MyMecra
Beraber Yürüyelim / Bizi Takip Edin

Son33 | Orhan Karaağaç

12 Video Bulunuyor

Doğru nedir? Bugün doğruları ne kadar konuşabiliyoruz? Doğruyu duymaya ne kadar tahammülümüz var? Bu programda Orhan Karaağaç; alanının uzman isimler ile hiç bir yerde konuşulmayanları konuşuyor ve meselelerin doğrusu nedir, şeffaf bir şekilde ortaya çıkarıyor.

  • ShiftDelete'i Başkasının Bilgisayarından Kurdum - Hakkı Alkan | SON33

    ShiftDelete'i Başkasının Bilgisayarından Kurdum - Hakkı Alkan | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son33’ün bu haftaki konuğu ShiftDelete'in Kurucusu 'Hakkı Alkan' oldu. Son33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Abi ben sana şimdi şöyle bir şey soracağım. Dünyada Iphone yeni bir ürün çıkartıyor, hatta biraz daha somutlaştıralım Iphone 12'yi çıkartıyor, insanlar sıra bekleme hayali kurarken Iphone 12'yi size yolluyor ve diyor ki ürünü tanıt? Hakkı Alkan: Bak hiç bir yerde paylaşmadım ilk defa burada paylaşayım, şu masanın üzerinde Iphone 13 var. Dersek inanırlar :) Orhan Karaağaç: Bi dakika, var mı öyle bir şey abi ya? :) Hakkı Alkan: Yok yok. 12 Pro Max o. Ya şimdi bu algı, bu algı nasıl oluştu? Teknolojide yeni bir şey çıkarsa bu Hakkı abide vardır algısı. Ben teknolojiyi çok seviyorum, aşırı seviyorum. Mesela yine hiç bir yerde anlatmadığım bir şey var, burada anlatayım. Ben bir teknoloji sitesinin kurucusuyum, ben bu teknoloji sitesini başkasının bilgisayarında kurdum. Yani benim bilgisayarım yaklaşık 25 yaşımdan sonra oldu. Yani teknolojiyi seviyorum, kullanmayı seviyorum, her bir teknolojinin gelişimine şahit olmak beni çok mutlu ediyor bu durumu anlatmayı da seviyorum, anlattığım zaman insanlar bunu günlük hayatına tatbik ediyorlar, eğlence miktarı artabiliyor, verimlilik miktarı artabiliyor, işlerini daha kolay yapabiliyorlar bunun için ben çalışıyorum çalışırken de bilmiyorum burçlarla da alakası olabilir ben akrep burcuyum hırs benim için hayatın merkezinde olan bir şey. Yani hep böyle zirveye oynayayım böyle bir talebim var. Orhan Karaağaç: Buradan bir soru sorabilir miyim? Şimdi Hakkı Alkan'ın ShiftDelete diye bir YouTube kanalı var ve bir internet sitesi platformu var bunu da ilk defa söylediniz ki bir başkasının bilgisayarında açılmış bir platform ama geldiği yer itibariyle sadece YouTube'u baz alırsak yaklaşık 1.6 milyon takipçisi var. Hırs dediniz ya, bu hırsın sonucu mudur? Hakkı Alkan: Şimdi 1.6 milyon geldin geldin de bu muydu diyenler olabilir bizim YouTube'daki izleyicilerimiz çok acımasız doğal olarak. Şimdi şöyle günlük en çok izlenen teknoloji YouTube kanalının kurucusu var şu an ekranda. En yakın rakibimizin 2.5 katıyız, 3'ncünün 5 katıyız, geri kalanları toplasan bizim kadar yapıyor, günlük izlenme rakamlarından bahsediyorum... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Toprağımız İşgal Altında Ama Kalbimiz Asla! - Yahya Abuznaid | SON33

    Toprağımız İşgal Altında Ama Kalbimiz Asla! - Yahya Abuznaid | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son33’ün bu haftaki konuğu Kudüslü bir genç Yahya Abuznaid oldu. Son33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Yahya, seni tebrik ediyorum öncelikle. Niye tebrik ediyorum? Tüm dünyaya İsrail'in zulmünü Kudüs'ten yapmış olduğun canlı yayınlarıyla duyurdun. Bu sebepten kutluyorum, Allah razı olsun... Yahya Abuznaid: Eyvallah, cümlemizden inşallah. Vazifemizi yaptık yani elimden geldiği kadar aslında yapmaya çalıştım çünkü şöyle aslında ben bi baktım maalesef canlı yayın yapan arkadaşlarımız Arapça konuşuyorlar ben de Türkçe biliyorum diye kendimize biraz kızdım yani ben niye o zaman aktarmayayım ki yani. Ben aslında önceden paylaşıyordum ama maalesef o kadar ses ulaşmadı Türkiye'ye ama son olaylarda elhamdülillah o ses ulaştı, sadece Türkiye'ye değil gerçekten Hollanda'daki, Almanya'daki yaşayan insanlara ulaştı Allah'a şükür o yüzden elhamdülillah diyelim. İnşallah her zaman Kudüs'ün sesi olabiliriz... Orhan Karaağaç: Eyvallah. Şimdi, senin kendi hikayene gireceğiz yani Yahya kimdir sorusunun cevabını geniş çaplı ben de merak ediyorum ama biz seni şöyle hani canlı yayınlardan ve o telaşlı anlardaki halinden de bildiğimiz için biraz o meselelere de girmek isterim. Şuna katılır mısın bilmiyorum ama mesela bu sene İsrail'in Kudüs'e saldırması, o zulmün diğer senelerden farkı biraz da şu oldu bu sene Kudüslü gençler ya da sen özelinde de dünyaya bunu bir şekilde duyurabildiniz. Hani daha evvelinde bir başka ülke haberini yapacaktı yaparsa anca o şekilde duyulurdu. Bu sene siz belki kendi imkanlarınızla bunu duyurdunuz zannediyorum bu İsrail için de ilk defa oldu yani kendi yaptıkları zulmü dünyanın bi anda hemen haberdar olması onlarada bir sürpriz oldu galiba... Yahya Abuznaid: Ya katılıyorum aslında size çünkü şöyle genelde zaten özellikle Avrupa'daki medyalarda işgalci İsrail kendini masum gösteriyor her zaman, her sene de böyle yapmaya çalışıyor eski fotoğrafları, eski videoları alıyor ve şimdiki zamanı gösteriyor. Filistinliler terörist, Filistinliler bize saldırıyor o algı var şimdi Avrupa'da işte ama biz bunu yaptığımız zaman aslında gerçekleri yansıtmaya çalıştığımız zaman onların çok zoruna gidiyor çünkü hakikati gösteriyoruz biz, onların gerçek yüzünü göstermeye çalışıyoruz o yüzden gerçekten bir fark olmuş, büyük bir etkisi var bunu kesin kabul ediyoruz... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ertesi Gün Bir Belediye Çalışanından Özür Diledim - Alinur Aktaş | SON33

    Ertesi Gün Bir Belediye Çalışanından Özür Diledim - Alinur Aktaş | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son33’ün bu haftaki konuğu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş oldu. Son33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Ramazan-ı Şerif'te yetimlerle böyle bir mektuplaşma durumunuz oldu? Bu bizi takip ederken de bir taraftan gönlümüze ne güzel dedirten ve aynı zamanda hüzünde çöktüren bir mevzuuydu... Burada direk muhatabını bulmuşken sormak isterim. O yetimlerle mektuplaşma fikri, o hadiseler yaşanırken neler oldu ve sizi en etkileyen mektup hangisiydi? Bunu konuşmak isteriz... Alinur Aktaş: Orhan'cım şöyle bir şey söyleyeyim. Ben 12 yaşımda babamı kaybettim. 3 ablam olduğu için de 3. ablam evlenmek üzereydi hatta düğünü bir kaç ay geciktirdik. Dolayısıyla 12 yaşımda annemle yalnız kaldım ve ben baba lafına hiç alışkın değilim. Rahmetli kayınpederim yani evlilikten vefatına kadar 17-18 yıl birbirimizi gördük, muhatap olduk ama ben 17-18 kere baba dememişimdir kendisine. Hanıma bir gün dedim ki babana İbrahim Bey desem olur mu dedim? Saçmalama ya dedi, olur mu öyle şey dedi ya, ya soğuk bir şey İbrahim Bey dedi. Çünkü mahalledeki arkadaşlarım baba derlerdi içim parçalanırdı, bir köşeye çekilip ağlardım. Baba lafına çok alışkın değilim o manada. He maddi bir problemimiz yok Allah'a hamd olsun Rahmetli babam çok şey bıraktı ama işte o baba eksikliği Allah kimseye vermesin... Yetimlik o manada farklı Peygamber efendimizin de yetimlerle alakalı çok özel tavsiyeleri var, hadisleri var... Ya dedim ki bütün yetim çocuklara mektup yazalım. İstesinler dedim ya arkadaşlara bilgisayar istesin, telefon istesin, mahallesine para gitsin... Ve bu mektupların çoğunu okumaya çalıştım ki covid sürecinden yeni çıkmış olmama rağmen aldım onları tek tek okudum. Dedim Alinur abiniz olarak size soruyorum söyler misiniz, ne istersiniz? Benden bir şey isteyin? Bisiklet isteyen olmuş, kitaplar isteyen olmuş, bilgisayar isteyen olmuş, telefon isteyen olmuş, hiç hayatımda tatile gitmedim beni 2 güncük tatile gönderir misiniz diyen olmuş... Bir kızımız çok etkiledi beni... Devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Öyle Zor Bir Dönem Geçirdim ki - Fatma Şahin | SON33

    Öyle Zor Bir Dönem Geçirdim ki - Fatma Şahin | SON33

    Orhan Karaağaç'ın hazırlayıp sunduğu "Son33" programının bu haftaki konuğu Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin oldu. Orhan Karaağaç sordu, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin cevapladı. Son33'ün bu haftaki bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Uzun yıllardır siyasettesiniz, hatta Ak Parti'nin kurucularındansınız... Ben aslında siyaseten değil de özelden bir soru sormak isterim. Çocuklarınız bu duruma ne diyor artık? Fatma Şahin: Çocukken çok şikayet ediyorlardı ama artık onlar da büyüdüler, kızım ticari dijital marketing üzerinde mastırını yaptı, oğlum hukuku bitirdi kendi ofisini açtı şimdi şey diyorlar; bu kadar çok çile çektik, seni hiç görmedik fakat bu kadar çektiğimiz fedakarlığın sonunda n'oldu ya baktığımız zaman senin isminin üzerinden diyorlar büyük bir sevgi var, saygı var bizde bu çektiğimiz fedakarlığın karşısında bunun oluşmasından ziyadesiyle mutluyuz, buna değdi diyorlar şu anda... Orhan Karaağaç: Peki, o günlere dair gerek onlar açısından, gerek sizin açınızdan keşke dediğiniz zamanlar oluyor mu? Fatma Şahin: Özel sektör mü? Siyasetten önce de çok yoğun çalıştım ben. Üniversiteyi bitirdik geldik, çok büyük bir holdingde mühendis olarak başladık. Oradaki serüvenimde çok zor bir serüvendi... Eşimle orada tanıştım, iki çocuğum oldu... Sonra annem rahmetlinin çocuklarıma bakmasıyla biraz rahatlayan bir sistem... Çocuklarla alakalı kısımda tabi özellikle kızım mesela anne dediği zaman anneanneye de anne diyordu ikimizde aynı anda bakıyorduk çünkü çocuk sürekli anneanne ile beraber kalınca anne diyordu... Orhan Karaağaç: Karşımda bir anne oturuyor ve söyleyecekleriniz muhakkak hanımefendilere dokunacaktır... Annelik dediğimiz şeyi tam olarak nasıl tanımlar Fatma Şahin? Fatma Şahin: Sevgi, fedakarlık yani ben çocuklarla mutlaka arkadaş olmak gerektiğini düşünüyorum. Onlarla her şeyi konuşmak gerektiğini düşünüyorum ve günün sonunda sürekli sevgi diliyle üstenci, öğretici bir dilin hiçbir faydası olmadığını, onların size her şeyi paylaşacağı ve o sevgi ve muhabbet ortamını hiç kaçırmamak gerektiğini düşünüyorum zaten onu yakaladığınızda sorun kendiliğinden çözülüyor, onu yakalamadığınız zaman da her şey sorun oluyor... Devamı videomuzda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ben Tahsin Paşa'yı Oynamadım, Yaşadım - Bahadır Yenişehirlioğlu | SON33

    Ben Tahsin Paşa'yı Oynamadım, Yaşadım - Bahadır Yenişehirlioğlu | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son33’ün bu haftaki konuğu Bahadır Yenişehirlioğlu oldu. Son33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Dizi bitiyor? Bahadır Yenişehirlioğlu: Bitiyor. Bitmesin mi artık canım? Orhan Karaağaç: Bitsin mi? Bahadır Yenişehirlioğlu: E yani 5 sezon. Biz 154. Bölümde bitireceğiz. Payitaht gibi bir dizi yani çok spesifik bir konu Abdülhamid… Türkiye’nin yüzde ellisinin reddettiği, yüzde ellisinin kabul ettiği bir proje. Sonu belli olan bir proje. Bir filmin sonunu biliyorsan, bir romanın sonunu biliyorsan okumak ve seyretmek istemezsin, birisi bize bir şey söylediği zaman aman aman sonunu söyleme deriz, sonu bilinen bir hikaye… Abdülhamid Han gibi Yıldız Sarayı’ndan çıkmamış ama Osmanlı’nın çöküş yılı, her şeyin bozulduğu bir dönem yani yüzleşmek istemediğimiz bir dönem. Diğer projeler gibi yükseliş değil yani ilk başlangıcımız değil, at sırtında koşturduğumuz, cenk ettiğimiz o güçlü alanlar değil, yıkılış yani kara delik oluşmuş bütün her şeyi içine alıyor. İnsanlar bozulmuş, kurumlar bozulmuş, sistem bozulmuş, Osmanlı arzu ettiği refleksi gösterememiş, sanayi devrimini oluşturamamış kara delik gibi içeri kapanıyor biz bunu anlatıyoruz. Böylesine dezavantajlı bir projeyi 5 sezondur Allah nasip ederse 154. Bölüme kadar çekiyorsak çok iyi bir iş yapmışız demektir… Orhan Karaağaç: Bu kadar zorluk içinde, bu kadar olmazlar yan yana gelmesine rağmen karşımda Tahsin Paşa’ya çok iyi bir ruh vermiş bir kişi oturuyor. Bunu nasıl başardınız? Bahadır Yenişehirlioğlu: Bu proje neticede yani hiçbir şey tek başına başarılı olmaz, bu bir ekip çalışması. Dizi dediğiniz zaman bir çok parametresi var yani pek çok doğrunun, pek çok iyinin bir araya gelmesi lazım bu Puzzle gibi yani bütün parçalar yerine oturacak eğer parçalar yerine oturmuyorsa arzu ettiğimiz tablo ortaya çıkmaz. Şunu kastediyorum, Cast’ı çok iyi yapılmış bir proje. Hangi aktör, hangi aktris neyi oynayacak, alanı ne olacak? Bu aslında cast dediğimiz hadise bir bilim, çok önemli bir şey bu projede çok doğru yapılmış. İkincisi senaryo. Senaryo yoksa, ne yaparsanız yapın o işi güzelleştiremezsiniz, oyuncu olarak da bir şey katamazsınız. İyi bir senaryoyu kötü çekebilirsiniz ama kötü bir senaryoyu iyi çekmeniz eşyanın tabiatına aykırı… Devamı videomuzda… Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Bugünkü Tarihçileri Beğenmiyorum - Ahmet Şimşirgil | SON33

    Bugünkü Tarihçileri Beğenmiyorum - Ahmet Şimşirgil | SON33

    Orhan Karaağaç'ın hazırlayıp sunduğu Son 33 programında bu hafta konuk Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'di. Ahmet Şimşirgil'e Orhan Karaağaç ilk olarak 'bir tarihçi profili nasıl olmalı?' diye sordu. Ahmet Şimşirgil: tarihçinin en büyük vasfı objektif olmasıdır dedi. ideolojilere saplanmadan, Bilimde doğru olmak çok önemlidir, tarih ise ideolojilerin at oynattığı alandır. Tarihi herkes kullanır menfaati uğruna kullanır. Tarihçinin doğruyu yakalaması çok önemlidir biz buna metodoloji diyoruz. Tarih geçmişte kalmaz, bugüne mesaj verir. Bugün dizilerde bile dönemin siyasetine işaret etmiyorlar mı? Ediyorlar. Bu olmaz, o zaman tarihi şahsiyet olmaz. O tarihi şahsiyet o günden bugüne mesaj verir, bu doğrudur. Tarihçi tarih metodolojisinde ayrılmaz ama yazmaya başlayınca farklılıklar çıkar, orada kendi düşüncesi, kendi ahlakı ortaya çıkar. Orhan Karaağaç: Bu ispatlanabilir bir durum ise bunun bu kadar farklı yorumlanmasına sebep olan nedir? Ahmet Şimşirgil: Matematik olsa, fizik olsa, kimya olsa bunun formülü vardır ve ispatlanabilir ama tarih böyle değildir. Ben Emir Timur ve Yıldırım Beyazıt gibi birbiriyle savaşan iki lideri aynı anda sevebiliyorum çünkü kaynaklara bakıp oradan bu yorumu çıkarabiliyorum ama bana kızıyorlar, sen nasıl Emir Timur'u seversin diye.. Bu bakış açısı doğru değildir. Tarih yazanları okuyanlar onlardan etkilenip onun sonucunda hüküm çıkarıyor. Bu ne kadar doğrudur bunları tartışmamız lazım. Orhan Karaağaç: Bugün ki tarihçileri beğeniyor musunuz? Ahmet Şimşirgil: Hayır beğenmiyorum. Bugün ekranlarda dolaşan ünlü tarihçiler özellikle birileri tarafından destekleniyor ve şişiriliyor. Halil İnalcık duayen tarihçidir, çok önemli biridir ama Halil İnalcık'ın başka yönü ön plana çıkarılmak isteniyor. Orhan Karaağaç: Halil İnalcık Beyin dediklerini red ediyorsunuz, Siz hangi kaynak üzerinden red ediyorsunuz o hangi kaynak ile bunları söyledi. Biz bugün tarihi meselelerde kime inanacağız? devamı videoda... Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Ben Annemin Rüyasıyım - Dursun Ali Erzincanlı | SON33

    Ben Annemin Rüyasıyım - Dursun Ali Erzincanlı | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu “Son33” farklı konu ve konuklarıyla kaldığı yerden devam ediyor. Son33’ün bu haftaki konuğu Dursun Ali Erzincanlı oldu. Son33’ün bu bölümünde başlıca şunlar konuşuldu; Orhan Karaağaç: Sizi bulmuşken, sizinle program öncesi yüz yüze konuşma şansı yakalamışken müsaadenizle bir resim çizmek isterim. Dursun Ali Erzincanlı: Nasıl bir resim? Orhan Karaağaç: Nasıl bir resim…? Yaklaşık 2012-13 yılıydı galiba, siz bir regaib kandili münasebetiyle İzmir/Buca’ya gelmiştiniz, biz de böyle bir hayranınız olarak gıpta ile izlemiştim. Dursun Ali Erzincanlı: O zaman radyo-televizyon yok muydu senin? Orhan Karaağaç: Benim radyo programları vardı üniversite öğrencisi olarak. Sonra programınız bitti, Hakan Bey’den bir müsaade isteyip iki dakika ayak üstü sohbet etme şansımız olmuştu ve ben size şey demiştim, hakkınızı helal edin sizin şiirlerinizi ara ara okumak gibi bir edepsizlik ediyorum, sizde helal olsun ne demek falan demiştiniz. Abi sonra yıllar geçti ve karşılıklı belki birazdan bir program olacak… Ben ne yaptım da böyle oldu bilmiyorum. Kader böyle midir yani? Dursun Ali Erzincanlı: Kaynağını şuan hatırlamıyorum ama bir hadis-i şerif okumuştum, Resullullah efendimiz; çalışınız Allah sizi ne iş için yarattıysa o işi size kolay kılar. Bu unutamadığım hadis-i şeriflerden bir tanesi. Çünkü bunu okuduğum zaman lise dönemi, üniversiteye hazırlık dönemi o dönemlerde Erzurum’da yaz tatili olunca, en çok canımın sıkıldığı dönemdir yaz tatili. Babam derdi ki otur ders çalış, ne bileyim kuran-ı kerim oku… Hatta bizim orada tuğla fabrikaları vardı. Arkadaşlarla gittik o tuğla fabrikalarına dedik çalışalım. 2,5 liraydı o zaman, demir para. Akşama kadar tuğla fabrikasında çalıştık, tabi babamlar merak etmişler. Mahallede yokuz, yaş küçük, geldik tabi babam sinirlendi ne aldın dedi oradan sabahtan akşama kadar çalıştın? 2,5 lira dedim. Bundan sonra ben sana her gün 2,5 lira vereceğim sende kuran-ı kerim okuyacaksın deden de dinleyecek seni. Dedem de hocaydı… Çalıştığım zamanlar oldu. Pastanede çalıştım, çay ocağında çalıştım ama çalıştığım zamanlarda gözüm hep saatte olurdu. Öyle bir iş olmalıydı ki ben zamanı unutmalıydım çünkü Allah’ın kolay kılması herhalde o olması gerek yani zamanı unutacağın çalışmalar… Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Kalplere Çip Taktılar - Mim Kemal Öke | SON33

    Kalplere Çip Taktılar - Mim Kemal Öke | SON33

    Orhan Karaağaç’ın hazırlayıp sunduğu Son 33 ‘de bu hafta Prof. Dr. Mim Kemal Öke konuktu. İlk soru; ‘Bir çocuk neyle yetişir?’ oldu. Mim Kemal Öke bilmiyorum, deyip bir süre sustu. Sonra Mim Kemal Öke; Kafayı taktığım hadiselerden bir tanesi post modern zamanı tanımak için çok uğraştım. Araştırmalar yaptık filan. O kadar hızlı geçiyor ki her şey şimdi post post dönem var artık. Üzerinde durduğum bir diğer konu da nefretoloji Neden bu kadar düşmanlık var insanlar neden nefret ediyor. İnsanlar ölebilir ama insanlık ölmesin. İnsanlar insanlığı kurtarmak için öldüler. Artık insanlığı imha etmek için bir savaş geliyor. Korkunç. Orhan Karaağaç: Bu dediğimiz savaş insanın dışında gelişen savaş değil, insanla gelişen bir savaş o zaman. Bunu var eden unsurlar nelerdir peki? Mim Kemal Öke: Onu bir bulabilsek... Bunun bir kısmını bilebiliyoruz. Bu çok boyutlu, çok çetrefilli, çok çeşitli nedenler. Ama bunun giderilmesi için de gerekli azim ve sebat yok. Orhan Karaağaç: Buradan iyiye dönüş olmayacak mı diyorsunuz? Mim Kemal Öke: Bunun iyiye gitmesi için gayret var ama akıntı çok daha fazla. Teknolojinin yükselmesi ve bunu tahrip için kullanılması çok kötü. Teknoloji sanatsal da değil, olsaydı insanlar incelirdi. Bence geldiğimiz yerde şeytan bile korktu. Ne haliniz varsa görün der gibi bir durum var. Orhan Karaağaç: Bu gidiş nereye hocam? Mim Kemal Öke: en 65 yaşındayım yapacak şeyler var ben bilmiyorum. Orhan Karaağaç: Hocam Hz. İnsandan Hz. tüketim olduk demiştiniz hala aynı mı düşünüyorsunuz? Mim Kemal Öke: Eskiden etrafta maddeyi tüketiyorduk bugün kendi kendimizi tüketiyoruz. Bizi bugün vehimli hale getirdiler, korkularımız var.. Bu Hz. İntihar olduğumuza işarettir dedi. Bugün içinde bulduğumuz evhamlar üretilmiş evhamlardır dedi. Bunu yaparak insanın kendi başına yeterli olmadığına dair hissiyatı insana vermeyi amaçladılar. Bunu da başardılar gibi herkes korkuyla yaşıyor. Bugün bir şey yaparken akıllı asistanlardan yardım alıyoruz. Özgür iradeden kopmuş bir haldeyiz. Orhan Karaağaç: İnsan hep tüketim odaklı mı yaşadı, Yunus Emre Himmet mi, Buğday mı sorusuna; buğday demesi de yol ayrımında hep buğdayı tercih etmesi buna işaret midir? Mim Kemal Öke: Şimdi öyle bir şey söyledin ki buna bir 33 daha olsa yine de beni kesmez dedi… Devamı videomuzda. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Abime Şehit Olduğumu Söylemişler - Gazi Abdullah Anadolu | SON33

    Abime Şehit Olduğumu Söylemişler - Gazi Abdullah Anadolu | SON33

    Orhan Karaağaç ile “Son33” kendine has konukları ve kendine has konseptiyle kaldığı yerden devam ediyor. Bu bölümde Gazi Abdullah Anadolu’nun ilginç hayat hikayesi yer alıyor. Her hafta farklı konuklar ve farklı konularla izleyici karşısına çıkan Orhan Karaağaç bu bölümde, konuğu Gazi Abdullah Anadolu’nun ilginç hayat hikayesiyle izleyenlerin karşısına çıkıyor. Son33’ün bu bölümünde Orhan Karaağaç’ın sorularına cevap veren Gazi Abdullah Anadolu başlıca şunları söyledi; “O hadiseden sonra Abdullah, vücudunda ki bıraktığı etkiler tam olarak ne?” -Olaydan sonra omzumda bir kurşun kaldı. Hala duruyor. Yaklaşık 16 senedir yerinde duruyor, o bana karışmıyor ben ona karışmıyorum. Bedensel olarak boynumdan aşağı hemen hemen her bölgeden hasar aldım ama ciddi manada kalıcı bir şey kalmadı. Sol ayağımda sinir felciyle birlikte biraz kısalık var. Hayatı bi şekilde devam ettirecek kadar sağlıklıyım şu anda. “O kurşun meselesinden bahseder misin biraz? Kurşunun türü ne?” -Kalaşnikof dediğimiz rus yapımı o tüfeğin mermisi. Sağ omzumdan girdi kurşun, sol omzuma gitti. Nefes borusu, omurilik, boyun hepsini geçti sol omzumda durdu. Hatta olayın ilk olduğu, hastaneye yattığım dönemlerde kurşunda haberimiz yoktu. Eve, hava değişimine gittim. Hava değişiminden dönünce doktora kolum ağrıyor, arkaya atamıyorum kolumu dedim. Doktor, film çekelim bakalım ne var dedi, baktı. Doktorun ifadesi şu oldu; “Bunun ne işi var burada?” Ondan sonra öğrendik. O an alınması tehlikeli gözüktü, ondan sonra da biz o işe yeltenmedik. “Şu an hareket kabiliyetine bir etkisi yok galiba?”
  • E-Devlette Göçmen Gözüküyoruz - Nilhan Osmanoğlu | SON33

    E-Devlette Göçmen Gözüküyoruz - Nilhan Osmanoğlu | SON33

    Orhan Karaağaç 'ın hazırlayıp sunduğu Son 33 programında bu hafta 2. Abdülhamid Han'ın torunu Nilhan Osmanoğlu konuk oldu. 'Nilhan Osmanoğlu neler yapar?' sorusu ile başladı muhabbet. En başta anneyim dedi, kendi markalarım var, ilim ve fen derneğim var ve daha başka meşguliyetlerim de var dedi. Boş vaktiniz yok mu sorusuna ise, bir annenin boş vakti mi olur diye cevap verdi. Bir ticaret sitelerinden de bahseden Nilhan Osmanoğlu, onun tamamen yanlış anlaşıldığını ve faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldıklarını söyledi. Orada kendi ürünleri ile birlikte anadolu'dan sadece aracı olmak maksadıyla ürün sattıklarını ve o insanların el emeği işlerine devam ettiklerini söyledi. Kendilerinin çok sık yanlış anlaşılmaları ve bunun nedenleri sorulduğunda, Nilhan Osmanoğlu Osmanlı torunu olmaları sebebiyle kendilerine köprü muamalesi yapıldığını ve ecdada vurmak isteyenlerin kendilerini kullandığını söyledi. Ancak susmak gibi de bir niyetim yok bildiklerimi söylemeye devam edeceğim dedi. Herkes niyeti ve kalbinde olanları yansıtıyor bakış ve niyet iyi değilse biz ne dersek diyelim bu olanlar yine de yaşanacaktır dedi. Kayıhan Osmanoğlu'nun gündeme gelen karşılanma görüntülerini nasıl yorumluyorsunuz sorusuna ise, Nilhan Osmanoğlu o gün ben de oradaydım, Abdülhamid Han'ın vefat yıldönümünde yapıaln bir organizasyonda orataya çıkan görüntüler onlar dedi. O gün ben de oradaydım kimsenin kötü bir niyeti yok, insanlar ecdada olan sevgilerini o şekilde bize yansıtıyorlar. Zaman zaman ben uyarıyorum, yapmayın etmeyin diye ama insanların sevgisine şekil de veremezsiniz dedi. O insan ayrıca cahil değiller bu ülkede muhafazakarlara böyle bir yaklaşım oluyor bu zaten bu ülkede adet oldu bunun doğrudan bizimle bir alakası yok dedi. Kendini ajite mi ediyor derler sizin için yaklaşımına ise; Nilhan Osmanoğlu ben ajitasyon yapmıyorum eğer ajitasyon istiyorlarsa sürgünü anlatsam ondan daha öte acı yoktur dedi. 'Osmanoğlu' soy ismi özel bir soy isim mi sorusuna, hayır herkes alabilir bizim padişah soyundan geldiğimiz belli olmasın diye soy ismimizi değiştirdiler dedi. Yurt dışında yaşayanlar hala kendi soy isimlerini kullanabiliyorlar dedi. Osmanoğlu ailesi siyasete girecek mi sorusuna, herkes kendince bir şeyler yapıyor. Tek cevap verilmez dedi. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • O Çok Neşeli Adamdan Eser Kalmadı - Bekir Develi | SON33

    O Çok Neşeli Adamdan Eser Kalmadı - Bekir Develi | SON33

    Orhan Karaağaç ‘ın hazırlayıp sunduğu Son 33 ‘ün konuğu Bekir Develi oldu. Tv programcısı, yazar, sahnelere çıkan biri, internette içerik üreticisi ve dahası… Bunlardan yola çıkarak ‘Bekir Develi kendisini nasıl tanımlıyor?’ sorusu ile başladı program. Bekir Develi: Hepsi aslında. Hangisini yapıyorsan oradan bir alan açılıyor ve o oluyorsun.Derdini ifade etmek için oradan oraya savrulan, kendini göstermeye çalışan. Çok tanımlamayla da olmuyor. Bekir Develi’nin derdi nedir? Siz çok biliyorsunuz o derdi. Bekir Develi'nin derdi, sevdiği adamların derdiyle aynı. Bir gün öleceğini bilen ve buna fazlasıyla hazır olmadığı da bilen bir adam. İnşallah derdimiz bize derman olur. Güldürme eylemi gerçeklikten koparmıyor mu? Bekir Develi: Aslında sahnede güldüren adam da derdi olmayan bir adam değildi. Derdini bir şekilde ifade ediyordu, o adam derdiyle güldürüyordu, şimdi o derdin güldürmediğini biliyorum. O derdin dert olmadığını da fark ettim. Ne zaman ki amaç araç olmaya başlıyor, o zaman gerçeklikten kopuyor. Bütün işlerin yanında bir dertle hareket etmek yorucu değil mi? Bu yorucu ama kulluk yorucudur. Kulluk uzun meşakkatli, tuzakları olan bir şeydir. Dünya böyle bir yerdir. Ama dünya bize çok da tasallut etmiyor sebebi ise demek ki derdimiz çok da hakiki değil. Bekir Develi İddiası ile tevazuyu nasıl harmanlıyor? Bu çok zor bir iş. Çünkü bu nefisle alakalı bir durum. Ama iddian olacak tevazuunda olacak ama bir de en temel de nasibin olacak. Bunları hakkıyla yapamıyoruz ama beklentimiz var mı, tabi ki var... Bekir Develi bulunduğu konumdan memnun mu? Tabi ki memnun. Neyi biz tasarlayarak yaptık ki. Bekir Develi hep böyle miydi? Farkındalığı hep bu seviyede miydi? Bekir Develi: Hayır değildim. Bekir Develi ‘nin değişimine sebep olan olay neydi? Bir gün bir hadise yaşadım.... Bekir Develi: İnsan niyetinden ibaret. Hayat her gün size bir şey öğretiyor. Ömer Döngeloğlu’nun vefatından sonra hayatınızda neler değişti? Bekir Develi: Bunu fark ettiğin andan itibaren senin de dünyan değişmeye başlıyor. Gelin, Beraber Yürüyelim...
  • Doğrusunu Merak Eden Yok! - Yusuf Güney | SON33

    Doğrusunu Merak Eden Yok! - Yusuf Güney | SON33

    Son 33 ‘de bu hafta Orhan Karaağaç’ın konuğu Yusuf Güney oldu. Yusuf Güney ile sanat hayatından son dönemlerde siyasi meseleler ile ilgili vermiş olduğu demeçlere kadar her şey en doğru ve şeffaf şekilde konuşuldu. Yusuf Güney tükeniyor da dikkat çekmek için mi, bu çıkışları yapıyor sorusuna. Bitmek tükenmek diye bir korkum yok, ben sadece ülkemi ve milletimi seven biri olarak vazifemi yerine getiriyor ve devletçi duruşumun sonucu neyse onu yapıyorum dedi. Şan ve şöhret kaybetmekten korktuğum şeyler değil ama sevenlerimi kaybetmekten korkuyorum dedi. Orhan Karaağaç ‘ın bu çıkışlar bir kurgu değil öyleyse sorusuna ise, Yusuf Güney asla kurgu değil tamamen içten davranıyorum cevabını verdi. Aşkı Virane’nin çıktığı zamanlara geri dönmek ister miydin sorusuna, Yusuf Güney üretme kabiliyeti olarak evet ama hayat olarak şuan ki hayatımdan gayet memnunum dönmek istemezdim dedi. Barış Manço’nun çocuk programını yeniden sen mi sunacaksın sorusuna ise, Yusuf Güney kesinlikle öyle bir şey söz konusu değil. Benim öyle bir açıklamam da olmadı dedi. İngiltere ve Türkiye kıyaslaması yapınca üzülüyorum ülkem daha iyi yerlerde olmalı diye düşünüyorum çünkü her yönden daha iyiyiz açıklamalarında bulundu. Kendisinin kimse tarafından anlaşılmadığını iddia eden Yusuf Güney, kendimi anlatmaya çalışmaktan üretmeye vakit bulamıyorum ve bu durumdan çok yoruldum artık dedi. Siyasi açıklamalarım sanatımın önüne geçti keşke böyle olmasaydı içinden çıkamıyorum bu durumun ve hiç hoşnut değilim açıklamasında bulundu. Yusuf Güney’e dair daha bir çok özel mesele Son 33 ‘ün bu bölümünde konuşuldu. Gelin, Beraber Yürüyelim...