MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

12 Video Bulunuyor

Bu programda yüzyıllardır anlatılan, her anlatılışta yeniden canlanan ve bir hikmete, bir inceliğe can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksınız. Serdar Tuncer, 25 yıldır ekranlarda ve sahnelerde anlattığı hikayeleri yeni bir üslup, özgün bir formla yeniden beğenimize sunuyor. “Biri Bir Gün” şimdiden bir MyMecra klasiği...

  • İnsana Ne Kadar Toprak Lazım❓ - B134 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    İnsana Ne Kadar Toprak Lazım❓ - B134 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayeler ile izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'ünde ünlü Rus yazar Nikolayeviç Tolstoy'un 'İnsana Ne Kadar Toprak Lazım' ismini taşıyan ibretlik bir öyküyü sizlerle paylaşıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı. Dost dost diye nicesine sarıldım Benim sadık yarim kara topraktır Beyhude dolandım boşa yoruldum Benim sadık yarim kara topraktır Selamün Aleyküm erenler ve dahi insanın sadık yarinin kara toprak olduğunu bilebilenler. Toprağın altına girmeden evvel, toprağın üstünde insana ne kadar toprak lazım olduğunu fark edebilenler. Bu aradaki ımlar o şeydi biliyorunuz. İlk böyle yaptım erenlere gönül verenler, ikinci ve dahi onları sevenler, üçüncü onlara laf ettirmeyenler. Artık konuşmadan da anlaşabileceğimiz bir duruma geldik diye düşünüyorum Biri Bir Gün seyircisiyle. Size Lev Nikolayeviç Tolstoy'un muhteşem bir hikayesini anlatmak üzere huzurlarınıza geldim. Tolstoy enterasan bir adam. Büyük Rus yazarı kabul. Ahir ömründe ihtiyarlığında İstanbul'a gitmek üzere bir trene bindiği rivayet ediliyor. Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Bu Anlatılan Herkesin Hikayesi - B133 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Bu Anlatılan Herkesin Hikayesi - B133 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayeler ile izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'ünde 'yakin, ubudiyet, idrak, ölüm, kulluk' gibi kavramların üzerinde duruyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamünaleyküm erenler, erenlere gönül verenler, onları sevenler, laf ettirmeyenler ve dahi "Va'bud rabbeke hatta ye'tiyekel yakin" ayet-i celilesine ayette ifade buyurulan yakin ile iman etmesi gerektiğini idrak edebilenler... Bunu nasıl idrak edeceksin? Hz. Ebubekir efendimize (ra) atfedilen bir söz var: "Asıl idrak, idrakin idraksizliğini idraktir." Müthiş bir söz. O ayet-i celileyi müfessirun izah ederken şöyle diyor; oradaki yakinden murad ölümdür. Cenab-ı Hakk diyor ki: Sana ölüm gelinceye kadar Rabb'ine (ibadet et değil) kulluk et. İkisinin arasında fark var. Zaman zaman arz etmeye çalıştım bunu... İbadetler de kulluktan bir cüzdür ama kulluk yani ubudiyet, ibadetlerden ibaret değildir... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kıssalara Laf Edenler İçin Kıssa - B132 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kıssalara Laf Edenler İçin Kıssa - B132 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayeler ile izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Kıssaları Anlama Kılavuzu" isimli bölüm ile sizlerle buluşuyor. Kıssaları anlamayanlar ve lâf edenlere nasihatleriyle dikkat çekiyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamünaleyküm erenler, erenlere gönül verenler, onları sevenler, laf ettirmeyenler hatta ve hatta insanlardan gelen cevrü cefaya, zulüme tahammül etmenin Allah (c.c) ve Rasul'ünün (s.a.v) bir emri, güzel ahlâkın bir gereği olduğunu bilenler. Ötesini de söyleyeyim. Bilmekle yetinmeyip bunun hakkınıda verebilenler. Çünkü insan bazen bazı şeyleri bilirde, iş hakkını vermeye gelince veremez. E o zamanda adama sorarlar. Bilmek dediğin şey ne işe yarıyor. Bildin bildin de me oldu. Niye böyle bir merhaba ile başladım programa. Geçen hafta sosyal medyayı takip edenler bilecekler, bir hadise patlattılar. Mal bulmuş mağribi gibi yüklendiler üstüne. Önce tebessüm ettim, güldüm geçtim. Sonra azıcık huzursuz oldum, sonra aman dedim sonra aman deme ve bununla alakalı bir şeyler söyle diye Serda Tuncer ile hasbihal ettik. İş geldi, onu söylemeye. Mevzu şu; Biri bir günlerde anlattığımız bir kıssayı, içindem bir bölümü alıp, iyice de yaklaştırıp, o bölümde akıllarına denk düşmediği için bırakın bu mavalları, niye hikaye anlatıyorsunuz millete, bunun dinde yeri var mı filan, böyle derdi bağcıyı dövmek olan adamlar. Üzüm ile bağ ile alakaları yok. Bağcıyı dövmek için bir şeyler yapıyorlar. Yapsınlar Serdar'a bu yapılabilir, canları sağ olsun. Fakat üzüldüğüm şu... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ev Sahibinin İşine Karışılmaz - B131 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Ev Sahibinin İşine Karışılmaz - B131 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayeler ile izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Numan Bin Münzir ve Mimar Sinimmar" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamünaleyküm erenler, erenlere gönül verenler, gönül verenleri sevenler, onlara laf ettirmeyenler ve dahi Serdar Abi ne zaman bize sohbet etmeyi bırakıpta eskiden olduğu gibi yeniden bir hikaye anlatacak diye bekleşenler... Niye böyle dedim? Geçen haftaki Biri Bir Gün'ün altına bir yorum yapmış, abi bize kıssa anlat, bize hikaye anlat diyor. Kıssa da değil çünkü kıssa yaşanmış bir olaya işaret ediyor ama hikaye bambaşka birşey fakat nasihatin büyüğü de asıl onlardan çıkıyor, onlardan çıkan nasihat unutulmaz oluyor... Size Ceza-i Sinimmar'ı anlatayım bu bölümde, mutlu olun. Vaktiyle İran'da bir Şah yaşamış... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Akıl İmanın Nesi Olur? - B130 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Akıl İmanın Nesi Olur? - B130 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayeler ile izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Necmeddin-i Kübra Hz. (k.s) ile Fahreddin Razî Hz.'nin (rha) buluşma hikayesini" anlatıyor. Efendim 1980'li yıllardır. Ankara'dır. Serdar Tuncer genç bir adamdır. Gerçi Serdar Tuncer hala gençtir ve hala gönlünde tarifini yaptığı şekilde adam olamamıştır. O zamanlar genç olduğunu biliyor, adam olduğunu zannediyordu. Şimdi adam olmanın öyle kolay bir şey olmayacağının farkında ama hala genç. Niye genç? Kendini genç hissettiği için, hissettiğin yaştasın... bunlardan dolayı değil! Büyüyemediğinin farkında olduğu için genç. Yaş almakla büyümek malumunuz başka şeyler. O yıllarda Serdar Tuncer bir kitap okurdu, bir sohbet dinlerdi, oradan bir şiir, bir nükte, bir cümle hoşuna giden bir şey olursa, onu ezberlemek için uğraşır dururdu. O dönemlerde ezberlediği şiirlerden birisi bugünkü programda bahsi geçecek olan zatı şeriflerden birine ait... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kötü Huylu İnsanların Sonu - B129 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kötü Huylu İnsanların Sonu - B129 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'ünde, Şeyh Sâdi Şîrâzî'nin 'Bostan' eserinden hikmet dolu bir hikaye anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Şeyh Sâdi'nin Bostan'ında anlattığı bir hadise var. O hadiseyi anlatmaya başlamadan önce size bir soru sorayım; hiç kuyu kazdınız mı? Efendim? İki türlü kuyu kazılırmış, birazdan onu da anlatacağız... Bir adam varmış. Çok zalim, gaddar, milletin elinden illallah dediği bir adam. Bu adam bir zaman bir kuyunun yanından geçerken nasıl olduysa kuyuya düşmüş. Çıkmaya imkan yok, tek başına çıkamaz. Çaresiz aşağıdan bağırıyormuş; yok mu beni kurtaracak kimse? Millet sesten tanıyor ama duymazdan geliyor... Adam tam üç gün kuyuda kalmış... Devamı videoda... Önemli not: Programdaki dua metninde “yenfâ küllü şey’in” diye ifade edilen yerin doğrusu “yefnâ küllü şey’in” olacaktır. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Çilesiz ve Aşksız Olmaz! - B128 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Çilesiz ve Aşksız Olmaz! - B128 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'de "İsmail Çetin Hocaefendinin" (k.s) hatırılarını anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamünaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi nimetin külfetsiz ele geçmeyeceğini bilenler. Her nimetin ama... Dünya nimetinin de ahiret nimetinin de Allah'a yakınlık nimetinin de irfanın da aşkın da muhabbetin de rızkın da ilmin de nimet manasına ne varsa yeryüzünde hepsi birden ille bir külfetle ele geçer. Öyle bir elim yağda bir elim balda, ara ara söylüyorum hoşuma gidiyor o ifade hem elli kuruş hem şöför mahalli hem muhtarın kızını göreyim... Olmaz. Ne kadar ekmek o kadar köfte... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ne Oldum Deme! - B127 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Ne Oldum Deme! - B127 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de " Musa a.s zamanında yaşamış İsm-i Azâm duasını bilen bir alimin" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Araf Suresi 175 ve 176. Ayet-i Celilelerde Cenab-Hak şöyle buyuruyor. Habibim. Habibim, bu ifade önemli. Bazıları Kur'an-ı Kerim'de ki Peygamber Efendimizden (s.a.v) bahsedilen ama ismi şerifinin geçmediği ayet-i celileleri tercüme ederken diyorlar ki "Ey Muhammed deki!" Ayetin başında buyruluyor ki deki eğer motomot Arapça'dan Türkçe'ye çevirecek olursak "gûl" yani de ki Allah'ı seviyorsanız diye devam ediyor ayeti celile. Fakat şöyle çeviriyorlar bunu Ey Muhammed (s.a.v) de ki. Allah Kur'an-ı Kerim'de, şimdi bizdeki ey ifadesi Arapça'da "Ya", Ya İsa var mesela Ya Musa var, Ya Nuh var. Allah-u Teala Peygamber-i İzâm'ın bahsi geçen bir kısmına ey diye hitap etmiş. Nasıl Ey Musa demiş. Ayeti celilelerin Arapçasında var aslında Ey Nuh demiş, Ey Musa demiş. Fakat Kur'an-ı Kerim'de bir defa bile Ya Muhammed aleyhissalâtu vesselam ifadesi yok. Allahü Tealâ Habibi Edibi aleyhissalâtu vesselam'a Kur'an-Mübin'de hiçbir zaman ey Muhammed diye hitap etmemiş. Bu haliyle arifler derler ki sanki Allah (c.c) Ümmet-i Muhammed'e, peygamberlerine gösterilmesi gereken edebi bu suretle öğretmek ister gibidir. Yani ben ki onun Rabbi iken, ben ki kendisinden başka ilah bulunmayan Allah iken, bu kitabı kerimde ona "ya" demiyorum, siz de demeyin. Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ava Geldi Avlandı - B126 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Ava Geldi Avlandı - B126 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'de "Allah Dostunun Evine Giren Hırsız" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: "Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı. Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme." Hz. Mevlana, ETME redifli şiirinin bir beyitinde böyle buyuruyor. Ne demek peki bu? Bir selam vereyim, merhaba diyeyim size sonra bu beyiti konuşalım sizinle. Selamünaleyküm erenler, erenlere gönül verenler, onları sevenler, laf ettirmeyenler hatta bazı hırsızlıkların hırsızlık olmadığını bilenler... Şimdi bu ne demek? Hz. Pir, o beyitte diyor ki: Ey sevgili! Senin güzelliğini seyrediyorum ve bunu senden habersiz yapıyorum. Sevgili başka bir yere bakıyormuş o sıra dönüş o da sevgilinin cemalini seyrediyor. Niye seyrediyor? Onların cemaline bakmak şifadır. Allah ehlinin yüzüne bakmak kalbe şifadır. Bakıyor ve oradan bir nispet, bir füyüzat, bir muhabbet, bir rahmet, bir bereket, bir istikamet, bir güzellik... Onu devşiriyor, aslında çalıyor. Niye çünkü habersiz yapıyor... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kudüs'ün Nöbeti Osmanlı'da - B125 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kudüs'ün Nöbeti Osmanlı'da - B125 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'de "Kudüs'te Nöbet Tutan Osmanlı Askeri" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: "Tedbîrini terk eyle takdîr Hudâ’nındır Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümânındır" Şeyh Galip Dede Hazretleri böyle buyuruyor. Sende sen yoksun diyor. İlk mısayı konuşacak olsak bahis uzar ama ikinci mısra acayip kıymetli bir ifade. Niye kıymetli? Büyükler şöyle demişler demeden önce selamünaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler, hiç olmazsa onlara laf ettirmeyenler ve dahi 'amel-i salih ne demektir' işte onu bilenler... Gelelim Galip Dede Hazretlerine... "Sen yoksun o benlikler hep vehm ü gümânındır" diyor. Urefa şöyle buyurmuşlar; insanın varlığı yoksa, yaptığı ibadet zahirde az gibi gözüksede hakikatte çoktur. Kendinden kurtulabilenin yaptığı ibadet makbul olması itibariyle hakikatte çokluk ifade eder fakat sende hala sen varsan a benim cancağzım... Ne kadar çok yaparsan yap, zahirde o çok bile olsada hakikatte pek azdır... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Balığın Yuttuğu Peygamber - B124 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Balığın Yuttuğu Peygamber - B124 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'de "Hz. Yunus (a.s)" kıssasını anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamun aleyküm erenler. Erenelere gönül verenler, onları sevenler, laf ettirmeyenler ve dahi "La İlahe İlla Ente Sübhaneke İnni Küntü Minezzalimin" duasının ne manaya geldiğini bilenler. Gelin bu hafta Biri Bir Gün'de bu duanın sahibini konuşalım. Kim o? Yunus bin Mettâ (a.s). Risalet Penah Efendimiz Ekmel-ül Taha'ya (s.a.v), Yunus (a.s)'den bahis diyor ki: " Hiç kimseye, ben Yunus'dan daha hayırlıyım demek yakışmaz." Şimdi bunu söylerken Efendimiz (s.a.v) büyük bir tevazu ve mahfiyet ile söylüyor. Buraya şerh düşmek lazım çünkü, hayır da onun yüzü suyu hürmetine yaratılmış. Hal öyle olunca O, imanımız o ki, hayırlıların en üstünüdür ama tevazu ile böyle söylüyor. Nasıl? Tıpkı, Yusuf (a.s) kıssasından bahsederken buyurdukları gibi. Efendimiz orada da şöyle diyeceklerdir; hani Yusuf (a.s) zindandadır, iki arkadaşı vardır. Birinin kurtulacağına inanır. Kurtulacağına inandığı der ki, kralın yanında beni an, unutur. Aradan seneler geçer. Kral bir rüya görür. Rüyayı kimse tabir edemez. Arkadaşının aklına Hz. Yusuf gelir.... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Gökte ve Yerde İşlenen İlk Günah - B123 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Gökte ve Yerde İşlenen İlk Günah - B123 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu haftanın Biri Bir Gün'de "Habil ve Kabil" kıssasını anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamünaleyküm erenler, erenlere gönül verenler, erenlere gönül verenleri sevenler, onlara laf ettirmeyenler hatta bu sebepten dolayı kardeşlerinden iyiye ve doğruya ve güzele dair bir nasihat duydukları vakit o nasihatın hakkını vermeye gayret edenler... Bu programda sizin için çok önemli bir hususu arz edeceğim. Hem dünyanızda hem de ahiretinizde, ebedi alemde rahat etmenize vesile olacak çok mühim bir meseleyi paylaşacağım. Bu mühim meseleyi paylaşma sebebim biraz şudur; insan sevdiğinin iyi olmasını ister, sevdiğinin kötü olmasını istemez. Ben sizi seviyorum, sizin de beni sevdiğinizi biliyorum. Özellikle son zamanlarda öyle enteresan şeylerle karşılaşıyoruz ki diyorum; ya evet Allah için sevmek herhalde böyle bir şey olsa gerek ve Cenab-ı Hakk'a niyaz ediyorum; ya Rabbi, Biri Bir Gün seyircisi beni senin rızan için sevsin, ben de onları senin rızan için seveyim... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...