MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

12 Video Bulunuyor

Bu programda yüzyıllardır anlatılan, her anlatılışta yeniden canlanan ve bir hikmete, bir inceliğe can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksınız. Serdar Tuncer, 25 yıldır ekranlarda ve sahnelerde anlattığı hikayeleri yeni bir üslup, özgün bir formla yeniden beğenimize sunuyor. “Biri Bir Gün” şimdiden bir MyMecra klasiği...

  • Kuyruk Acısı - B86 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kuyruk Acısı - B86 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Yılan ile Dost Olan Oduncunun" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi 1683 Viyana kuşatmasından sebep şu anda bulunduğumuz Polonya'nın o dönemki kralı olan Jan Sobieski'ye inceden inceye hala sitem edebilenler... Geldik Varşova'ya, arkadaşalara dedim ki Sobieski'nin mezarı nerede? Ne yapacaksın abi dediler? Gideceğim, başında durup sitem edeceğim dedim... Kuşatmışız Viyana'yı, alacağız, tarih başka türlü yazılacak içeri girdiğimiz anda... Giray Han'a güveniyoruz arkadan gelecek Lehistan ordusunu engeller diye ama Jan Sobieski iyi komutan, büyük kral... Çıkıp geliyor ve Giray Han ile aralarında ufak bir anlaşma, küçük bir ihanet, biz Viyana'dan geri dönmek zorunda kalıyoruz... Viyanayı ne kadar sevdiğimi bilenler bilir. Jan Sobieski ile bende bu Viyana acısı varken dost olabilmemiz mümkün değil. Gideceğim kabrine ona sitem edeceğim; yapılır mıydı be diyeceğim, olur muydu böyle bir şey diyeceğim... Hani anlatırlar ya adamın biri bir gün bir yılanla dost olmuş. Bak şimdi! Yılanla dost olan adamlar var... Düşünün insan dostunda bir yanlış, bir hata, bir ihanet gördüğü vakit der ki koynumuzda yılan beslemişiz arkadaş. Bu adam bırak dostundan ihanet görünce koynumda yılan beslemişim diye tarif etmeyi, bizzat yılanla dost olmuş... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Nar Bahçesi ve Padişah - B85 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Nar Bahçesi ve Padişah - B85 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Nar Bahçesi ve Padişah" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta elimde bir fincan kahveyle çıktığımı görünce abi şimdi ben bu saatte kahveyi nereden bulacağım diye düşünenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Padişahın biri bir gün vezirlerini yanına almış, sevdiği bir kaç adamı, yaz günü hava sıcak hadi demişler şöyle bi çıkıp dolaşalım... At sırtında orası senin, burası benim, ırmak kenarı, dağ, tepe, ağaç gölgesi derken sıcaktan bunalmışlar, terlemişler şöyle soğuk içecek bir şeyler aramışlar. Bakmışlar ki orada bir nar bahçesi, bahçenin içinde çok güzel bir kulübe, kulübenin önünde bir ihtiyar... Padişah bi gidelim demiş Tanrı misafiriyiz diyelim şu ihtiyar belki bize bir nar suyu ikram eder. Varmışlar gitmişler. Kapıyı çalmışlar, açmış ihtiyar. Selamın aleyküm erenler, aleyküm selam erenlere gönül verenler... İhtiyar adam Padişahı ve yanındakileri misafir etmiş. Bize bi nar suyu sıksan da içsek baba demişler, hay hay demiş ihtiyar hemen güzelce nar sularını hazırlamış, buz gibi getirmiş ikram etmiş. İçmişler nar suları Padişah bayılmış. Hemen ihtiyar bir bardak daha ikram etmiş, içmişler, teşekkür edip oradan ayrılmışlar... Padişahın aklına gelmiş, ya bu ihtiyar bir başına yaşıyordu, çoluğu çocuğu yok, bir mirasçısı yok, bu ihtiyar yarın bir gün ölüp gidecek o vakit bu nar bahçesi ne olacak, üstelik narlar da çok lezzetli acaba demiş ben bu bahçeyi satın mı alsam... İyi niyetle bile olsa böyle diyerek kalbini bozmuş... Devamı videoda.... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Balığın Karnından Çıkan Eşsiz Mücevher - B84 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Balığın Karnından Çıkan Eşsiz Mücevher - B84 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Bereketi var mı?" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. İhtiyar bir adamcağız hastalanmış yatağa düşmüş. Ahir ömrü, üç tane evladı var, evlatlarından her biri ona hizmet etmek için gayret ediyor fakat büyük abisi bakmış ki böyle olacak gibi değil diğer kardeşlerini yanına çağırmış demiş ki; isterseniz babamızın malına siz varis olun ben maldan bir şey istemiyorum onun ahir ömründeki hizmetini bana bırakın ama istemezseniz malını bana bırakın ahir ömründe onun hizmetini sizler görün. Hangisini tercih ederseniz? Galiba şöyle düşünüyor; ikiside nimet diyor. İhtiyarlığında babaya hizmet etmek de nimet, babanın evlatlarına miras olarak bırakacağı mal da nimet. mirası böyle düşündüğü için iki nimeti paylaştırıyor. Onu mu istersiniz bunu mu istersiniz? Buğday mı nefes mi? Bunun gibi... Genç kardeşler ağabeyciğim demişler; biz babamızın mirasına talibiz sende onun hizmetini gör. Hay hay demiş, memnuniyetle... Son nefesine kadar babasının bütün ihtiyacını, babasının hizmetini görmüş. Tabi diğer kardeşleri mirastan aldığı payla rahat bir şekilde yaşarken abileri biraz sıkıntı içerisinde. Bu sıkıntıdan dolayı eşi, çocukları baba sende şu mirastan bir pay alsaydın filan diyorlar... Yavrucuğum diyor bak ben başka bir devlete talip oldum, başka bir şeye niyet ettim, Allah bana başka bir hizmeti lütfetti. Bu, bilirseniz ondan daha hayırlıdır diye çocuklarına nasihat ediyor ama anlatamıyor. Bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında kendisine demişler ki... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Öyle Bir Tövbe Etti ki… - B83 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Öyle Bir Tövbe Etti ki… - B83 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. İsa ile Günahkarın" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Cenab-ı Hakk'ın Sübhanlığını hiç kimseyle paylaşmayacağını yakinen bilenler... Hani namazlarda subhane rabbiyel azim diyoruz rükuda, subhane rabbiyel ala diyoruz secdede. Orada Sübhan olan Allah'ı yüceltme gayretine düşüyoruz zikrimizle... Peki Allah-u Teala'nın Sübhan oluşu ne demek? Sübhan; eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh olan demek. Yani kendisinde herhangi bir eksik, noksan, hata, kusur diyebileceğimiz, böyle tabir edebileceğimiz herhangi bir hususiyet bulunmayan demek. Bu bir tek Allah-u Teala'ya hastır. Gayrısı böyle değildir. İnsan gençliğinde biraz daha suyu sert oluyor. Yaş ilerledikçe mevzu başkalaşıyor. Genç kardeşlerim ne dediğimi anlamaya çalışsınlar, kıdemli gençler zaten neden bahsettiğimi kendilerinden kıyasla gayet iyi bir şekilde anlıyorlardır. O suyun sert olduğu zamanlarda bir büyüğüm dedi ki; Sen neden böyle yapıyorsun? Nasıl yani efendim?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • İnsan Kendine DOST Olmalı - B82 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    İnsan Kendine DOST Olmalı - B82 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de kendisiyle dertleşiyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta hayatında bir defa bile uğradığı mekana muhabbetle bağlanabilenler... İnsan mekana bağlanır mı? Bağlanıyormuş. Bakın şu bulunduğumuz alanda en son geçen sene bir kaç program çektik, bu sene koca bir yaz geldi geçti ve biz buraya gelmedik. Sanki şuraya gelince dedim ki insan program çekmese bile vefadır diye gelir bir merhaba der. Üstünde oturduğun şu bank senin kahrını çekiyor, şu ağacın gölgesinde oturdun aranda bir irtibat kuruluyor, şu toprağa bastın, bu çamların yaprakları... Ağaç diyip geçmemek lazım. Bu da önemli. Biz nesil olarak böyleyiz; söğüt, kavak, gürgen, elma, çam, iğneli çam hepsi birden ağaç. Eski nesil böyle değildi. Bizden öncekiler bunu biliyordu. Ağaca ağaç demiyorlardı, ne ağacıysa o ağacı söylüyorlardı. Gökte uçan şeylerin cümlesi bizim için kuş, eski nesil buna da böyle demiyordu. Kuşaların bir adı vardı; sığırcığı vardı, serçesi vardı, pelikanı vardı... Bu da böyle kayıtlara geçsin. Bunu bilebilenler güzel adamlar, kıymetli adamlar... Mekan diyorduk ya insanın mekanla da arasında bir ünsiyet, bir bağ, bir rabıta, bir dostluk kuruluyor. Farkına varsın ya da varmasın. İbrahim Kalın hocaya selam olsun o çok güzel söylüyordu... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Başarının Üç Yolu - B81 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Başarının Üç Yolu - B81 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Başarılı Olabilmenin Yollarını" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlerle bir şekilde irtibat kurabilenler... Ne şekilde? Ne şekilde olursa olsun yeter ki Cenab-ı Mevla nasip etsin de adımız onların adının hizasına yazılsın. Güzel bir mekanda, güzel bir mevzuyu sizlerle paylaşmak için bu Biri Bir Gün'de birlikteyiz. Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Hani zaman zaman her birimizin şikayetlendiği, bir ihtiyaç olduğunu dile getirdiği çok mühim bir mevzu var. Diyoruz ki; Aman ha! Bir yere bir adam alınırken, bir iş için bir insan istihdam edilirken üç şeye dikkat etmek lazım. Ehliyet, liyakat, emniyet. Ya da deriz ki; liyakat mi sadakat mi? Bu konuşulur. Sadık ama liyakati olmayan insanın verdiği zararda bahsedilir, layık ama sadakati olmayan insanın verdiği zarardan bahsedilir... Bütün bunların çerçevesinde size birkaç güzel kıssa anlatarak bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Diyeceksiniz ki nedir o?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Sırtında Yüküyle Namaz Kılan Adam - B80 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Sırtında Yüküyle Namaz Kılan Adam - B80 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Namazda Sırtında Odun Taşıyan Meczup" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi namazın aradan çıkartılacak bir şey değil de ikame edilecek bir şey olduğunu bilenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Meczubun biri bir gün ezan okununca demiş ki gideyim şu camide cemaatle namaz kılayım. Vatmış camiye, abdestini almış, tam cemaat ilk sünnetleri kılmaya durdukları vakit kapıdan içeri girmiş. İçeri girmiş şaşkın gözlerle içeri bakmış. Demiş bu böyle olmaz ben gideyim. Dışarı çıkmış. Oradan bulabildiği bir yerden odunlar... Üst üste yığmış odunları, bir ipe bağlamış derken yetmemiş odunları sırtına almış onu da sıkıca bağlamış, tekrar gelmiş camiye ama nefes nefese, ayakta duracak hali yok. Tam farza durulurken yetişip arkada bir yerde Allah-u Ekber diyip cemaate uyup durmuş namaza. Fakat... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Adalet Böyle Olur! - B79 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Adalet Böyle Olur! - B79 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. Ömer ve Nûşirevan'ın Adaleti" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta söz konusu erenler olunca akıl ol ciğerimi ye diyebilenler. Bugün sizi güzel ve farklı bir mekandan selamlıyor fakir; Sembol Ocakbaşı'ndayız Ataşehir'de. Sponsorluklarıyla programımıza destek veren kıymetli dostların sadece dükkanında kebap yemek değil yanı sıra gidip onların güzel mekanını size de göstermek istedik. Hz. Ömer (r.a) zamanıdır... Hulefa-i Raşidin malumunuz her biri farklı bir hususiyetiyle temayüz ve tebarüz etmişlerdir. Hz. Osman efendimiz müeddeptir mesela, Hz. Ali efendimiz sehavet sahibidir, Hz. Ebubekir efendimizde de (r.a) sıdk daha ziyadedir. Bu şöyle anlaşılmaması gerek hani birinde adalet var diye diğer üçünde adalet yok demek değildir. Bilakis onda o öne çıkmış demektir. Yahut birinde sıdkın olması diğerinde sıdkın olmaması manasına zinhar ve asla gelmez fakat o, onunla öne çıkmıştır, onunla belirginleşmiştir. Hz. Ömer efendimiz (r.a) malumunuz olduğu üzre adaletiyle tebarüz etmiş, temayüz etmiş bir zat-ı şeriftir. Mevla şefaatlerinden mahrum eylemesin. Anlatacağım hadise Hz. Ömer (r.a) zamanında yaşanıyor... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ülkede Müslüman Bırakmadılar! - B78 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Ülkede Müslüman Bırakmadılar! - B78 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Abdülkâdir Geylâni Hazretleri ve Şeytan" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta bu gönül verme meselesinin sadece dudaktan çıkan bir sözden ibaret olmayıp erenlere gönül vermenin delilinin halinde, ahlakında erenlere benzemek olduğunu bilenler... Öyle kuru kuruya ben seviyorum erenleri olmaz. Delil sorarlar, en basit bir meselede bile bir delil ararlar. Aşkta da böyledir, erenleri sevme iddiasında da böyledir. Erenlerden birisi, Fethi Gemuhluoğlu (Allah rahmet etsin) diyor ki; 'Bizim hüznümüz yalnız Allah'adır.' Müthiş bir ifadedir. Müslümanın hüznü Allah'adır. Yani müslüman, yani Allah adamı, yani erenler ve erenlere gönül verenler öyle dünyanın teşkalesi için, meşkalesi için, lüzumsuz oldusu için, olmadısı için, kılı, tüyü için canlarını sıkmazlar, mahzun olmazlar, hüzünlenmezler, gözlerinden yaş dökülmez... Onlar ille bir şey için hüzünleneceklerse o şey ancak Allah'la irtibatlı olduğu için onları mahzun eder. Vay efendim bana niye böyle yaptı diyip mahzun olmazlar, o bana şöyle yaptı ben de ona şöyle yapacağım diyip intikam hissi biriktirmezler. Çünkü bilirler ki o his kendilerini zehirleyecektir. İntikam alacakları kişiye ulaşmadan evvel içlerinde tuttukları müddetçe kendilerine zarar verecektir... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kırklar Meclisinde 38 Gün - B77 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kırklar Meclisinde 38 Gün - B77 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Kırklar Meclisinde 38 Gün Kalan Kelâmi Efendi" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler, erenlere gönül verenler, erenlere gönül verenleri sevenler hatta ve hatta hakikatin sadece gördüklerinden ibaret olmadığını bilenler ve dahi görmediklerinin gördüklerinden ziyade hakikate yakın olduğunu müdrik olanlar... Bu ne demek? Geçen haftadan borcumuz olan hikayeyi anlattığımız vakit azcık mevzu anlaşılır. II. Selim zamanıdır... İstanbul'da müthiş bir kolera salgını var. Koleranın defi için elden gelen her şey yapılmış ama çare bulunamamış. İş Allah'a kalmış. İşler hep Allah'a kalır... Hani derler ya bazen; "işimiz Allah'a kaldı" Bütün işler Allah'a kalır zaten. Ne demek işimiz Allah'a kaldı? Her şeyi yapar, yapar, yapar, yapar baktı olmayacak işimiz Allah'a kaldı... Bu iyi bir şey değildir. Halbuki daha yola çıkarken, daha her şeyi hazırlarken bilsen ki işin Allah'a kalmıştır, Allah'a kalan iş çözülür... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hakk'ın Esrârına Talip Olan Adam - B76 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Hakk'ın Esrârına Talip Olan Adam - B76 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Kanuni Sultan Süleyman Ve Hızır (a.s)" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler, hiç olmazsa onlara laf ettirmeyenler ve dahi hakkın esrarına talip olduğunu bulmanın pek zor bir şey olduğunu bilenler... Bu ne demek? İnsan bir şeyleri ister, arzu eder. Bu dünyaya dair bir şey de olabilir, ukbaya dair bir şey de olabilir fakat bedelini ödemeye gelince iş çok az insan isteğinin arkasında durabilir. Biz isteriz ki armut piş, ağzıma düş... En ufak meseleden en girift hadiseye kadar, en küçük talepten en ulvi murada kadar her şeyin hemen oluvermesini isteriz de öyle üç kuruda beş köfte yoktur. Adetullahta böyle bir şey yok. İlle bir bedel isterler. Adamın birisi bir gün çıkmış gelmiş bir Allah dostunun huzuruna; Efendim demiş, ben Hakk'ın esrarına talibim. Bak sen :) Çok bir şey de istemiyor. Hakk'ın esrarına talibim... Efendi Hazretleri bakmış; Evladım demiş şimdi çok müsait değiliz sonra bi gel bakalım... Böyle yaparlar. Geldim, istedim, al yavrum yok. İlle bir sonrası vardır. Hani diyor ya Neşet Baba; "Dedim sende buldum halis gevheri, dedi yok bir mihenge vurmalı" İlle bir mihenge vururlar, bir tartarlar kaç kilosun bakayım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Evliya Tahammülü Böyle Olur - B75 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Evliya Tahammülü Böyle Olur - B75 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Abdülehad Nuri Hazretlerini ve Hikayelerini" anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi erenlere gönül vermenin bir bedel icap ettirdiğini bilenler hatta bi ötesini de söyleyelim, erenlerin dünyadan alem-i cemale göçmeleriyle kabirlerinin toprakta değil de aşıklarının gönlünde olduğunu bilenler... Ölüm, Şeb-i Arus... Hayatı öyle yaşayana ölüm düğün gecesi. Mübarek olsun... Öyle yaşayana mübarek olsun, öyle göçene mübarek olsun. Gelirdi Tuğrul Bey Hocam, otururdu buraya... Göçtü... Mevla mekanını cennet eylesin, derecâtını âlî eylesin, ahirette bizi beraber eylesin inşallah, burada yarım yalan mevzular orada devam etsin kaldığı yerden... Derler ki; Ehlullah kındaki bir kılıç gibidir. Vefat ettiği vakit kılıç kından çıkar. Bu sözü böyle bilirdim de bu sözün şu manaya denk düştüğünü bilmezdim; Evliya-i Kiram Hazeratı yaşarken onu sevenler kındaki kılıcı bağırlarında taşıyorlar fakat kılıç kından çıkıyor ya çıkınca bağırda saplı taşınıyormuş... Cenazede bir derviş baba Muzaffer Efendi Hazretlerini sırlamış, Safer Efendi Hazretleri sırlamış, Tuğrul Efendi Hazretlerini de sırlıyor. Dedim ki siz bilirsiniz nasıl oluyor bu işler? Baktı böyle bir halim, selim gayet vakur bir ateş düşüyor dedi. Geçiyor mu peki dedim? Geçmiyor dedi. Bi ateş düşer ve geçmez... Mevla kalanlarına, sevenlerine, bağlılarına sabr-ı cemil versin inşallah... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...