkad-i şeriflerinden sesleniyor sizlere... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamun Aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler demeyeceğim çünkü bir erenin huzurundan sesleniyorum... Buradan bakınca size erenler diye selam vermem edepsizlik olur. Şöyle diyeyim; Selamın aleyküm erenlere gönül verenler ve dahi erenlere gönül verenleri sevenler hatta ve hatta erenlere zinhar laf ettirmeyenler... Neredeyiz biliyor musunuz? Kutb-u Rabbani, Muhyiddin, Sultanü'l Evliya, Gavsü'l Azam, Seyyid Abdülkâdir Geylânî (k.s) efendimizin merkad-i şeriflerinin eşiğinin başındayız. Şu kapının arkasında Abdülkâdir Geylânî efendimizin (k.s) kabr-i şerifleri var. Bu Biri Bir Gün'ün sonunda içeri girip beraberce inşallah Fatiha'larımızı okuyacağız... Irak'tayız, Bağdat'ta. Bağdat, yaşadığı badireler sebebiyle belki pek çoğumuzun gelmekte zorlanacağı, güvenlik ve sair endişelerle gelme sıkıntısı çekebileceği bir yer ama niyazım şu; bu ziyaret vesilesiyle gelemeyecek olanlar da huzura gelip niyazda bulunmuş gibi ecir alsınlar niyazım o... Olur mu böyle bir şey? Olur. Kimi Ahmed seni uzaktan tanır, kimi yaklaşır da kör olur gider. Kimi buralara kadar gelir, kapıdan içeri girer de nasibi yoktur eli boş döner. Boş döndürmezler gerçi, elleri boş bırakmazlar ama kimi de oturduğu yerden öyle bir gönülle, öyle bir muhabbetle, öyle bir bağlılıkla bir niyaz eder, bir boyun büker, bir Fatiha-i Şerife okur ki o alır gider sahibini buluverir... Mekan, söz konusu bu zevat-ı kiram olunca problem değildir tıpkı zamanın da problem olmadığı gibi... Abdülkâdir Geylânî (k.s) efendimizin zamanında yaşayan ilmiyle meşhur zatlardan birisi Hz. Abdülkâdir'i bir Cuma günü gidip sualleriyle bunaltmak istemiş. Vardır böyle. Evliya-i Kiram Hazeratının münkiri vardır, olması da usuldendir. Niçin?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Eyvallah Baba’nın Hikayesi - B60 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Eyvallah Baba’nın Hikayesi - B60 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de Eyvallah Baba'nın hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Ramazan günlerinde başına bir şey gelecek olsa ben oruçluyum demesini bilenler. Efendimiz (a.s.m) öyle diyor: Biri size kötü söz söyleyecek olursa, kavgaya sebep olacak bir mevzu açılacak olursa o kişi ben oruçluyum desin. Bunu iki şekilde yorumlamak mümkündür Allah-u Alem... Edeben Efendimiz'in (a.s.m) dediği şu manaya geliyor demek haddi aşmaktır, hadsizliktir. Onun için bir ihtiyat payı bırakmak lazım. İhsan Fazlıoğlu hoca diyordu ya; Yorum, doğru anlamaktan ziyade yanlış anlamama çabasına verilen addır... Efendimiz (a.s.m) söz konusu olduğunda, Ayet-i Celile'ler söz konusu olduğunda hatta ve hatta Evliya-i Kiram hazeratının kelam-ı kibarı söz konusu olduğunda burada kastedilen mana budur demek haddi aşmaktır, ukalalıktır. Ya kastedilen mana o değilse, ya onun üstünde bir mana varsa, ya onun ötesinde bir şey zikrediliyorsa, ya senin kastedilen mana budur dediğin şeyin tam aksi istikamette bir şey Allah ve Resulünce murad ediliyorsa kime iftira etmiş olsun... Edep güzeldir, haddini bilmek güzeldir. Onun için olaki diye söylerler, belki murad edilen manalardan birisi de bu olabilir. Ne o? Efendimiz diyor ki; Oruçluyum desin... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kimi Sevdiğine Dikkat Et! - B59 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kimi Sevdiğine Dikkat Et! - B59 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Dünyanın En Günahsız İnsanı" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı; Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler, hiç olmazsa onlara laf ettirmeyenler ve dahi Ramazan-ı Şerif'i ihya etme derdine düşenler... 1443 Ramazan'ı çıkmış gelmiş. Hoş helmiş safalar getirmiş getirmiş. Gerçi yanlış bir şey söyledim; Ramazan-ı Şerif ihya edilir mi? Hayır. Ramazan'ı Şerif'in ihya ettiklerinden olunur. Ramazan ihya edilmez, ihya eder. Kimi ihya eder? Kendisini ihya etmeye çalışanları ihya eder . Bu da tekerleme gibi oldu; aramakla bulamazsın ancak bulanlar yine arayanlardır demiş ya Beyazıd-i Bestami Hazretleri derin sözdür bilene, anlayana... Ramazan-ı Şerif'i ihya etme dedine düşmek lazım. Her Ramazan geldiğinde gelir kalbime şöyle bir sızı oturur hani deriz ya Cenab-ı Hakk yeni Ramazanlar'a kavuştursun fakat bir düşünün şöyle bir hatırlayın; bu duayı beraber ettiğimiz nice kimseler varki bu Ramazan yanımızda değiller. Mübarek 11 aylarda emr-i Hakk vaki oldu, Allah-u Teala'ya göçtüler... Bu Ramazan yoklar... Hani ömrün hayırlı ve uzun olanı istenir ya biraz da bunun için istenir. Ne kadar çok Ramazan-ı Şerif, ne kadar çok Ramazan-ı Şerif'i ihya etme derdine düşmek o kadar güzellik... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...