MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

12 Video Bulunuyor

Bu programda yüzyıllardır anlatılan, her anlatılışta yeniden canlanan ve bir hikmete, bir inceliğe can katan hikayelerimizden bir demet bulacaksınız. Serdar Tuncer, 25 yıldır ekranlarda ve sahnelerde anlattığı hikayeleri yeni bir üslup, özgün bir formla yeniden beğenimize sunuyor. “Biri Bir Gün” şimdiden bir MyMecra klasiği...

  • Allah’ın Soracağı Soruyu Kullara Sorma! - B94 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah’ın Soracağı Soruyu Kullara Sorma! - B94 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Koca Ragıp Paşa ile Şair Haşmet'in Tanışması" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi bir bardak suyun ağırlığının ne kadar olduğunu bilenler. Ne demek bir bardak suyun ağırlığını bilmek? Bir video seyrettim, çok hoşuma gitti. Adam ya akademisyen ya hoca ya bir seminer ya bir sınıf ders veriyor, bir şey anlatıyor... Suyu tutuyor, ne kadardır bunun ağırlığı diyor? Herkes farklı farklı cevaplar veriyor suyun ağırlığına dair... Adam diyor ki öyle değil yorulmayın. Bak bu suyu beş dakika böyle tutarsam bir şey olmaz, bir saat tutarsam kolum rahatsız olur, üç saat tutarsam kolum uyuşmaya başlar, beş saat tutarsam omzum da gider, on saat tutarsam eyvah eyvah... Suyun ağırlığı değişmez de diyor, benim onu taşımaya devam ettiğim süre onun benim vücuduma verdiği zararı değiştirir. Buradan da şöyle bir meseleye geçiyor; hayatta yaşadığınız şeyler, kızdığınız şeyler, sitem ettiğiniz, bu böyle olmamalıydı dediğiniz, huzursuz olduğunuz, rahatsız olduğunuz şeyler kafanızda ve kalbinizde taşımaya devam ederseniz ağırlaşır. Aklınıza yük olur, gönlünüze yük olur ve size zarar vermeye başlar... Bir şey yaşandı, bırak o yaşanan şey orada kalsın artık iyisiyle kötüsüyle, geceye taşıma onu, ertesi sabaha götürme, üç boyunca seni alt üst etmesin... Güzel değil mi? Bu benim pek yapamadığım bir şeydir ama gördüm dedim ki doğruya doğru. Adam doğru söylüyor, onu orada bırakmak lazım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah Kulundan Vazgeçmez - B93 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah Kulundan Vazgeçmez - B93 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Zünnûn-ı Mısrî Hazretleri ve Delikanlı" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamunaleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler. Erenlere gönül verenleri sevenler. Onlara laf ettirmeyenler ve dahi Allah'ın kulundan vazgeçmeyeceğini bilenler. Şimdi, niye başladık Biri Bir Gün'e bu ifadeyle? Selamlama, bizim klasik selamlama o tamam, baş tacı. Allah'ın kulundan vazgeçmemesi ne demek? Kul, Allah onu yaratmış, Allah'ın kulu. Allah ona nimet vermiş, ömür vermiş, rızık vermiş, evlat vermiş. An gelir gaflete düşer, nefsine uyar, hevâ hevesinin ardına kapılır, şeytanın îvâsına kapılır ve Allah'ından geçer. Kul Allah'tan geçer de Allah kulundan geçmez. Çünkü Allah merhamet sahibidir. Çünkü Allah "Rahmetim gazabımı geçti." buyurandır. Çünkü Allah kullarını affetmek için, cennetine koymak için, daha çok sevmek için bahaneler arayandır. Allah kulundan geçmez... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah'ın Hz. Ali'ye Gönderdiği 10 Nar - B92 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Allah'ın Hz. Ali'ye Gönderdiği 10 Nar - B92 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. Ali ve Nar" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta 'üslub-u beyan, ayniyle insan' sözünün ne manaya geldiğini bilenler... Üslup mühimdir. Söylerken, eylerken, kul karşısında da Allah huzurunda da üslup mühimdir. Nice şeyler vardır ki aslında kolaylıkla elde edebilecekken üslubumudaki bir yanlıştan dolayı ondan mahrum kalırız. Nice şeyler de vardır ki elde etmesi imkansız gibi görünürken bir böyle üslup güzelliği sayesinde Cenab-ı Hakk onu bize lütfediverir. Üslup, edepten bir cüzdür desek sanki yanlış bir şey söylemiş olmayız hatta üslup, konuşmanın edebe dair tarafının adıdır diye ifade etsek sanki doğru bir şey söylemiş oluruz. Edep, mühim. İlimdir üstündür demişler. Nice cahil zannedilen kişiler vardır ki muhafaza edebildiği edep sayesinde mevla onlara ihsanda bulunur. Nice ilim erbabı olduğu farz edilen kimseler de vardır ki edebe mugayir yaptıkları işler sebebiyle bildikleri dünyada belki işlerine yarar da ahirette hiçbir işlerine yaramaz. Üslup... Muzaffer Efendi Hazretlerinin bir sohbetini okudum programa gelmeden evvel, dedim ki benim bundan mutlaka bahsetmem lazım. Çünkü... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Gördü, Sordu, İman Etti! - B91 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Gördü, Sordu, İman Etti! - B91 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Ateşperest Komşu" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler ve dahi erenlerin ölmekle ölmediğini bilenler, bilebilenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Ahmed Bin Harb Hazretlerinden bahsedeceğim bugün size Biri Bir Gün'de... Onun bir komşusuyla yaşadığı enteresan bir hadise var o hadise çok hikmet barındıran bir hadise onu paylaşayım içinden de nasihatlar çıkaralım... Ahmed Bin Harb, Horasan'ın Büyük Fakih ve Şeyhlerinden. Büyük bir muhaddis. Bir takım telif eserler vermiş fakat o eserler günümüze kadar gelmemiş maalesef. Büyük bir zat-ı şerif, bir abid, bir zahid... Dermiş ki; 50 yıl ibadetle meşgul oldum. 50 yıl ibadetle meşgul oldum. 50 yıl! Geceleri uyumaz sabaha kadar otururmuş Ahmed Bin Harb Hazretleri. Efendim niye uyumuyorsunuz? Altımızda cehennem kaynıyor, üstümüzde cennet donatılıyor ben böyle bir durumda nasıl uyuyabilirim dermiş. Erkekler bunlar! 50 yıl ibadetle meşgul oldum diyor; şu üç şeyi terk etmedikçe üç şeyin lezzetini alamadım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Binlerce İnsanın İmanına Vesile Olan Genç - B90 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Binlerce İnsanın İmanına Vesile Olan Genç - B90 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Binlerce İnsanın İmanına Vesile Olan Genç" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Rabbi olanın başka bir şeye ihtiyacı olmadığını bilenler... Vaktiyle padişahın biri yaşamış... Zalim bir adam, Hakk dine inanmıyor, Allah'lık iddiasında ve tebaası da kendisini sadece padişah değil bir Rabb olarak (haşa ve muhal farz) kabul etmişler, hepsi ona inanıyor, böyle bir zaman... Padişahın bir de sihirbazı var kendisini eğlendiriyor. Sihirbaz yaşlanmış, yaşlanınca demiş ki; padişahım bana liyakatli bir genç adam bulsanız da ben onu yetiştirsem? Padişah aramış taramış, sormuş soruşturmuş güvendiklerine, inandıklarına... Bir delikanlıyı salık vermişler, o delikanlıyı sihirbaza emanet etmiş, delikanlı sihirbaza gidiyor, geliyor, ondan öğreniyor, sihir talim ediyor filan fakat delikanlının eviyle sihirbazın evinin arasındaki yol üstünde salih bir zat yaşıyor... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Padişahı Cennete Almayacağım - B89 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Padişahı Cennete Almayacağım - B89 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Padişahı Cennete Almayacağım" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta çayı sevenler ve dahi son nefesinden emin olmayanlar, son nefesinde kendi akıbetinden emin olamadığı için de bir başkasını teraziye çıkartıp tartma hususunda haddini bilenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Padişahın biri bir gün tebdil-i kıyafet yanına kölesini de almış şöyle bir şehri kolaçan etmeye çıkmış... Allah bu padişahlardan razı olsun. Tebdil-i kıyafeti de ilk kim yaptıysa Allah ondan da bin defa razı olsun. Niye? Padişahlar tebdil-i kıyafet şehrin içine çıktıkları vakit bize o kadar çok menkıbe ve kıssa birikmiş ki onlar bunu yapmasaydı biz şimdi ne anlatacaktık bilmiyorum... Padişahların tebdil-i kıyafet sokağa çıkışlarını çekiversek kıssalar tarihinden anlatacak kıssa bulamayacağız ümmet-i muhammede... Bunu ilk yapandan Allah razı olsun. Tabi devir de güzel devir kardeşim. Instagram yok, Twitter yok, Facebook yok, TikTok yok... Tebdil-i kıyafet ne demek bu arada? Kıyafet değiştirmek. Padişah, padişah kıyafetiyle çıksa salınarak o hünkarım diyecekler ve olanı olduğu gibi göremeyecek hazretim, bunun için ne yapıyor? Bi derviş kılığına giriyor, bi molla kılığına giriyor, bi tüccar kılığına giriyor. Tanınmak, bilinmek de olmadığı için halk ne ise o şekilde oluyor padişahın yanında da, hadiseyi olduğu gibi seyrediyor yani... Padişahın biri bir gün soğuk bir kış günü yanına kölesini de almış tebdil-i kıyafet şöyle bir şehri kolaçan etmeye çıkmış... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Hz. Ali’ye Verilen Büyük Sır - B88 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Hz. Ali’ye Verilen Büyük Sır - B88 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Veysel Karani Hazretlerini" anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta "Dinle neyden hikâyet etmede Ayrılıklardan şikâyet etmede Şerha şerha eylesin sinemi firâk Eyleyeyim ta şerh-i derd-i iştiyâk" rubaisinin ne manaya geldiğini azıcık fehmedebilenler... Merhaba efendim. Ney-i şerif ile başladık... Bu enteresan bir enstrüman, herhangi bir enstrüman değil. İlginç hususlar anlatılır da benim en hoşuma giden, kalbimin yattığı budur; rivayet o ki Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) Hazreti Ali Efendimize bir sır vermiş. O verdiği sırrın ne olduğunu tam bilemiyoruz, bilseydik sır olmazdı. Hazreti Ali Efendimiz malumunuz Resul-i Ekrem Efendimiz'in "Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır." diye bahsettiği zat-ı şerif. İlmin kapısı, oradan giriliyor içeri... Gerçi şunu da unutmamak lazım; Hazreti Veysel Karani... Hani, Yemen illerinde Veysel Karani... Anasından destur aldı durmadı, Kabe yollarını geçti boyladı. Geldi ol Resulu evde bulmadı, Yemen illerinde Veysel Karani." Hazreti Veysel malumunuz bir kez bile baş gözüyle Resul-i Ekrem Efendimizi (s.a.v) görmemiş, nasip olmamış. Rivayet o ki bir defasında hasta anacığına, anacığım ben bi gideyim bağrım yanıyor diyor... Bağır da taraflı yanmaz... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Delil Sorarlar! - B87 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Delil Sorarlar! - B87 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Vali, Mecusi ve Seyyide Hanımın" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler hatta ve hatta bu sevgi sebebiyle insanlara hüsn-ü zan sahibi olabilenler, insandır hata yapar diyebilenler, yaptığı hatadan ders çıkarmayı becerebilenler... Vaktiyle Peygamber soyundan bir hanım kızlarıyla beraber Semerkand şehrine göçmüşler... Nerede yaşıyorlardı, ne sebepten oraya gitmeleri gerekti bunları bilmiyoruz. Bildiğimiz, Seyyide bir hanımefendinin kız çocuklarıyla beraber Semerkand şehrine taşınmak zorunda olduğu... Şehre yeni geldikleri zaman kalacak bir yere ihtiyaçları var, namaz vakti, anne çocuklarını da alıp geçmiş mescide... Namazlarını kılmışlar fakat bilmedikleri bir şehirdeler, imkanları yok, kalacak bir yerleri yok yani ihtiyaç sahibi. Anne, çocuklarına demiş ki evlatlarım siz şöyle mescidin bir köşesinde durun, ben gidip şehrin valisine halimizi arz edeyim belki bize bir yardımı dokunur... Araya sora valiliği bulmuş, vali efendinin huzuruna çıkmış ve demiş ki efendim ben yoksul bir kimseyim, bu diyarın garibiyim. O diyarın garibi olmak enteresan bir şeydir... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kuyruk Acısı - B86 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Kuyruk Acısı - B86 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Yılan ile Dost Olan Oduncunun" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta erenlere gönül verenleri sevenler ve dahi 1683 Viyana kuşatmasından sebep şu anda bulunduğumuz Polonya'nın o dönemki kralı olan Jan Sobieski'ye inceden inceye hala sitem edebilenler... Geldik Varşova'ya, arkadaşalara dedim ki Sobieski'nin mezarı nerede? Ne yapacaksın abi dediler? Gideceğim, başında durup sitem edeceğim dedim... Kuşatmışız Viyana'yı, alacağız, tarih başka türlü yazılacak içeri girdiğimiz anda... Giray Han'a güveniyoruz arkadan gelecek Lehistan ordusunu engeller diye ama Jan Sobieski iyi komutan, büyük kral... Çıkıp geliyor ve Giray Han ile aralarında ufak bir anlaşma, küçük bir ihanet, biz Viyana'dan geri dönmek zorunda kalıyoruz... Viyanayı ne kadar sevdiğimi bilenler bilir. Jan Sobieski ile bende bu Viyana acısı varken dost olabilmemiz mümkün değil. Gideceğim kabrine ona sitem edeceğim; yapılır mıydı be diyeceğim, olur muydu böyle bir şey diyeceğim... Hani anlatırlar ya adamın biri bir gün bir yılanla dost olmuş. Bak şimdi! Yılanla dost olan adamlar var... Düşünün insan dostunda bir yanlış, bir hata, bir ihanet gördüğü vakit der ki koynumuzda yılan beslemişiz arkadaş. Bu adam bırak dostundan ihanet görünce koynumda yılan beslemişim diye tarif etmeyi, bizzat yılanla dost olmuş... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Nar Bahçesi ve Padişah - B85 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Nar Bahçesi ve Padişah - B85 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Nar Bahçesi ve Padişah" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta elimde bir fincan kahveyle çıktığımı görünce abi şimdi ben bu saatte kahveyi nereden bulacağım diye düşünenler... Hoş geldiniz, safalar getirdiniz. Padişahın biri bir gün vezirlerini yanına almış, sevdiği bir kaç adamı, yaz günü hava sıcak hadi demişler şöyle bi çıkıp dolaşalım... At sırtında orası senin, burası benim, ırmak kenarı, dağ, tepe, ağaç gölgesi derken sıcaktan bunalmışlar, terlemişler şöyle soğuk içecek bir şeyler aramışlar. Bakmışlar ki orada bir nar bahçesi, bahçenin içinde çok güzel bir kulübe, kulübenin önünde bir ihtiyar... Padişah bi gidelim demiş Tanrı misafiriyiz diyelim şu ihtiyar belki bize bir nar suyu ikram eder. Varmışlar gitmişler. Kapıyı çalmışlar, açmış ihtiyar. Selamın aleyküm erenler, aleyküm selam erenlere gönül verenler... İhtiyar adam Padişahı ve yanındakileri misafir etmiş. Bize bi nar suyu sıksan da içsek baba demişler, hay hay demiş ihtiyar hemen güzelce nar sularını hazırlamış, buz gibi getirmiş ikram etmiş. İçmişler nar suları Padişah bayılmış. Hemen ihtiyar bir bardak daha ikram etmiş, içmişler, teşekkür edip oradan ayrılmışlar... Padişahın aklına gelmiş, ya bu ihtiyar bir başına yaşıyordu, çoluğu çocuğu yok, bir mirasçısı yok, bu ihtiyar yarın bir gün ölüp gidecek o vakit bu nar bahçesi ne olacak, üstelik narlar da çok lezzetli acaba demiş ben bu bahçeyi satın mı alsam... İyi niyetle bile olsa böyle diyerek kalbini bozmuş... Devamı videoda.... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Balığın Karnından Çıkan Eşsiz Mücevher - B84 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Balığın Karnından Çıkan Eşsiz Mücevher - B84 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Bereketi var mı?" hikayesini anlatıyor. Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. İhtiyar bir adamcağız hastalanmış yatağa düşmüş. Ahir ömrü, üç tane evladı var, evlatlarından her biri ona hizmet etmek için gayret ediyor fakat büyük abisi bakmış ki böyle olacak gibi değil diğer kardeşlerini yanına çağırmış demiş ki; isterseniz babamızın malına siz varis olun ben maldan bir şey istemiyorum onun ahir ömründeki hizmetini bana bırakın ama istemezseniz malını bana bırakın ahir ömründe onun hizmetini sizler görün. Hangisini tercih ederseniz? Galiba şöyle düşünüyor; ikiside nimet diyor. İhtiyarlığında babaya hizmet etmek de nimet, babanın evlatlarına miras olarak bırakacağı mal da nimet. mirası böyle düşündüğü için iki nimeti paylaştırıyor. Onu mu istersiniz bunu mu istersiniz? Buğday mı nefes mi? Bunun gibi... Genç kardeşler ağabeyciğim demişler; biz babamızın mirasına talibiz sende onun hizmetini gör. Hay hay demiş, memnuniyetle... Son nefesine kadar babasının bütün ihtiyacını, babasının hizmetini görmüş. Tabi diğer kardeşleri mirastan aldığı payla rahat bir şekilde yaşarken abileri biraz sıkıntı içerisinde. Bu sıkıntıdan dolayı eşi, çocukları baba sende şu mirastan bir pay alsaydın filan diyorlar... Yavrucuğum diyor bak ben başka bir devlete talip oldum, başka bir şeye niyet ettim, Allah bana başka bir hizmeti lütfetti. Bu, bilirseniz ondan daha hayırlıdır diye çocuklarına nasihat ediyor ama anlatamıyor. Bir gün bir rüya görmüş. Rüyasında kendisine demişler ki... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Öyle Bir Tövbe Etti ki… - B83 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Öyle Bir Tövbe Etti ki… - B83 - Biri Bir Gün | Serdar Tuncer

    Her hafta birbirinden farklı hikayelerle izleyicilerini kıssadan hisse almaya davet eden Serdar Tuncer, bu hafta Biri Bir Gün'de "Hz. İsa ile Günahkarın" hikayesini anlatıyor... Serdar Tuncer bu bölümde başlıca şunları anlattı: Selamın aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler hatta ve hatta Cenab-ı Hakk'ın Sübhanlığını hiç kimseyle paylaşmayacağını yakinen bilenler... Hani namazlarda subhane rabbiyel azim diyoruz rükuda, subhane rabbiyel ala diyoruz secdede. Orada Sübhan olan Allah'ı yüceltme gayretine düşüyoruz zikrimizle... Peki Allah-u Teala'nın Sübhan oluşu ne demek? Sübhan; eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh olan demek. Yani kendisinde herhangi bir eksik, noksan, hata, kusur diyebileceğimiz, böyle tabir edebileceğimiz herhangi bir hususiyet bulunmayan demek. Bu bir tek Allah-u Teala'ya hastır. Gayrısı böyle değildir. İnsan gençliğinde biraz daha suyu sert oluyor. Yaş ilerledikçe mevzu başkalaşıyor. Genç kardeşlerim ne dediğimi anlamaya çalışsınlar, kıdemli gençler zaten neden bahsettiğimi kendilerinden kıyasla gayet iyi bir şekilde anlıyorlardır. O suyun sert olduğu zamanlarda bir büyüğüm dedi ki; Sen neden böyle yapıyorsun? Nasıl yani efendim?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...