MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Son33 | Orhan Karaağaç

12 Video Bulunuyor

Doğru nedir? Bugün doğruları ne kadar konuşabiliyoruz? Doğruyu duymaya ne kadar tahammülümüz var? Bu programda Orhan Karaağaç; alanının uzman isimler ile hiç bir yerde konuşulmayanları konuşuyor ve meselelerin doğrusu nedir, şeffaf bir şekilde ortaya çıkarıyor.

  • Bizde Öğretim Var, Eğitim Yok! - Halil Konakcı | SON33

    Bizde Öğretim Var, Eğitim Yok! - Halil Konakcı | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Halil Konakcı oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Gerek sosyal medyadan gelen tepkiler, gözlemleriniz, camideki vaazlarınız ya da konferanslar... Her şey bu kadar hem iyiye doğru giderken bir de toplum sosyolojisi var. Sizce bugün bizim temel eksiğimiz nedir? Bunu genç olarak sormuyorum. Bir anne baba olarakta gözlem yapalım, genç olarakta, dede olarakta... Bugün ümmet coğrafyasında temel eksik nedir?... Halil Konakcı: İslami altyapı... İşsizliğin sorunu, ahlaki dezenformasyonun sorunu, ekonomik sorunlar, siyasi sorunlar, içtimai sorunlar, dini sorunlar tamamının altyapısı, tek odak merkezi İslam düzeneği, İslami altyapı... Biz de şu sıkıntı var; öğretim var, eğitim yok. Problemimiz bu. Dikkat edin iki bin bilmem kaç eğitim ve öğretim yılı deniyor demek ki eğitim başka bir şey, öğretim başka bir şey. Biz çok güzel öğretiyoruz. Çok güzel fen öğretiyoruz, çok güzel spor öğretiyoruz, çok güzel din öğretiyoruz ama eğitim bölümünü yapamıyoruz. Ne demek bu? Biz bir insana namaz kılmayı öğretiyoruz, başını kapatması gerektiğini öğretiyoruz ama neden bunları yapması gerektiğini öğretemiyoruz. Dolayısıyla havada kalan bir kalıp oluyor bu, bizim en büyük eksiğimiz bu. Eğitim başka bir şey, öğretim başka bir şey. Biz nesillerimizi, gençlerimizi gerektiyse anne babalarımızı... Beni gençlik buluşmalarına çağırıyorlar daha çok o da gençler seviyor diye. Ben önce anne babalara konuşuyorum çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki; "Çocuklar, anne ve babanın aynasıdır." Anne babaları eğiteceğiz ki, anne baba olarak büyükler kendini eğitecek ki çocuklarına faydalı olsunlar. Yani bizim en büyük eksiğimiz ülke olarak eğitim. Hep eğitim derken eğitim sisteminden bahsetmiyorum, eğitim eksikliği... Öğretim var, eğitim yok... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kusurlu İnsan Olmayı Bilmiyoruz - Hakan Bilgin | SON33

    Kusurlu İnsan Olmayı Bilmiyoruz - Hakan Bilgin | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Tiyatro Oyuncusu Hakan Bilgin oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Abi, ilk oyunculuğa başladığınızda hocanız Aydın Üstüntaş'ın bir ahlak tarifi var... Hakan Bilgin: Ordu'da ortaokul yılları... O zamanlar okul müsameresi denilen şeylerdi işte tiyatro oyunu oynarsın sonra da liseler arası bir tiyatro festivali yapılır, o festivalde de bir sürü gruptan insanlar oynarlar. Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu Karadeniz'deki Türkiye'nin ilk şehir tiyatrosudur aslında... Orada de bir deneme sahnesi kurdular ve oradaki işte Ticaret Lisesi'nden Ahmet, Ordu Lisesi'nden Hakan, İmam Hatip'ten Mehmet falan işte öteki taraftan Ayşe, Fadime toplanıp bir oyun, Gogol'un Müfettiş'ini oynayacağız dediler. İlk profesyonel çalışmamdır bu da yani Anne, Baba, Teyze'nin haricinde hiç tanımadığım insanlara oynadığımız bir yerdir. Orada provalara başladık. Onur hoca var o yönetmenlik yapıyor, Aydın Üstüntaş genel sanat yönetmeni geliyor gidiyor provalara falan... Bir gün dedi ki; Bakın arkadaşlar burası Ordu. Küçük bir yerdir dolayısıyla hareketlerinize dikkat etmeniz lazım. Tiyatro sahnesinin üzerine çıkıp siz bir şeyin doğru olduğunu söyledikten sonra sahneden inip kendi hayatınızı yaşarken bunun tersini yaparsanız bir daha sahneye çıktığınızda size kimse inanmaz demişti. Bu o kadar enteresan bir şey ki yani şunu demedi aşağı inince sizi taşlarlar, aşağı inince size kızarlar demedi, sanat hayatıyla ilgili verilmiş en önemli bir ahlaktı. Tekrar sahneye çıktığında kimse sana inanmaz. Sanat hayatın biter dedi yani. O bence çok değerli bir söyledi. Hem o manada hem benim açımdan şöyle bir aydınlanmaydı o... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Allah’ı Başka Yerlerde Aramışım - Yaşar Alptekin | SON33

    Allah’ı Başka Yerlerde Aramışım - Yaşar Alptekin | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Yaşar Alptekin oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Yıllardır sizi bir çok sebepten duyuyoruz, takip ediyoruz, şaşırıyoruz. Bizi şaşırtıyorsunuz... Yaşar Alptekin: Bende şaşırıyorum. Orhan Karaağaç: Neye şaşırıyorsunuz? Yaşar Alptekin: Ya ben böyle bir şey söylemedim beni niye böyle anladılar diyorum ya. Ben biraz arızalıyım biraz da samimiyim. Çok mu samimi oluyorum bilmiyorum çok dar dairede konuşur gibi konuşuyorum bazen laflarım yanlış anlaşılıyor... Mesela geçenlerde bir gazete de röportaja şey dedim; Allah-u Teala kadını zarif ve asil yaratmıştır. Kadınlara iltifat ediyorum... Allah-u Teala kadını zarif ve asil yaratmıştır diyorum. Bir kadının yolda sigara içmesi fotoğrafı ucuzlatıyor dedim. Bu sinema ağzıdır. Yani fotoğraf ucuzluyor, ucuz oynadın, ucuz rol deriz biz öyle konuşuruz bu sinema ağızıdır... Fotoğrafı ucuzlatıyor dedim, yok efendim işte ben sigara içen kadın ucuz kadındır demişim. Ben öyle bir şey söylemedim ama şöyle de bir şey var ben 60 yaşındayım, bu zamana kadar hakkımda çok spekülasyonlar yapıldı hiç bir zaman kalkıpta ben öyle yapmadım falan yapmam. Zamana bırakırım ben ya. Zaman içinde doğru yanlış çıkar ortaya... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Şöförü Sakallı Diye Taksiye Binmiyordum - Mehmet Salim Öztoksoy | SON33

    Şöförü Sakallı Diye Taksiye Binmiyordum - Mehmet Salim Öztoksoy | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Mehmet Salim Öztoksoy oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Ben sizin twitter hesabınızı incelerken tweetlerinize baktığım anda ilk gördüğüm tweetiniz şu olmuştu, sabitlediğiniz tweet: Üstad Necip Fazıl'ın; "Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum, Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum." Onu yazan Salim Bey'in tam olarak ne hissettiğini merak ediyorum. Biraz böyle başlasak... Mehmet Salim Öztoksoy: Mesela şey aklıma geliyor, İstanbul'a sık sık iş için geliyorum ve taksi durduruyorum otelden çıkınca. Taksinin kapısını açıyorum bakıyorum içeride bir tane sakallı, önde de Arapça yazıyor çat kapıyı vuruyorum hadi git diyorum. Yıllar sonra Nişantaşı'nda yaşarken bir gün evden çıktım bizim evde o zaman tam Nişantaşı merkezin orada, taksi bulmakta zor olur orada neyse ben el kaldırdım bekliyorum bir tane kadın bir şey oldu taksiye binmedi taksi bana doğru geldi ondan sonra ben el kaldırdım buyur abi dedi öne oturdum. Baktım sakallı, Selamın aleyküm aleyküm selam ondan sonra... Ya abi dedi. Noldu dedim? Yahu dedi sakalımı beğenmediysen, binmiyorsan kapıyı niye çarpıyorsun dedi. Güldüm. Affet onları dedim. Abi dedi, bir şey demiyoruz da niye böyle yapıyorlar falan... Uzatmayayım. Biliyor musun dedim ben eskiden öyleydim.... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Gönül Dağı, Bizi Bize Anlatan Bir Dizi - Eser Eyüboğlu | SON33

    Gönül Dağı, Bizi Bize Anlatan Bir Dizi - Eser Eyüboğlu | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Gönül Dağı dizisinin Gedellili Selami'si Eser Eyüboğlu oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Abi, Gönül Dağı dizisi çok tuttu tabiri caizse. Maşallah, Allah artırarak devam etsin. Ben şunu sizinle konuşmak istiyorum; Gönül Dağı sizce niye çok sevildi? Toplumun hangi ihtiyacına temas etti ya da karşılık verdi? Eser Eyüboğlu: Bir kaç cümle kurmayı deneyeceğim... Tamamen kendi görüşüm, benceler bunlar... Ya çok, yıllardır şey yapılıyor genelde böyle daha çok entrikalar, çarpık ilişkiler, garip şeyler böyle ne olacak acaba şimdi diye merak ettiğimiz ama aslında bize üzerimizde çok olumlu etkiler bırakmayan işler izledik daha çok ya da mesela kesici, delici aletler falan, patlamalar, çatışmalar falan gibi şeyler de çok izledik yani bunlar aslında insan doğasına çok uygun şeyler değil diye düşünüyorum ben yani bunlar üzerimizde olumsuz tesirler bırakıyorlar. Evet, merak ediyorsun belki heyecanla izliyorsun falan ama bi kalabalık yaratıyor, ruhsal olarak duygularına çok iyi gelen şeyler değil insanların böyle şeylere temas etmesi bence... Ve bizi çok anlatmıyor aslında bence... Şimdi insanlar onlara, onları anlatan bir şeyi izliyorlar diye düşünüyorum. Kendileriyle, kendi hayatlarındaki hikayelerle özdeşleştirebildikleri hikayelere temas ediyorlar. Hep birlik olmayı, omuz omuza olmayı görüyorlar. Bunlar var hala Anadolu'da, köylerde falan ama biz büyük şehirlerde özellikle böyle metropollerde yaşayan insanlar hayat derdine düşüp çok unuttuk o tarafı... Tekrar onları hatırlatıyoruz. Yani insanların toprağa muhtaç canlılar olduğunu düşünüyorum... Toprakla bağı kesilen insanın mutlu olmadığını düşünüyorum... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ben Ters Gidiyormuşum. Kafam Düzeldi, Her Şey Düzeldi! - Arda Kural | SON33

    Ben Ters Gidiyormuşum. Kafam Düzeldi, Her Şey Düzeldi! - Arda Kural | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Oyuncu Arda Kural oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Telefon niye kullanmıyorsunuz? Arda Kural: Telefon kullanmıyorum çünkü ne bileyim onun tarifi ne olur; Telefon kullanmamak özgürlük, biraz rahatlık falan ama tabiki kullanmakta özgürlük yani esas iletişimde özgürlüktür, doğrusu odur. böyle daha tutsak oluyor yani telefon kullanmayında daha bağlı oluyorsun ama alacağım bi telefon, kullanacağım tabiki işime geri dönüyorum sonuçta... Orhan Karaağaç: Şunu soracağım abi bi şey merak ediyorum; Biz sizin dizilerinizle büyüdük. Arada yaklaşık bi 15 sene kendinizi geri çektiniz, bizde gösteri dünyasının bir mensubu olarak ya nerede bu Arda Kural sorusunu sorsakta demekki çok güçlü sormadık. 15 sene sonra 2.5 aydır tekrar sizi ekran, ekran görüyoruz abi. Bu güzel, devam edin... 15 sene önce reyting aldığım zamanda herkes peşimdeydi, 15 sene kendimi geri çektim kimse çok şey yapmadı, şimdi 2.5 aydır tekrar peşimde koşuyorsunuz diyip bu gösteri dünyasının ne kadar yalan olduğunu bir kez daha fark ettiniz mi? Sanki sizi ihmal ettik gibi... Arda Kural: Yoo, öyle değil. Ben kendim gittim. Yani ben çok asabi bir tipimdir. Çektim, gittim. Seyirciyle aşık atılmaz işte anladın mı? Halk o, istediğini söyleyecek, sevecek, sevmiyorum seni falan da diyecek, soğuduk da diyecek uğraşacak falan... Orhan Karaağaç: Siz niye gittiniz abi?... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kadın ve Erkek Rakip Değildir - Hatice Kübra Tongar | SON33

    Kadın ve Erkek Rakip Değildir - Hatice Kübra Tongar | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Uzman Aile Danışmanı Hatice Kübra Tongar oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Ben tebrik ediyorum sizi evvel emirde çünkü sizin yapmış olduğunuz işleri takip eden birisiyim. Sosyolojik olarak bu toplumun ileride nereye gideceğini de merak ettiğim için özellikle sizin üzerinizden bazı şeyleri okumaya çalışıyorum. Kitaplarınız, yapmış olduğunuz YouTube programları, Instagram'da paylaşımlarınız... Bi kere gayretiniz için gerçekten tebrik ediyorum sizi bence güzel bir örneklik teşkil ediyorsunuz her şeyden önce. Şunu merak ediyorum ilk olarak bunu soracağım; Hatice Kübra Tongar, bundan 10 sene sonrası için nasıl bir toplum modeli öngörüyor? Ümit var mı yoksa birazcık... Hatice Kübra Tongar: İnanılmaz ümitvârım, inanılmaz ümitvârım! Ben genel böyle hani hep şey vardır ya insanın çocukluğunu güzellemesi; ah çocukluk yıllarımızda ne kadar güzeldi, vefa vardı kaldı mı şimdi, eskiden şöyle şeyler vardı kaldı mı şimdi... Ben hiç öyle düşünmüyorum açıkçası. Bence her zaman iyi insanlar ve kötü insanlar vardı. Her zaman doğruyu yapanlar, yanlışı yapanlar, doğruda ısrarcı olmaya çalışanlar, yanlışta ısrarcı olmaya çalışanlar vardı şu an sadece bazı şeyleri çok daha fazla ve çabuk duyuyor olabiliriz medyanın geldiği nokta sebebiyle. Tek değişen şey bence bu. Ben ümitvârlığımı şuradan besliyorum: yıllardır seminerler yapıyorum Türkiye'nin dört bir tarafında. Gitmediğim şehir herhalde kalmamıştır ve her seminere başlarken şunu diyorum oraya gelen anne, babalara; şu salonu doldurmuş olmanıza hiç şahsıma alınmıyorum, siz çocuklarını önemseyen, bunun için bir şeyler yapmak isteyen, aile hayatının ne kadar önemli olduğunu fark eden, burada tökezlediğimiz yerlerin ne kadar benzediğini fark eden ve bu konuda hani bir şey daha öğreneyim ve ben bu konuda biraz daha gayretli olayım niyetiyle gelmiş olduğunuzu düşünüyorum yoksa düşünsenizi Cumartesi günü, Pazar günü hava mis gibi çiçek gibi geliyorsunuz siz bir yerlerde gezmek, başka şeyler yapmak varken geliyorsunuz bir salonda oturuyorsunuz saatlerce bir şey alayım diye... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Tamamlanmak İçin Eksiğini Görmen Lazım - Serdar Tuncer | SON33

    Tamamlanmak İçin Eksiğini Görmen Lazım - Serdar Tuncer | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Serdar Tuncer oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu: Orhan Karaağaç: Abi yakın dönemi baz alarak bir şey sormak istiyorum. Dün Sinop'taydınız. Bugün uçağınız bir kaç saat rötar yaptı. Dün giderken çok ciddi bir meşakkat, bugün araba içerisinde TRT ile bi Zoom toplantısı yapmak zorunda kaldınız. MyMecra'da zaten işler başından aşkın filan... Benim aklıma şey geliyor, günün sonunda Serdar Abi şunu diyor mu? "Bu kadar uğraşmaya değer mi?" Serdar Tuncer: Soruyorum. Dün sordum hatta. Değer! Sahneye çıkacağım, çıkmadan evvel hani özgeçmiş okunuyor şunu yaptı, bunu yaptı, öbürünü yaptı, berikini yaptı... Bende perdenin arkasında dikiliyorum. Şimdi sunucu bunları okuyor, okurken kendi kendime dedim ki, "Bayağı bir şeyler yapmışsın Serdar Tuncer. Sonra döndüm kendim kendime dedi ki; bütün bunlar Allah için değilse ne işe yarar Serdar Tuncer! Yani eğer bunlar Allah içinse, bir ahiret akçesi olacak tarafı varsa koşturmakta bir şey değil, yorgunlukta bir şey değil, meşakkatte bir şey değil bunların hiç bir zararı yok, hiç bir mahsuru yok ama Allah için değil, dünya için koşuyorsak, gidince yanımızda götürmeyeceksek bu kadar meşakkatin işini, hasılasını o zaman da beş para etmez, hiç bir işe yaramaz! Soru neydi? Orhan Karaağaç: Bu kadar meşakkate değer mi? Serdar Tuncer: Allah içinse değer, değilse değmez. Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Çocuk Eğitimi Eş Ararken Başlar - Mine İzgi | SON33

    Çocuk Eğitimi Eş Ararken Başlar - Mine İzgi | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Yazar Mine İzgi oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Kitabınız hayırlı olsun. Mine İzgi: Allah razı olsun. Orhan Karaağaç: Annenin Fırat Yolculuğu Mine İzgi: Evet Orhan Karaağaç: Niye Fırat Yolculuğu diye isimlendirdiniz? Mine İzgi: Güzel, Allah razı olsun. Hayat bir yolculuk değil mi zaten… Orhan Karaağaç: Yani mesela şey de olabilirdi bu; Anneliğin Altın Kuralları ya da Anne Olma Sanatı, Altı Adımda başarılı anne olma… Oysa siz Annenin Fırat Yolculuğu koymuşsunuz. Niye? Mine İzgi: Neden fıtrat? Önce bir yolculuk hikayesinden başlamam gerekirse hayat bir yolculuk zaten. Bu hayat yolculuğu içerisinde de biz bu dünyaya bir şekilde geliyoruz, teşrif ediyoruz dünyaya. Çocuk olarak geliyoruz, bebek olarak geliyoruz dünyaya… Peki gelişimizi bize haber veren ne? Kur’an ve sünnete bakıyoruz tertemiz bir fıtratla dünyaya geldiğimiz… Yani biz kodlanmış olarak geliyoruz dünyaya. Bu kodlanmışlıkla anne ne yapıyor acaba? Annenin buradaki işlevselliği ne? Şimdi bir bebeği suyun üstüne bırakırsanız (ki görüyorsunuz videolarda falan) ne yapar o bebek? Suyun üstünde kalır. Annenin babanın görevi o çocuğa suyun üstünde kalmasını öğretmek değil çünkü onun fıtratında var zaten suyun üstünde durma. Sizim fıtri bir anne olmanı, fıtri bir baba olmanız gerekiyor. Suyun üstünde duran çocuğa sadece kulaç atmasını öğreteceksiniz, suyun üstünde durmasını değil… Devamı videoda… Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • MusCar'da Ciddi Bir Savaş Var  - Mustafa Akan | SON33

    MusCar'da Ciddi Bir Savaş Var - Mustafa Akan | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Mustafa Akan nam-ı diğer (MusCar) oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Hatta geçen Adem'de bunu konuştuk programda... Şimdi Adem gazetecilerle, başka başka devlet erkanıyla röportajlar yapıyor. Ben dedim ki ya gençlerin sanki başka bir dünyası var ve başka bir şey talep ediyorlar. Niye? Çünkü yukarıdan aşağı sıraladığı... Mustafa Akan: Başladık mı abi bu arada? :) Orhan Karaağaç: Başlamış olabiliriz... :) Yukarıdan aşağı onun YouTube listesini sıralayınca en çok izlenenlerde bir Kafalar, iki MusCar, üç gazeteciler falan diye devam ediyor... Dedim ki demek ki dijital izleyicinin başka bir talebi var. Bak şimdi çok ilginç bir şey çıkıyor ortaya, senin bu kadar ilgi görmen haklı ilgidir de çünkü altını dolduruyorsun zaten ve mesela takip ettikçe öğreniyoruz sen bire bir yaşıyorsun konferanslar vermeye, söyleşilere gidiyorsun artık böyle bir şey olmaya başladı, işte katılmış olduğun dijital içerikler çok izleniyor, işte Instagram sayfasında çok takip ediyorsun filan filan... Günün sonunda ben sana şöyle bir şey sormak isterim; Mustafa neyi doğru yaptı da bunlar olmaya başladı? Mustafa Akan: Abi şöyle anlatayım... Dün Doğuş Üniversitesindeydim ya ben öyle konferans vermek, söyleşilere katılmak ilk etapta şunu düşünmüştüm benim haddime göre değil bu işler, hadsizlik yapmak istemedim aslında ilk etapta. Çok talep geldi sonra bi gün (NaletBebe) Ömer Abi ile oturuyoruz gece 22:00 falan dükkanda oturuyoruz bir anda 4-5 kişi içeri girdi, genç üniversite öğrencisi. Abi dediler biz mail attık, yazdık cevap alamadık vesaire... Biz dediler İstanbul Teknik Üniversitesinden geliyoruz, benim iş yerimin 100 metre yukarısında. Abi dediler biz çok istiyoruz. Ömer Abi gelin dedi, oturun misafir ettik filan... Tamam dedi geliyoruz önümüzdeki hafta Ömer Abi sonra çocuklar gitti, dedim ya Ömer Abi geliyoruz dedin de abi yani sen dedim yaparsın da ben dedim ne bileyim, çok dedim hazır hissetmiyorum bu işlerde kendimi filan... Ya saçmalama dedi. Gideceğiz, burada kendi aramızda yaptığımız sohbeti orada yapacağız dedi. Peki abi dedim, gittik... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Muhalefet Medya Konusunda İktidardan Daha Baskıcı - Adem Metan | SON33

    Muhalefet Medya Konusunda İktidardan Daha Baskıcı - Adem Metan | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son 33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son 33’ün bu haftaki konuğu Adem Metan oldu. Son 33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Adem Metan profili diye bir profil var Türkiye'de bence güzel de bir çizgide ilerliyor... Adem Metan: Kime göre? Neye göre? :) Orhan Karaağaç: Genele göre. Türkiye'de bu kadar taraf ile bu kadar irtibatlı olabilmek zor değil mi? Adem Metan: Ya abi çok zor. Kendini sürekli anlatman gerekiyor, tanıştığın görüştüğün insanların aklında bir dönem böyle acabalar oluşuyor, işte ilk diyaloglarda adam hemen seni şöyle bi stolk yapıyor bakıyor bunun şununla da arası iyi, bununla da arası iyi falan filan... Bizim tabi şöyle bu dünlük ya da bugünlük bir konu değil aslında, bu 15-20 yıllık bir konu... Ben yaklaşık 16-17 yıldır medya sektöründeyim. 13 yıl bir radyo yayını geçmişim var yani... Mesela çok ilginç bir şey söyleyeyim 2019 seçimlerinin ne kadar sert geçtiğini biliyoruz değil mi? Her kesim açısından, her taraf açısından... Ben 2019 seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'nu konuk aldım mesela kimse bilmiyor bunları... Radyo o dönem bu kadar yani göz önünde olmadığı için tabi adam şimdi şöyle diyor ya bugün tweet attığın zaman aa bak buraya şirin gözükmek istiyor falan diyor... Daha ilginç bir şey söyleyeyim ben 2014 yılında Fatih Portakal'ı konuk almıştım Karadeniz Fm'deydim o zaman... Ben şuna inanıyorum, biraz önce çok güzel bir yere değindin toplumun her noktasında uç kesimler var fakat toplumun her siyasi görüşünde makul olan insanların sayısı günden güne artıyor... Kapalı bir avuca merhaba yapamazsın, avuçlarını açacaksın. Bizim zaten dinimizin bize emrettiği şey bu ya. Müslüman müslümana 3 günden fazla küs kalmamalı diyor öyle değil mi? Dolayısıyla fikirler ayrı olabilir, düşünceler ayrı olabilir ben bir siyasi partiyi destekliyorum, sen farklı bir siyasi partiyi destekliyorsun diye bizim seninle ortak noktada buluşamamamız gibi bir şey söz konusu olmaması lazım... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Bu Ülkenin Nefesi Tüm Dünyaya Lazım - Ali Nuri Türkoğlu | SON33

    Bu Ülkenin Nefesi Tüm Dünyaya Lazım - Ali Nuri Türkoğlu | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son33’ün bu haftaki konuğu Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu oldu. Son33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Bir soru soracağım abi, bu soruyu madden de ve manen de soruyorum; Kadim geleneğimizi de baz alarak düne göre bugün sanat icra etmek daha mı kolay daha mı zor? Ali Nuri Türkoğlu: Hmm. Tabiki daha zor çünkü yine Savaş Barkçin hocamın sevdiğim bir kitabından alıntıyla söyleyeyim; Bir maliyede, Dışişleri'nde işte hariciyede öğlen saatinde, mola saatinde Tanbur sesleri duyabiliyordunuz diyor tarif ederken... Ben de Üsküdar'da oturuyorum, Üsküdar'da mukim biri olarak bir yokuştan aşağı inerken bi gün Ney duydum yani ama biliyorum ki o hayali bir şeydi, hayali bir pencereden süzülen Ney'i duydum... Şimdi, sürekli hayatında bu enstrümanlarla, hem gerçek enstrümanlarla, hem de manevi enstrümanlarla yaşayan birinin sanat üretmesi içtin bile değil zaten herkes bir kaç dil konuşuyor toplumumuzda 100 yıl evvel ve en az çalan bir enstrüman çalıyor yani adam zaten sanatın her gün içinde ve adam kapı gıcırtısından beste yapabiliyor yani... Bugün bu kadar çok mecra varken (tam da MyMecra'dayken) söyleyeyim farkını ortaya koymak, MyMecra ne güzel bir yer olmuş ki bi fark... çünkü bu kadar cafcaflı bir ortamda, bu kadar kalabalıkta, bu kadar oyuncaklı bir alemde farkını ortaya koyabilecek şeylere ihtiyaç var. Sanatın da güme gittiği, arada bi üretici varsa onun da görülemediği bir kalabalıktan bahsediyorum. Bugün daha zor bence... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...